Mart 13, 2010

Roman Pavlyuchenko 2010


Hareket Redknapp'a olsa gerek. 2010'da 5 maçta 8 gol oldu. Keane'i sevgiyle anınyordur muhtemelen.
Oynamadığı zamanlarda bile Facebook ve forumlarda ciddi bir sevgi seli yaşanıyormuş onun adına. Taraftar sevmekte haklıymış demek ki.
Bunlar dışında tek golü Ağustos'ta Doncaster ile Lig Kupası maçında. Ondan sonra da yılbaşına kadar 3 kez oynamış zaten.

Uzaktan Şut Ve Gol


Duymayı özlediğimiz replik ama baktığımızda çoğunluğun 3 büyük klüp taraftarı olduğu ülkemizde bu lafı çok az hatta neredeyse hiç duymuyoruz. Aslında kolaydır, halı sahalarda bile görürüz. Gol olmasa bile uzaktan çekilen şutun direğe, kaleciye ya da kaleye yakın gitmesi hepimizi ayağa kaldırır.

Bir çok spor otoritesine göre bunun yetenek+kendine güvenle alakalı olduğunu savunur. Yeteneğe bir şey diyemem ama hem yeteneği olup hem de vurmayın adamsa, bu teoriye göre ülkemizdeki futbolcuların kendine güveni yok.

Hami, Sergen, Van Hooijdonk ve hatta bazı durumlarda Hakan Şükür bile uzaktan vururken, maçın içinde kalecinin zaafını gören Hagi uzaktan vurmaya başlarken, Mallorca maçında olduğu gibi kalecinin kötü (Leo Franco) olduğunu farkeden Fatih Terim, futbolcularına uzaktan vurun talimatı verirken şimdi düştüğümüz durum, aman gol atalım da uzaktan olmayıversine döndü. Frikikten en az gol atılan ülkelerden biri olduk, ki ligimizdeki kalecilerin de süper yeteneklere sahip olduğunu söyleyemem.

Basit bir mantıkla ceza sahası dışından vurulan topları uzaktan şut diye değerlendirirsek;

Beşiktaş'ın bu sene 32 maçta attığı 36 golün sadece 6sı uzaktan. Bunların sadece 1i Tello'nun Antalya'ya attığı frikik.

Fenerbahçe'nin 43 maçta 77 golünün, 10u uzaktan. 3 frikik var sadece Carlos, Santos ve Topuz. Semih ve Santos'un 1er tane ceza sahasından golü var ama 2side uzaktan şut yerine daha çok karşı karşıya pozisyon olduğundan kaale almadım.

Galatasaray'da ise 44 maçta atılan 93 golün, 7 tanesi uzaktan. Nonda, Keita, Elano ve Emre Çolak (son 2si rakibe çarpıp girdi) 4 frikik golü var. Diğer 3 gol ise Elano'nun Kayserispor'a, Keita'nın Kasımpaşa'ya, Mehmet Topal'ın Dinamo Bükreş'e attığı jeneriklik denilebilecek goller var. 1de Kewell'ın ceza sahası dışından orta yapıp kimseye değmeden kaleye giden golü var onu da kaale almadım.

Sonuçta Beşiktaş'ın %16, Fener'in %13 ve Galatasaray'ın %8i, toptan bakarsak 3ünün attığı gollerde %11 uzaktan gol oranı var. Oran yüksek gibi görünse de atılan gollerin çoğu pozisyon gereği e hadi vurayım madem golleri. Topla koşup kaleye vuran ya da aldığı pası düşünüp kaleye vuran futbolcu neredeyse yok. Hatta o güven kaybında uğramışlar ki çoğu zaman kaleciyle karşı karşıya kaldıklarında bile kaleciyi geçip vuracak kadar garantici olmuşlar. Belki Alex, Elano ve Tello'yu bu listenin dışına çıkarabiliriz. Uzaktan vurmayı deniyorlar en azından. Ama onlar dışında uzaktan şutları ile ünlü pek oyuncumuz yok.

