Ocak 03, 2009

İddaa Tahminciliği


Burada Cant130 dahil çok kişi tarafından eleştirilmişliğim var kuponlarımla ilgili. Ben belki bu işi hobisel yaklaşımla yapıp eğlence maksatlı blogumda paylaşıyorum. Peki ya bunu iş olarak profesyonel boyutta yapanlara ne demeli? Yukarıdaki mackolik.com capt'i benim tahminlerimi beğenmeyenlere cevap olsun, örnek teşkil etsin. Sonuç: Beni izlemeye devam edin =)

Tourégiller



Kesin sizin de dikkatinizi çekmiştir üst düzey futbol dünyasındaki bu Touré yoğunluğu. Hatta Yaya olanı bu satırları yazdığım sırada Mallorca karşısında Barcelona'nın 3. golünü kaydetti.
Bir bakayım, inceden araştırayım dedim ve şaşırdım. Bu kadar Touré ile karşılaşınca bizim "Yılmaz - Öztürk - Kaya" tipi yaygın soyadlarından diye düşünmeye başlamıştım. Meğerse bunların 3 tanesi kardeşmiş
Kolo Touré olarak bildiğimiz 1981 doğumlu Kolo Habib Touré Arsenal'de oynuyor ve bu üçlünün en büyüğü. Benim hitabımla Yahya olan Gnegneri Yaya Touré ise 1983 doğumlu olup ortanca kardeş rolünde. Malumunuz kendisi Barcelona'da oynuyor. Zaten malumunuz değildiyse de ilk paragrafta olmuştur. Üçüncü kardeş ya henüz keşfedilmemiş ya da yetenekli ailenin takoz evladı. Bir nevi tekne kazıntısı belki de. 1985 doğumlu Oyala Ibrahim Touré henüz Fildişi Sahili 1. Ligi takımlarından ASEC Abidjan forması giyiyor.


Bu ailenin dışında Amadou Touré (1979 - ASFA Yennega), Mamam Cherif Touré (1981 - MC Algiers) ve Assimiou Touré (1988 - VfL Osnabrück ) adında futbolcu Touré'ler de mevcut ancak yaş ve kariyer bakımınından aralarında tek ışık veren Assimiou. Osnabrück'te oynadığına bakmayın 20 yaşındaki oyuncu tecrübe edinmesi adına Bayer Leverkusen'den kiralık olarak gönderilmiş ve ayrıca Alman pasaportuna sahip. Ama kimbilir belki Leverkusen'in de scout ekibinin başında bir Türk vardır ve sadece soyadından dolayı "Ya tutarsa" diyerek almıştır kendisini. Zaman bize bunu gösterecek.

Bir de Traoré'ler var ki o da başka post konusu olsun çünkü onlar biraz daha kalabalık.

Pınar Karşıyaka 71 - 61 Oyak Renault



Basketi yakından takip ederim. Hatta Magic'lerin Bird'lerin döneminin sıkı bir NBA takipçisiydim. Neden bilmiyorum ama artık NBA beni eskisi gibi çekmiyor. Ancak TBL için aynı şey geçerli değil. Bloga fazla aktarmasam da sıkı takipteyim. Fakat buraya yazmaya başlarsam gözümü kapatır içimi dökerim diye korkuyorum. Zira baketbolun Avrupa patronları bile doğru yatırımlarla Karşıyaka'nın bir Basketbol Kentine dönüşmesinin çok kolay olduğunu dile getirirken, bizim Futbol endeksli başarı anlayışımız buna malesef imkan vermiyor. Başarılı kadrolar kısıtlı bütçelerden elde tutulamıyor, her sene yeniden kadro kuruluyor. Hele bu sene iyice acı durum. Takım adeta 4-4.5 kişiyle oynuyor. Geçen sene 6.5 kişiyle oynuyor diye eleştirirken o günleri arar olduk. Neyse bunları belki birgün başka bir postta dökerim. Bu postun amacı yukarıdaki resimde cercevelenmiş durumda. Açıp bakarsanız göreceksiniz ki; Leon Williams adeta saçmalamış. 1 maçta 22 rebound nedir arkadaşım? Sen insan mısın?

