Ağustos 08, 2009

Düz Beyaz Forma


Metonet'in Ajax postundaki "every team needs an iconic home shirt" yazısı epeyce içerletmişti beni. Ben ki her sezon forma alan bir insan evladı olarak bu seneki Beşiktaş formalarını görünce "nerde benim düz beyaz formam? Hani altına siyah şort giyilecekti?" tarzında can kırıklıkları yaşadım. Ta ki biraz önce federayonun sitesinde tum takımların forma paketlerini barındıran dökümanı bulana kadar. Evet Beşiktaş'ın bu sene düz beyaz forması varmış ama bizim şerefsizler bizden saklamış. Dökümanın tümüne ulaşmak için buradan buyurun

Che ya da Feyyaz


Sanırım ben biraz geç buldum bu yazıyı ama yine de henuz okumayanlar için paylaşmak istedim. Zeki Demirkubuz'un şampiyonluk öncesi futbolculara yazdığı yazısıdır...

O büyük gün öncesi, Beşiktaş takımı futbolcularına hitaben Beşiktaşlı Feyyaz ve kardeşim Cemil'e dair bir hikâyeYıllar önceydi. Bir akşam uzun zamandır görmediğim annemleri ziyarete gittim. Gece, o zaman 12 yaşlarında filan olan kardeşimin odasını paylaştık. Yerimi yadırgadığım için sabah ezanında uyanmışım. Evdekileri uyandırmamak için kalkamadım tabii ve yatağımda, sessizlik içinde beklemeye başladım... Sıkıntıdan yıllar önce benim, artık kardeşimin olan odamızı incelemeye, burada geçmiş yıllarımı, gençliğimi, anılarımı düşünmeye başladım. Benden sonra pek bir şey değişmemişti. Köşede eski bir büfe, üstünde yattığımız karşılıklı iki çekyat, yerde çocukluğumdan beri kullandığımız Isparta halısı ve boyaları dökülmüş duvarda bir benim, bir de Che'nin gençlik fotoğrafları... Tek değişiklik, ikisinin ortasına özenle asılmış büyükçe bir posterden yarısı ayakta, yarısı oturarak bana bakan, üstlerinde siyah beyaz çubuklu formalarıyla Beşiktaşlı futbolculardı... Ben de Beşiktaşlı sayılırdım ama o zamanlar futbolla da, futbolcularla da pek aram yoktu. içlerinden bir tek arada bir üniversitede gördüğüm Metin Tekin'i tanıdım. Tam posteri incelemeye başlamış, futbolculara, formalarına filan dalmıştım ki bir anda içim ürpererek tam karşımda yatan kardeşimi fark ettim. Bana doğru yan yatmış ve gözleri açıktı. Ne bir kıpırtı, ne de bir hayat belirtisi olmadan öylece bana, aslında beni de aşıp ötelere bakıyordu. Nasıl korktuğumu anlatamam... Uzun süre hareket edemeden, bir tek kelime söyleyemeden, aklıma gelen binbir kötü düşünceyle bekledim. Ve sonunda kendimi toparlayıp usulca "Cemil" diyebildim. Cemil bir ölünün canlanışı gibi yavaşca kıpırdadı ve daldığı yerden sıyrılıp sessizlikte fısıldadı."Efendim abi". Rahatladım. "Napıyorsun sen, uyumuyor musun...?" "Yok abi"."Oğlum n'oldu, korkutma beni, sabahın bu vaktinde ne düşünüyorsun?" Cemil biraz bekledi ve seslendi. "Abi, Feyyaz na'pıyodur şimdi?.."Che kıskanırdıCemil'in ne kadar kendine dönük, ne kadar saf bir çocuk olduğunu biliyordum, ama duyduğuma yine de inanamadım. Uzun süre cevap veremeden öylece yüzüne baktım. Sonra başımı kaldırıp duvardaki postere... Önce bu Feyyaz'ın, bu siyah beyaz çubuklu formalının içlerinde hangisi olduğunu bulmaya, sonrada bir futbolcu parçasının beni, belki Che'yi bile kıskandıracak biçimde bir çocuğun kalbine, düşlerine, hayallerine böylesine nasıl girebildiğini anlamaya çalıştım... Ama bunu anlamak zordu. Hele benim gibi kendini beğenmiş bir solcunun anlaması daha da zordu. Çünki bunu anlamak için maç sabahları erkenden ve kalbin ağrıyarak uyanmak gerekiyordu. Sıkıntı içinde, sinirle maç saatini beklemek, çubuklu olmasa bile siyah ya da beyaz bir forma giyip kar demeden, çamur demeden yollara düşmek gerekiyordu. Bunu anlamak için Dolmabahçe'ye yakınlaşıp tezahüratları duyduğunda panik olmak, geç kaldım endişesi ile adımları sıklaştırmak gerekiyordu. Bunu anlamak için yağmurda bilet kuyruğu beklemek, en acısı yemeden içmeden bütün hafta biriktirdiğin harçlıklarınla açıktan da olsa bir bilet alıp inönü'de, mümkünse Kadıköy'de ya da başka bir yer, mesela izmir'de, bir FB maçında Beşiktaşlı bir taraftar olmak gerekiyordu...Neyse. Cemil şimdi 30'unun üstünde. işsiz. Onun bu Feyyaz sevgisi yetmezmiş gibi üstüne bir de Sergen Yalçın, Tümer Metin, ilhan Mansız ve Pascal Nouma sevgisi de eklenince kaldıramadı çocuk. Kendisi de çok çekti, bize de çok çektirdi. Beşiktaş'ta oynayabilmek için çok ter döktü, çok çalıştı, stad kapılarında ömrünü yedi. Ama bu a...na koyduğumun hayatı Fener'e bir gol atma fırsatı vermedi çocuğa. Olsun, hiç önemli değil. iyi, dürüst ve namuslu bir adam oldu Cemil. Hiç yoldan çıkmadı. Bendeniz abisi, arkadaşları ve ailesi onu seviyor. Ama bu aralar sabahları pek erken kalkmıyormuş. Duyduğuma göre 4 Mayıs sabahını bekliyormuş...Madem bu hikâyeyi anlattım şunu da eklemeden geçemiyeceğim. Biz, Cemil büyüdükten sonra birbirimize ilk kez inönü'de, kapalıda, bir FB maçında Carew gol attığında uzun uzun sarıldık. Ve ikimiz de neredeyse ağlayacaktık.
Büyük Beşiktaşımızın sevgili futbolcularına...