Yurtdışına bakmak gerek onlar ne yapıyor diye, fırsat bulursam onu da listelerim ama izlediğim kadarıyla onlarda da eskisi kadar göremiyoruz bu tip golleri. Onlar da rakip kapandı mı tıkanıyorlar bazen ama eminim dışarıda bunu daha çok deniyorlar.

Girer girmez ayrı, ama ceza sahasına girip topu kaybedip dönmekten daha iyidir tahminen uzaktan vurulan ve kaçan gol. Auta çıksa, kontra yemezsin, pozisyonun sonunu daha erken öğrenebilirsin ve kesinlikle daha az yorulur ve yorarsın.

Inter 1999


Roy Hodgson - Pagliuca, Zamorano, Galante.

Baros Dönüyor.


Ankaragücü maçında 2.yarıda oyuna girebileceği söyleniyor. En gerekli zamanda sakatlanmıştı ama en azından bundan sonra kaldığı yerden devam etsin. 10 hafta kaldı şunun şurasında. Sadece 10 golü var toplamda bu sene. Ligde de sadece 5.

Borusan Otomotiv Motorsport @WTCC


İbrahim Okyay, 2008.

Mart 12, 2010

Arda Londra'da.


Oxford Circus Nike Town, Londra.

Buggy Rolling.



Tek yapmak isteyeceğim extreme spordur bundan böyle. Resimdeki dünyalı Jean-Yves Blondeau, bu sporun piri ve mekanizmanın tasarımcısı. Nam-ı değer 'Rollerman'. Bir de Jim Carrey'nin Yes!Man filminin sonundaki sahnede dublörlük yapan Monica Braunger var. For details, buraya.

Galatasaray'ın Son 100 Resmi Maçı.


Son 100 resmi maçta atılan 189 gol, yenilen 107. Galibiyet oranı %58. Cevat Güler'in son 3 maçından başlayan dönem ve ardından Skibbe, Bülent ve Rijkaard dönemleri. Görüntü çok iç açıcı değil, görüldüğü üzere. %58 galibiyet oranı yüksek gibi gözükse de, galibiyetler yanlış yerlerde alınmış gibi duruyor. Türkiye Kupası ve UEFA maçları ortalamayı yükseltmesine rağmen kupada yarı finalin, UEFA'da son 16nın ötesinde bir başarı yok. Şampiyonlar Liginden bahsetmeye bile gerek yok ki, tarihimizin tek ön eleme başarısızlığını yaşatmıştı bize Skibbe sağolsun.


Stad bazında bakınca geçen sene Ali Sami Yen'in hell'lik bir durumu kalmamıştı, bu sene nispeten daha iyi. Tek mağlubiyet Atletico'ya, o da UEFA macerasını sona erdirmeye yetti zaten. Tarafsız olarak gözüken maç Almanya'daki Süper Kupa maçı. Deplasman ise feci. Galibiyet oranı %44. Ama şu son 2 senede belli olan birşey var. Ali Sami Yen'deki maçlarda daha başarılı olabilseydik, son 2 senedir çok farklı şeyler konuşuyor olabilirdik. Ama Skibbe hala başımızda da olabilirdi. Kendi evimizde Steaua'yı yenseydik belki CL'ye gidecektik geçen sene. Hamburg'a ve Atletico'ya turu Sami Yen'de verdik. Kocaeli, Eskişehir mağlubiyetleri 6 puanı aldı götürdü bizden geçen sene. 2 senede ligde Sami Yen'de tam 7 kez berabere kaldık. Çoğunda da öne geçerek kaybettik. Ve 6 tanesi 1-1. Herşey ortada. Sami Yen'de kaybetmeseydik çok şey değişirdi. Seyrantepe açılsın artık.


Gollere gelince tahmin edildiği gibi Baros sakatlığına rağmen lider. Kewell, Arda ve Nonda geliyor arkadan. Bu arada fark edildiği üzere Lincoln sadece 9 gol atmış. Asistler yok tabi bu hesapta. 100 maçta 189 gol. Aslında 2008/09 sezonunda 10, bu sezonda 5 maçta gol kaydedememişiz. Yani 85 maçta 189 gol gibi düşünürsek, oran maç başı 2,22 gol atıyoruz, tabi ilk golü atabilmek kaydıyla. Rijkaard ile 44 maçta 93 gol atmışız. 7 gol sonra dalya diyeceğiz. Sezonun bitmesine sadece 10 maç kaldı. 54 maçta kaç gol olacak, sezon sonu göreceğiz. Baros sakatlanmasa 100 rakamı çoktan aşılırdı tabi.