2008 Yılı Fair-Play Ödülü


FIFA, 12 Ocak'ta Zürih'te yapacağı galada 2008 Yılı Fair-Play Ödülü'nü "futbol aracılığıyla dünya barışına yaptığı katkılardan dolayı" Türkiye'ye verdiğini resmen açıklayacak. FIFA, futbol dünyasının en prestijli ödülünü 6 eylül 2008'de Erivan'da oynanan Ermenistan-Türkiye maçında atılan barışa yönelik adımlar nedeniyle iki ülke federasyonları arasında paylaştıracak.

FIFA'nın konuyla ilgili davet mektubu önceki gün her 2 ülke federasyonuna ulaştı. FIFA Başkanı Sepp Blatter imzasıyla gönderilen davet mektubunda, "2008 Yılının Fair-Play Ödülü'ne Türkiye ve Ermenistan federasyonları lâyık görülmüştür" denildi.

6 Eylül 2008'de oynanan Ermenistan-Türkiye maçı için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Erivan'a gitmiş ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ile bir araya gelerek iki ülke arasında en üst düzeyde diplomatik ilişki başlamasını sağlamıştı.


Buraya kadar herşey toz pembe gözüküyor ama bana öyle gelmiyor malesef. Amerika'da ne zaman senatör ya da başkanlık seçimi olsa oy verme karşılığı sözde soykırımı öne sürme şartını koyan Ermeni lobisi, bayrağına Ağrı dağını koyan ülke gerçekleri, benim bunu kabullenmemi engelliyor.Hep aklıma Sarıkamış'ta ölen 90bin asker geliyor. Mısır'da kör edilen 15bin asker geliyor. Biz bunları kimseye dikte ettirmeye çalışmıyoruz diye mi hatalıyız acaba? Futbolla siyasi tarih bir arada olmalı mı? Evet ya da hayır diyemiyorum. Sadece gönülden konuşuyorum. Fazla da uzatmak istemiyorum...
"Futbol asla, sadece futbol değildir..."
Simon Kuper

Ocak 02, 2009

Absolut #14


2008'in Enleri

YILIN FUTBOLCUSU:Cristiano Ronaldo

Manchester United'ın Portekizli yıldızı Ronaldo, geçen yıl kazanmadık bireysel ödül ve kupa bırakmadı. Orta saha oyuncusu olarak bir sezonda toplam 41 gol atan Ronaldo'nun, yeni yılın ilk günlerinde FIFA Yılın Futbolcusu ödülünü de almasına kesin gözüyle bakılıyor.Best, Robson, Cantona ve Beckham'dan sonra sihirli 7 numarayı şimdi sırtında o taşıyor. Bu isimler gibi United efsaneleri arasına girmesi için bir kaç yılı kaldı. Tabi çok istediğini söylediği Real Madrid'e transfer olmazsa.




YILIN TAKIMI:Manchester United

1986'da Manchester United'ın başına geçen Alex Ferguson, 3. kuşak takımını yarattı. Elinde büyüyen David Beckham'ın bile artık futbol yılları sayılı. Aynı kuşaktan takımda 3 isim bulunuyor, Scholes, Neville ve Giggs.Daha önce Britanya kökenli futbolcularla başarılara uzanan Ferguson, şimdi Portekiz, Arjantin, Brezilya, Sırbistan, Fransa gibi değişik milletlerden uluslararası genç futbolcularla kupaları topluyor. Alex Ferguson ve United birlikte büyürken, bu iki markayı birbirinden ayırmayı yani ayrıca bir yılın teknik adamı ödülü vermeye gerek görmüyoruz.