Yıldıray Beşiktaş'a Doğru


Denizli'nin maç sonrası yaptığı 'Türk pasaportu taşıyan bir oyuncu alabiliriz' açıklamasının ardından Yıldıray transferi dedikodu olmanın ötesini geçti. Demirören'in Stuttgart'a gidip transferi bitireceğini yazıyor ntvspor.net. Sonunda göreceğiz galiba Yıldıray'ı Türkiye'de bu gidişle. Denizli sever zaten Almanya'dan gelenleri. Yıldıray'ın yanına Nuri Şahin'i de transfer etti bazı gazeteler hemen o da ayrı.

Ağustos 07, 2009

Ajax'ın Forma Reklamı

Ajax'ın geçen sezon forma reklamı AEGON olarak değişmişti yıllar sonra. Ajax'ın tarihindeki 3. forma reklamıymış ilginç olanı. 80'lerde TDK, 1991-2008 ABN-AMRO ve şimdi de en az 7 yıl AEGON. ABN-AMRO'nun krizde tıkanması Ajax'ı da vurmuş, AEGON'a geçmişler, AEGON da sigorta ve emeklilik firmasıymış bu arada.



Sol üstte yazan da pek manalı.

Benziyorlar


Christian Bale - Frank Lampard

Ağustos 06, 2009

Skibbe'nin maliyeti


Cl ve Europa League arasındaki uçurumdan bahsetmiş dün PCLion FC. Herşey ortada. Bu tabloya baktığımızda Gs geçen sezon UEFA'dan €330k prim almış. (Yayın gelirleri hariç). Kupayı alsaymış €4.4m daha alacakmış. Manevi değeri çok daha fazla olurdu tabi ama CL'den elenmenin maliyeti ağır olmuş. En kötü ihtimalle gruplara kalarak €5.4m alacakmış. Aradaki fark €5.1m. Türkiye'de şampiyonluğun kaçırılması ki o kadronun şampiyon olmalıydı bence bir 7-8m YTL gibi bir rakamda oradan kaybedildi.