Not: Bu sene Ankaraspor'la ilk maçın skoru 2-0 olarak alındı. Rövanşta 3-0 kazanılan maç da hiç kayıtlara alınmadı. Yani 2 maç 3-0lık skorlarla sayılırsa bu sene 45 maçta 97 gol atmış oluyoruz. Sadece 3 gol sonra 100üz. Bana göre saçma o maçın kayıtlara girmesi diye hiç karıştırmadım.

Benziyorlar


Chris Bosh & Rigobert Song

Mart 11, 2010

Videolarla Boluspor.





Yöneticiler vs. futbolcular. Bolu yazdık başlığa ama ne dediği anlaşılamayan adam olduğundanmış. Doğrusu Orduspor'muş.

O Son Golü Yemeyecektik Be Abi!!!


Atletico 0-0 Sporting ; Lille 1-0 Liverpool
Sakatlıklar, hakemler ne olursa olsun şu takımlara elenmemek gerekirdi. Sonuçlara bakıldığında bu sene kötü olan Liverpool'u Fenerbahçe, Everton maçını izlediğim Sporting'i de Galatasaray, Atletico-Lille ikilisinden daha rahat eleyebilirdi. Tabi biz öncekileri de eleyemedik o ayrı.
Bir hafta Gerrard, bir hafta Torres'siz oynamayı huy edinen Liverpool, Fener'in Lille'den daha fazla ciddiye alacağı bir ekip olduğundan daha iyi bir skor alınabilirdi. En azından elenilse bile Liverpool'a elendik be birader denirdi. Galatasaray için yine forvetsiz bir oyun olacaktı ama artık forvetsiz oyun iyice oturmuş olacaktı eğer başarılı olunabilseydi. Onlar da normal bir durum gibi Sporting önüne çıkıp, bana göre Keita'nın başı çekeceği oyunda gol Atletico'ya göre daha rahat bulunurdu. Tabi elenebilir miydik, bu hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz.
Son 5er dakikada yenilen goller de bizi, akşamdan kalma uyanmış birinin meşhur son dublesine itti. Büyük bir zevkle TV'nin başından kalkmış olabilrdik bu akşam. Darısı seneye diyeceğiz yine ama o 'darı' Galatasaray'a 9 senedir uğramıyor, Fener'e de 2 sene önce uğramıştı 1 kez. O eski hallerden eser yok ki şimdi.

Nereye Baksam Veron











Copa Libertadores (1) : Estudiantes (2009)
Premier League (1) : Manchester United (2002/03)
Serie A (2) : Lazio (1999/00) ; Inter (2005/06)
Coppa Italia (4) : Lazio (1998/99;1999/00) ; Inter (2004/05;2005/06)
UEFA Super Cup (1) : Lazio (1999)
Supercoppa Italiana (2) : Lazio (2000) ; Inter (2005)
South American Footballer Of The Year (2) : Estudiantes (2008;2009)

Flagden Kurtulduk.


8 ay sonra kaldırtabilmeyi başardık. Kutlamalar o biçim. Sıkıntı çeken olursa anahtar isim Google Merve Hn. Bir daha başımıza gelmez diye umuyoruz. Haydi bakalım, no content warning, no cry.

TW Steel Saatleri GSStore'larda.


585 Liradan başlayan fiyatlarla satışa çıkmış saatler. Pek ilgim yoktur saatlere, firmayı da hiç duymadım diye biraz araştırdım, büyük kol saati imalatçısı imiş. Renault F1 Takımı'nın da sponsoruymuş. Ama enteresandır ki wikipedia'da kendilerine ait hiç bir bilgi yok. Belki firma adı farklı geçiyordur diye üzerinde durmadım.

Ancak yabancı bir saat satış sitesinde rastladım. Armani, Hugo Boss gibi markalarla beraber satılıyor. O da bir şey tabi. Ama ismini beğenmedim, ne yalan söyleyim. Menşeini bulamadım ama fazlaca Çin malını anımsatan bir ismi var.