YILIN GELİŞME GÖSTEREN FUTBOLCUSU:Gonzalo Higuain

Kısa bir dönem Beşiktaş forması giyen Federico Higuain sayesinde bu soyadını fazlasıyla tanıdık. Real Madrid'de özellikle forvet mevkiinde peş peşe yaşanan sakatlıkların ardından Higuain, maç içinde adı en çok geçen futbolculardan biri oldu.2006-2007 sezonu ortasında River Plate'ten transfer olduğu Real Madrid'de bu sezon büyük aşama kaydetti. Van Nistelrooy gibi hedef santrfor kimliğine sahip olmasa da, 21 yaşındaki Arjantinli 16 haftada sonunda 11 gole imza atmayı başardı.




YILIN HAYAL KIRIKLIĞI:Juande Ramos

Teknik direktör Juande Ramos, 2007 yılının Ekim ayında UEFA Kupası'nı peş peşe 2 kez kazandığı Sevilla'dan istifa ederek yıllık 6 milyon Euro'luk bir kontratla Tottenham'ın başına geçti. Ancak 4 yıllık sözleşmesinin daha ilk senesini doldurmadan ülkesine dönmek zorunda kaldı. Aslında Ramos'un ilk sezonu kötü değildi. 2002'den bu yana takıma ilk finalini oynattı. Lig kupasının finalinde Chelsea'yi yendiler. Yeni sezonda kulüpteki beklentiler büyüdü. Berbatov ve Keane takımdan ayrıldı ama Giovanni Dos Santos, Luka Modric, Vedran Corluca ve 15 milyon sterline David Bentley gibi isimler kadroya katıldı.Ancak tarihin en kötü başlangıcını yapan Tottenham 8 maçta sadece 2 puan toplayınca, Ramos da uluslararası vizyonu hakkında kafalarda soru işaretleri bırakarak ülkesinin yolunu tuttu.

YILIN FAIR PLAY HAREKETİ:Deportivo-Levante maçı

İspanya'da Levante geçen sezon büyüklerin arasında fazla direnemedi. Başarısızlıkta tabi ki saha içi şartların büyük payı var ama kulüp yönetiminin de üzerine düşeni yaptığı pek söylenemez. Aylarca para almayan futbolcular zaman zaman antrenmanları boykot etseler de mücadelelerini sonuna kadar sürdürdüler.7 mayıs'ta Deportivo deplasmanında oynadıkları maç öncesinde artık bıçak kemiğe dayanmıştı. Sahaya üstünde "Çözüm ya da ayrılık" yazan tişörtlerle çıktılar. Eylemin burada biteceğini düşünülüyordu ancak protesto maçın ilk düdüğüyle farklı bir boyut kazandı. Levanteli futbolcular hareketsiz şekilde orta sahada omuz omuza dururken, Deportivolu futbolcular kısa bir şaşkınlık yaşadı. Sonrasında evsahibi takımdan Sergio Gonzalez topu boş kale yerine dışarı göndererek, protestoya fair-play desteğini ekleyerek daha da anlamlı hale getirdi.


YILIN TARAFTARI:Derby County

2008'de Manchester United, Premier Lig'in 15. sezonunda 10. şampiyonluğuna imza atmış olabilir. United bu zaferle birlikte toplam şampiyonluk sayısını 17'ye yükseltmiş ve bu alanda 18 şampiyonlukla lider durumda bulunan Liverpool'un ensesine kadar gelmiş de olabilir. Ancak takımlar arasında geçen sezon kırılması en güç rekora Derby County imza attı. Siyah-beyazlılar tüm sezonu toplam 1 galibiyet ve 11 puanla tamamlayarak, Premier Lig rekorunu kırdı. Derby tek galibiyetini 17 Eylül 2007'de Newcastle'dan alırken, sonraki 32 haftada Derby taraftarı bir umut ya kazanırsak heyecanıyla maçları seyretti. Küme düşmeleri haftalar öncesinden kesinleşse de Derby tüm maçlarını kapalı gişe oynadı. Siyah-beyazlılar son maçlarında kendi sahalarında Reading'e de 4-0 yenilmelerine karşın taraftarın alkışları arasında Championship'e uğurlandı.