XLWatches
Resmi Site

Geçen Sene 24.Hafta, Bu Sene Mi Desek?

İşler iyiye gidecek dedik sene başı ama bakıyoruz ki aynı senaryo devam ediyor. Neredeyse bir değişiklik yok. Galatasaray ve Fenerbahçe bir kaç puan fazla alırken, Beşiktaş aynı puanda yine bu sene. 2008/09 sezonunda 24.hafta lideri yine bir Anadolu takımı Sivasspor, bu sene de Diyarbakırspor maçından gelecek 3 puanla Bursaspor lider.
Rijkaard'ın takıma katkısı sadece 6 puan, Daum'un 4 puan. Denizli ise geçen seneki grafiğin aynısını çizdirmiş Beşiktaş'a bu sene de. Puan kayıplarında da çok ciddi ortak noktalar var. Puan kayıpları ortak olduğundan kazanılan maçlar da birbirine benziyor otomatikman.
Hakem hataları, istikrarsızlıklar, bir Anadolu takımı şampiyon olacak nidaları ve Beşiktaş teknik kadro ve yönetiminin beyanatları da birebir aynen devam ediyor.
Galatasaray'ın Türkiye Kupası'ndan Şubat ayında elenmesi, Fenerbahçe'nin elenmemesi, Avrupa'ya erken vedalar (GS 1 tur erken veda etti bu sene) aynı. Tek büyük fark Beşiktaş'ın kupaya veda etmesi aslında.

Galatasaray



Fenerbahçe



Beşiktaş



Tabi herşeyiyle aynı değil ama benzer. Beşiktaş'ın benzer olması aynı hoca ve neredeyse aynı oyuncular olduğundan daha normal karşılanabilir. Diğerlerin değişim dedikleri ise pek bir değişim gibi gözükmüyor şimdilik. Sene sonunda farklı olması temennimiz elbet ama pek parlak gözükmüyor işler. Yine her deplasmandan korkmaya devam edeceğiz, sakatlıklardan korkacağız, hakemlerden çekeceğiz, Güiza'ya kızacağız, hocaları tenkit edeceğiz, Denizli'nin kehanetlerini bekleyeceğiz. Geçen sene Bülent Uygun'u dinlerken, 1-2 hafta içinde Ertuğrul'u dinlemeye başlayacağız tahminen.
Yorumcular geçen sene Bülent'i pohpohlarken, şimdiden Ertuğrul'a gaz vermeye başladılar. Çünkü emin olun onlarda Anadolu takımının şampiyonluğunu istemiyorlar ve bence kesinlikle geçen sene Sivasspor'u germe çalışmaları bu sene Bursa üzerine oynanıyor. Bursaspor'un fikstür avantajından bahsederken, sinirlerine hakim olması gerektiğini salık veriyorlar. Çok tanıdık. Bu oyunla herkesi yenebileceklerinden bahsederken, hala yorumlarına 3 büyüklerle başlıyorlar. Bursaspor'un konuşulması gerek deyip, zaten çok konuşacağız bu gidişle diye devam edip, 3-5 cümleyle geçiştiriyorlar.
Beni 3 büyüklerin ilk 2de olmasından başka birşey olması pek bağlamıyor. İlk 2de Galatasaray olursa elbet daha çok mutlu olurum, ama bir Anadolu takımının CL'ye gitmesini istemiyorum. 3 büyükler dediklerimiz bile Avrupa'da başarılı olamazken, diğerlerinin başarılı olmasını beklemiyoruz. Bu sene bir örneğini yaşadık zaten. Bırakın Cl'yi UEFA'da bile gruplara kalamadılar. UEFA'da tecrübelenmeden de CL'ye bulaşmasınlar, zaten 2 kontenjanımız var onu da 1e indirmesinler. Ki onlar olmadan da bunu 1e indirebilecek büyük takımlarımız var. Ama CL'de sıkıntıya düşeceklerine UEFA'da birşeyler yapmaya odaklansalar daha başarılı olacaklardır. CL'de gruplara çıkma ihtimalleri %5 ise UEFA'da gruplara kalma ihtimalleri %20dir bana göre.
Bekleyip göreceğiz her zamanki gibi. Sihirli değneğe ihtiyacı olan 3 büyük takımımızın neler yapabileceği, seneye TT Arena'da CL maçı izleyip izleyemeceğimizi öğrenmemize 10 hafta kaldı. Geçen sene de ha oldu ha olacak dedik ama olmadı, bu sene olur diye ümit ediyorum artık.

Cry Baby Cry

Mart 10, 2010

Beşiktaş Milan Olma Yolunda.


Beşiktaş, Rüştü(37), Yusuf(35) ve İbrahim Üzülmez(36) ile sözleşme yenilemiş bugün. 29 yaşındaki Toraman ile de 3 yıllık sözleşme yapılmış. Takımda Nihat, Ferrari, Tello ve Ersnt de 30 yaşında. Tabata, Nobre ve Ekrem de 30 barajındalar. Bir de defansı güçlendirmek adına Pietro Vierchowod modeli Emre Aşık gibi bir transfer yapılırsa Beşiktaş Milan olmuş sayılabilir. Tayfur'u da Baresi'nin Türkiye şubesi zaten. Takımın abisi konumunda. Bu strateji 1-2 sene daha sürerse 30+ bir çok futbolcuya sahip olabilir Beşiktaş.

Alpay & David Ginola


Aston Villa'dan Transfer Atağı.

Opel ve Futbol






Bayern, Milan, PSG, Standard Liege ve İrlanda Milli Takımı. Futbolda bildim bileli en güzel reklamdır bana göre. Sevemedim bahisçileri, yatırım firmalarını. ManU'nun Sharp'ı, Vodafone'u, Ajax'ın ABN-AMRO'su, Dortmund'un Continental'i, seneye de Liverpool'un Carslberg'i dayanamadı bu yeni nesil reklamcılara. Tek değişmeyecek güzel reklam PSV'nin Philips'i olsa gerek.

Emirates'de Bir Türk.


Arsenal-Porto maçında 2.yarı Porto kalesinin arkasında asılı duran pankart ilgimi çekti. 'Kerim Kutlu Turkish Gunner'. Eboue'nin golünde yakaladım ne yazdığını. G mi mi tam çözemedim ama G'dir diyerek Gunner dedim. T olsa Tunnel diye saçma bir şey olacaktı. Rüzgardan pankartın son harfi de havaya kalkmış belli olmuyor.

Yalan Mı, Gerçek Mi?


GSTV'de 2-2lik Steaua Bükreş maçı var. Arda solda, Lincoln göbekte şov yapıyorlar. Nonda da golleri kaçırıyor. Mehmet Topal bile hızlı oynuyor. Ama ben en çok Lincoln'e takılıyorum. O mu suçlu, biz mi çözemiyorum. Feldkampla Beşiktaş maçındaki sorunu, Bülent'le Hamburg maçı sorunu. Bir de arada Sivas'a gitmemek için sakatım dedi dedikoduları. Nedense ne O'nu ne de bizi suçlayabiliyorum. Oklar her seferinde Bülent'e dönüyor. 2.Hamburg maçında Lincoln'u çıkarıp, Mehmet Güven'i sokması, ardından da oyunu kurtarmak için 6 ay oynamayan Hasan'ı sokması geliyor aklıma. Bülent'e de toz kondurasım yok aslında, ne de olsa finalin tek kollu kaptanı.
Ama bu sene Lincoln olsa Rijkaard'la nasıl olurdu, sorun yaşamadan devam edebilir miydi, Rijkaard'ın has adamı olur muydu acaba diye düşünmeden edemiyorum.

Mart 09, 2010

Ibou, Kubi ve K.A.




Hatırladığım ilk örnek İbrahim Ba idi. Sonra Kubilay Grasshoppers da Kubi yazdırmıştı. Resimde görülen formanın arkasında Kubi yazıyor ama o pozu bulamadım bir türlü. Şimdi de K.A.'yı görüyoruz. Hep arkasında Meto yazan bir forma oynamak istemişimdir futbolcu olup. Futbolcu olmayı unutunca formalara isim Meto yazdırmayı da unuttuk tabi.