YILIN GOLÜ:Zlatan İbrahimoviç - Topuk Volesi

Zlatan bu vuruşun patentini alsa ne isim verir bilmiyoruz ama biz "topuk volesi" adını uygun bulduk. İsveçli yıldız daha attığı golün futbolsever üzerindeki heyecanı dinmeden bir hafta sonra Roma maçında benzer şekilde pas vererek, "Bunlar benim için rutin hareketler" der gibiydi...






YILIN GOL SEVİNCİ:Daniel Güiza

Yıllarca alt liglerde oynadıktan, Murcia ve Getafe'de yedek kaldıktan sonra Daniel Güiza'nın şansı Real Mallorca'da döndü.La Liga kariyerinde 10 golü bir kez geçen Güiza, Mallorca'da 27 gol atmayı başardı. Bu gol sayısı ona EURO 2008'e giden kadronun kapılarını da açtı.Her golden sonra okçu hareketini yapan Güiza, Avrupa Şampiyonası'nda da 2 gol atarak şovunu daha geniş kitlelere sergiledi.Bu hareketi hayranı olduğu Atletico Madridli eski futbolcu Kiko'dan aldığını söyleyen Güiza, transfer olduğu Türkiye'de ise umduğu kadar sık köşe gönederiyle buluşamıyor.

YILIN MAÇI:Türkiye-Çek Cumhuriyeti

Her şey EURO 2008'de Türkiye'nin İsviçre ile oynadığı maçla başladı. A Milli Takım şampiyonada çok önemli maçlar oynadı ancak biz Çek Cumhuriyeti karşılaşmasında karar kıldık. EURO 2008'de gruptan çıkmamız için yenmemiz gereken, üstelik rakibimize karşı tarihte hiç galibiyetimizin olmadığı ve 62. dakikasında 2-0 yenik duruma düştüğümüz maç.Önce 75'te Arda ile beraberliği sağladık, 87'de dünyanın en iyi kalecisi Cech topu elinden kaçırdığında ibre çoktan bize dönmüştü. Biz 2-2'ye razıydık ama Türk futbolunun Avrupa'daki en büyük yıldızı Nihat Kahveci değildi. Nihat'ın 90'a giden vuruşu Türkiye'yi Hırvatların karşısına taşıdı. Son saniyelerde kalemizi Tuncay Şanlı'nın koruması da maçın unutulmaz yönlerinden biriydi.

YILIN OLAYI:Avrupa Şampiyonu İspanya

İspanya her zaman büyük turnuvaların geleneksel favorilerinden biridir. Sahip oldukları ulusal lig ve yıldız futbolcularla da bu ünvanı hak ederler. Ancak sadece İspanyollara değil, kendilerine sempati duyan milyonlarca futbolsevere de 2008'e kadar hayal kırıklığı yaşatmışlardır.Bu kez başardılar ve tam 44 yıl sonra Avrupa Şampiyonluğu'nu elde ettiler. Hem de belirli bir sistem içinde rakiplerine bariz üstünlük kurarak. Sadece Dünya Şampiyonu İtalya'yı çeyrek finalde elerken şanstan bahsedebiliriz onda da zaten hak eden taraf onlardı. Günümüz futbolunda zafere giden yolun orta saha oyuncularında geçtiği teorisinin gerçekliğini ispatladılar. Sahip olduğu Xavi, İniesta, Senna, Xabi Alonso, Cazorla gibi orta saha oyuncuyarıyla Luis Aragones'in çok şanslı olduğu söylenebilir ama bu yıldızların rotasyonunu son derece iyi yapan deneyimli teknik adamın da hakkını vermek lazım.