Elime Çarptığını TV'de gördüm.


Koray Arslan. At yalanı öpeyim inananı. Devamı.

Yaşasın!!!


Holiganizmde de Avrupa'yı geride bıraktık.
Stad dışından!!! tribünlere atılan taşlardan 2 GS taraftarı yaralanmış. Eskişehir tribünlerine ses bombası atılmış. Diyarbakır'da futbolcu, hakem, gazetecilere taş atılmış. Bursaspor midibüsü taşlanmış. Yerimizde saymayı geçtik geriye doğru depar atıyoruz maşallah.

Biz Büyükler Kollanıyor Zannediyorduk.


2008/09
Eskişehirspor 4-2 Galatasaray ; Fırat Aydınus ; Eller-Ofsaytlar
Belediye 2-0 Fenerbahçe ; Cüneyt Çakır ; Ofsayttan Goller
2009/10
Eskişehirspor 2-1 Galatasaray ; Bülent Yıldırım ; Eller-Verilemeyen Kartlar
Belediye 2-1 Fenerbahçe ; Fırat Aydınus ; Ofsaytlar-Verilemeyen Kartlar

Hakemler değişse de sonuçlar ve hatalar aynı kalıyor enteresandır. Şu 2.şer maç sonuçlarını ve arada hakemlerin 1-1 bitsin diye uğraştığı diğer maçları hesaba katsak geçen sene Sivas bu sene de Bursa yaklaşamazdı ilk 2 basamağa. Nedense hatalar geçen sene Sivas lehine yapılıyordu. Bu sene de Bursa aleyhine pek hata yapılmıyor, zaten sıkışırsak maçı tatil ederiz.

Mart 08, 2010

Benzetiyorlar


Kısmen. Vin Diesel & Sezer Badur. Sezer'in fanleri benzetiyormuş.

Gençleri Oynatabilmek.


Gençlere güvenip oynatmak gerek diyor tüm yorumcular, eski teknik adamlar ama asıl önemli olan bence gençlere değil kendine güven. Ferguson, bizde maçın son dakikalarında zaman geçirmek üzere oyuna aldığımız gençleri maç kurtarmak ve adam etmek için uğraşıyor. Son Wolves maçında oyuna 62.dakikada giren Diouf kardeşimiz saç baş yoldurdu maşallah. Ama oyunda Ferguson sabretti ve sabretmeye edecek sanırsam.
Sene başından beri 22 yaş ve altı 8 oyuncuya 81 maçta 5173 dakika şans vermiş. Şans verdiği maçlar arasında Milan, Arsenal maçları da var bu arada. Bu oyuncular 6 gol atmışlar. İçlerinde sadece 2 forvet var. Gollerden 1i bu forvetlerden. Macheda ve Diouf'a diğerleri kadar şans vermemiş.

Rijkaard 4 oyuncu kullanmış, 12 maçta 394 dakikada. Arda, Caner, Jo ve Gio en az 3 senedir takımlarda oynadığından genç sınıfına sokmadım artık.

Daum sadece Volkan Babacan'a 3 maç görev vermiş.

Denizli 7 oyuncuya 31 maçta 1945 dakika görev vermiş. Serdar Özkan hesaba katılmadı. Batuhan'ı aldım ama sadece 7 dakika oynamış o da. En çok İsmail Köybaşı dakika almış bu 3 takımda.

Ertuğrul Sağlam, Sercan'ı saymazsak sadece 2 oyuncudan 3 maçta sadece 63 dakika yararlanmış.

Trabzonspor Ceyhun hariç 1 oyuncuyu sadece 19 dakika oynatmış.

Yılmaz Vural 2 oyuncuyu 2293 dakika oynatmış 31 maçta.

Ve kesinlikle 1. Tolunay. Troisi hariç 8 oyuncuyu 82 maçta oynatmış. 4151 dakika. Belki Kayserispor şu aralar puan kaybediyor ama ilk devre aldığı puanlarda bu gençlerin büyük katkısı var. Ve Tolunay Kayseri'de kaldığı sürece de bu takım çok adam yetiştirir 3 büyüklere. Tabi yayın ihalesi ve yabancı sınırı etkisiyle ağırdan satmaya başlayacak ve İstanbul'dan Kayseri'ye ciddi nakit akışı olucak bu şartlar altında. Ya da panolarda satmayacağız ilanları daha da artacak.

Rijkaard'dan gelecek senelerde burada kaldığı takdirde gençlere şans vereceğini düşünüyorum. Denizli ise hayal kırıklığı. Eskiden daha fazla şans veriyordu gençlere sanki.

Sonuç olarak Kayserispor'u saymazsak neredeyse tüm takımlar 1 ManU kadar oynatmamış genç oyuncularını. Genelde son dakikalarda zaman geçirme amaçlı kullanmışlar. Tabi ManU veya Chelsea 1 Arsenal etmiyor ama Wenger'i klasman dışı sayabiliriz. Guardiola'da pek kullanmıyor. Rijkaard'dan kalanlarla idare ediyor gibi gözüküyor. İtalya'yı hiç hesaba katmıyoruz zaten.

Andre Santos'un Skora Etkisi.


Son Antalyaspor maçında 3 puan Andre Santos'un golüyle geldi. Diyarbakırspor maçında da 1 puanı Andre Santos getirmişti. Geldiğinden beri Fenerbahçe formasıyla attığı 11 golün sadece 2si Fener'i kurtamış.
Bir de Alex fenomenimiz var. Alex bu sene şimdiye kadar 14 gol atmış. Bunlar sayesinde ligde Bursa deplasmanı ve Ankaragücü maçında direk 3 puan, Galatasaray maçında da attığı 2 golle 2 farkı sağlayıp 2 puan kazandırmış takımına. Kupa da 2 maçta fark yaratarak 6 puan kazandırmış. Avrupa'da da Sheriff deplasmanında direk sonuca 3 puanla etki etmiş. Yani attığı 14 golün 8i takımına maç kazandırmış. Verdiği asistler de cabası.
Andre Dos Santos bence çok iyi oyuncu ama yerinde oynadığında. Böyle devam ederse Alex kadar olmasa da Güiza'dan çok daha fazla takımının kazanmasına yardımcı olacaktır.
Bu yorumda attığı golün rakibi çözmesi ya da verdikleri asistler dikkate alınmamıştır. Direk gol üzerinden hesap yapılmıştır. İş asiste kalırsa Alex'e birkaç sene kimsenin yetişemeyeceği aşikardır zaten.

Pepsi 2010



Messi, Drogba, Lampard, Arshavin, Henry, Kaka, Akon. Reklamda Henry konuşuyor ve sanki artistmiş gibi rahat. Surf yemem, gol yerim reklamında Rüştü'nün ya da Hakan ve Rıdvan'ın oynadığı TT reklamında herkes oynayanların rol yapamayışlarının farkındadır. Birçok örnekte de bu aynıdır. Nereden geliyor bu fark merak ediyorum. Şimdiye kadar bir tek Arda'nın Turkcell reklamında Arda'nın belli bir rahatlığı vardı. Kendisinin fırlamalığı mı buna etken yoksa diğerleri çekingen falan mı? Hakan Şükür Fiat Tempra reklamında bile rol yapamamıştı ki o reklamda 1 cümle falan kuruyordu yanlış hatırlamıyorsam. Euro 2008 öncesi TT'un futbolcu aileleri ile çektiği reklam bile çocuklarının oynadığı reklamlardan daha gerçekçiydi. Yeni nesil biraz daha yırtık olur diye düşünüyorum, onu da ilerideki reklamlarda göreceğiz bakalım.

Mart 07, 2010

Cannes'ın Yıldızları

Zinedine Zidane

Patrick Vieira

Johan Micoud

Sebastien Frey

Julien Faubert

Julien Escude

Gael Clichy

Bu da son yıldız, Jan Koller Cannes'da




Zidane, Micoud ve Faubert Cannes'dan Bordeaux üzeri Avrupa'ya geçmişler. Ayrıca Fener'in İstanbul'da 5-1 yendiği maçta Micoud Avrupa'daki ilk golünü atmış. Vieira'nın da bir golü var o maçta.
Related Posts with Thumbnails