kaynak: NTv Spor

Bursa'nın Beşiktaş Kompleksi


Uzun süredir bu düşünce içerisindeydim ama sadece fazla hassas düşünüp ince elediğimi sanıyordum. Ama artık gerçekten emin oldum. Bursaspor'da yüksek dozda bir Beşiktaş düşmanlığı, buna paralel yoğun bir saplantı yaşanıyor. Bunu gerçekten sempati ya da antipati amaçlı dile getirmiyorum. Yavaş yavaş kronik bir vaka haline gelmiş bir sorunu gözler önüne seriyorum. Bursaspor'u çalıştıran hocalara bir göz atarsanız ya eski Beşiktaşlı (bkz: Samet Aybaba) ya da Beşiktaş kökenli ( Güvenç Kurtar ) olduğunu rahatça görürsünüz. Daha da önceleri Gordon Milne bile geçti bu takımın başına. Hatta John Benjamin Toschak'tı ismi anılan hocasız dönemlerde. Beşiktaşlı'yı alıp Beşiktaşlı'yı çatlatmaya çalışmak heralde bu projenin adı ama ne maya tutuyor ne de amaca ulaşılıyor. Bu fakir zihniyetin son mahsülü de Ertuğrul Sağlam oldu. 500 taraftar eşliğinde attığı imza ile Bursa'nın başına geçen Beşiktaşlı. Kimbilir belki bu sefer maya tutar. Ama tutarsa da bu maya kredi tamamen Ertuğrul'a gider. Çünkü bu eksik zihniyet başarılı kalıcı bir proje yaratabilecek gibi durmuyor. Yaratamadıkça da bu şekilde ne uzalır ne kısalır Bursa. Borç içinde yüzüp ya zenginler elinde vaatler altında oyuncak olur ya da asansör olur...

Ocak 01, 2009

Victoria's Secret


Eve girer girmez o kafayla karşılaştığım isimler Klum, Ambrossio ve Lima oldu. CNBC-e ya da aynı gruba ait kanallarda (cnbc-e, ntv, e2 vs) bolca tekrar döner herhalde.İzlenesi...

Aralık 31, 2008

Yeni Yılınız Kutlu Olsun


Önce bol sağlık, ardından bol huzur, ve (çok mümkün olmasa da) bol paralı bir yeni yıl dilerim. Ben giymeyeceğim ama kırmızı don giymeyi unutmayın...

Hırsızlık Bile Yaptım


Bugünkü Fanatik'ten devam edelim

Lincoln demiş yukarda başlıkta yazanı.

"Bizim çocukluğumuzda okula giderken hiç paramız olmazdı. Acıktığımızda bakkaldan birşeyler aşırırdık"

Bunu okuyanlar ne diyor şimdi? "Vay be helal olsun. Adam nerelerden nerelere gelmiş. " Böyle diyor değil mi? Ama unutulan birşey var. Bu ülkede müdürünün masasını taşırken üstündeki bir paket fındığı yediği için hapse giren çocuklar var...

Üç Büyük - Yılmaz Özdil


Yılmaz Özdil'in bugünkü Fanatik'te yazdığı yazıya takıldı gözüm sabah. Normalde yazılarını takip ettiğim ve tarzını beğendiğim biri değildir ama arada bir iki vurucu satır yakalayabiliyor insan. Bu yüzden gözucuyla bakıyorum arada. Fanatik'in sitesine düşmemiş yazı o yüzden bir iki alıntı yaparak yazıdan bahsedeyim.

Beşiktaş Başkanı dedi ki: Üç büyükler gerçeği gizleniyor. Zihinlere iki büyük var yalanı yerleştirilmeye çalışılıyor. Ama ben şöyle demesini beklerdim. Üç büyükten biriyiz. Diğerleri Karşıyaka ve Kasımpaşa. Bu gerçeği silemezler.
Evet 3 büyük vardır tarihte. Beşiktaş, Karşıyaka, Kasımpaşa. Çünkü armasında "ay-yıldızı" yani Türk Bayrağı'nı taşıma hakkına ve onuruna sahip olan "üç büyükler" sadece bunlardır.

Kızmaca darılmaca yok. Hasta Göztepeli olarak yazarken içim gidiyor ama, armasında Türk bayrağı taşıma hakkı verilen ilk takımımız Karşıyaka. Kurtuluş Savaşı'nda gösterdikleri kahramanlıklar nedeniyle, bizzat Mustafa Kemal tarafından verilmişti bu hak.

Anlayana...

Aralık 30, 2008

L’Équipe’s All-Star Best XI 2008

Gazetecilerin Seçimi

Online Oylama Sonucu


İmitasyon

orjinali bu değil.ilki beğenilmiş 2 sene 1 ay sonra bunu göndermişler.forvet versiyonu,ama kanında kalecilikte vardır kesin.

Aralık 29, 2008

Prezervatifli Oy


Yüzme Federasyonu'nun önceki gün yapılan genel kurulunda Ahmet Mazhar Bozdoğan 1 oy farkla başkan seçilirken, prezervatifli oy tartışması seçime damgasını vurdu. Ankara Sürmeli Otel'de gerçekleştirilen 2. Olağan Mali ve 1. Olağan Genel Kurulu'nda Ahmet Mazhar Bozdoğan ve Tuğrul Dellaloğlu başkanlık için yarıştılar. Oyların sayımına geçildiğinde, bir zarfın içindeki oy pusulasının yanında bir de prezervatif çıktı. Divan Kurulu bu garip duruma rağmen oyu geçerli sayarken, belki de bu kararın seçimin kaderini etkileyeceğini bilmiyordu. Ancak bu 1 oyla Bozdoğan 86 oy alarak, 85 oy toplayan Dellaloğlu'nu geçerek başkanlığı kazandı.


Güzel memleketim benim...

Aralık 28, 2008

Pin Hani?

Gece gece, zaman zaman çok severek dinlediğim Pinhani'yi list ettim ekranımda.. Albümünü iyice dinleyecektim sağlıklı zaman ayırarak."Seni bana anlatırlar" şarkısını dinleyince sanırım Ozzy Osbourne tıkladım yanlışlıkla diye ekrana döndüm ki yanılmışım.Gerek yoktu buna Pinhani demeden önce acaba ekşide bunun mevzusu olmuş mudur diye düşünüp hemen açtım ki Mestre nickli yazarın meğerse 2 sene önce yazdığını gördüm.Üstüne başka da entry göremedim."Mama I'm Coming Home" bu kadar bilinmez mi sanıldı Pinhani acaba?

El Sakası

Mısır basınına konuşan El Saka, "Aybaba özellikle Araplara ve Müslümanlara karşı idi. Namaz için arkadaşlarımı topladığımda bana kızardı. Kulubün namaz yeri değil antreman yapma yeri olduğunu söylerdi.Bir keresinde İslam'ın selamı olan 'Selamün aleyküm' dedim, benden 'merhaba' dememi istedi" diye konuştu.Ya sürekli medyanın gazı ortalığı kokutuyor ya da al birini vur ötekine düzeninde nereye yetişeceğimizi şaşırıyoruz. Selamün Aleyküm canım kardeşim El Saka..Bu haber doğruysa eğer,sana birşey soracağım;Sen neden namaz için arkadaşlarını topluyorsun ki?Arkadaşların bilmiyor mu ibadete ne zaman nasıl gideceklerini? Sen bu ülkeye futbol oynamaya geldin.Sanmıyorum ki Aybaba veya başka bir insan senin kişisel ibadetine müdahale etsin.Olsa bunca yıllık kariyerinde illa ki bir yerde fire verirdi.Her iki tutuma da inanmak istemiyorum.Ama Aybaba açıklamasını yaptı bitti.TFF Hukuk Kurulu tarafından Disiplin Kuruluna verildi.Toplum vicdanı bu noktalarda mağduru zalimi farkeder genelde.Uzatmanın anlamı yokken olayı inanç hürriyeti noktasına taşıman senin iyiniyetini sorgulatıyor.Ortalıkta suni gerilimler hissediyorum.Gerenk yok.
Related Posts with Thumbnails