Bu sene de Şampiyonlar Ligi'ne gidilememesine sebep olduğundan, primlerde artmış bu sene, ayakbastı parası €7,1m. Yani totalde €'yu 2 YTL kabul ederek tahmini 35-40m YTL arası bir kaybı var GS'nin Skibbe seçiminden dolayı. Bu paraya maaşı, tazinatı ve Bülent Korkmaz'ın geliş-gidiş maliyetleri eklenebilir. Sportif başarısızlıktan kaynaklanan hasılat düşüşü ve forma satışının azalması ,CL'de alınabilecek 2-3 galibiyet, Feldkamp'ın ve gönderilem yardımcıların maaşları gibi kalemlerde eklendiğinde rakam en az 50m YTL'yi bulur belki de geçer. Bu da 2 sezonda yapılan transferleri karşılardı, üstüne para bile kalırdı anlamına geliyor. Basit bir ucuz etin yahnisinin yavan olma durumu.

Son birkaç senede klübün UEFA gediklisi olması maliyeti belki de stadın büyük bir kısmının maliyetini çıkarırdı, stad yine yapılamazdı muhtemel ama en azından eli güçlenirdi biraz klubün.

Ağustos 05, 2009

Eskilerden...

1,066,800,000 Simit


Real Madrid transferi kapatmışken hemen ülkem basını usulü simide cevireyim dedim. Toplamda harcanan rakam tam 254 milyon €, dökümü ise şöyle:

  • Christiano Ronaldo €94m
  • Kaka €67m
  • Karim Benzema €35m
  • Xabi Alonso €30m
  • Raul Albiol €15m
  • Alvaro Negredo €5m
  • Esteban Granero €4m
  • Alvaro Arbeloa €4m

Start Wearing Purple



Mor formaya ithafen.

All ur sanity&wits, they will all vanish, i promise.

Değişmemiş Hiçbirşey Tatilde , Aynen Devam Yine.


Kaldığımız yerden devam. Sezon cezalarla açıldı yine. 50-60 kişiden oluşan hakemlerle baş edemediler hala. Hakemlerde insan hata yapabilir demesinler, bir hatayı 2 kez yaparsın, 3.de de yaparsan o salaklık olur. Hala yapıyorsan art niyet vardır. Ben Süper Lig hakemlerimizin çoğunun art niyetsiz olduğuna inamıyorum. Ne denirse onu yapıyorlar bana göre. Ben istemiyorum ama bana öyle talimat geliyor falan da demesinler, bu da karaktersizliktir. Sözde bunların hepsi okumuş adamlar. Geçen sezon Sami Yen'de Kayseri maçında Selçuk Dereli'nin yaptıkları, İBB maçında Fener'in yediği goller. Beşiktaş'a yapılanları sayamayız bile. E o zaman sorun tek bir takıma değil. Birşeyleri karıştırmak mı? Bunu da mı yayıncı kuruluş istiyor yoksa.

Suç sadece hakemlerde değil tabi. Klüplerde yanar döner. Hakeme küfrederler,oyun komplo derler, sonra 'Arkalarındayız' mesajları, çok baskı var üzerlerinde demeçleri. Baskı varsa bıraksın da delikanlı sanalım.

Avrupa'da da yaşandı benzeri ,Anders Frisk hakemliği bıraktı. UEFA ya da klüpler arkasında falan da durmadı. Devre arası Rijkaard odasına gelmişti, maç 1-0'dan 2-1'e döndü. Kimse de hakemdir hata yapar demedi. Çektiler fişini. Tabi tehdit falanda var işin içinde ama rivayet. Chelsea'liler onu tehdit ettilerse geçen sezon Barça maçını yöneten hakemi öldürmeleri gerekirdi.

Sonuçta BAE Dünya Kupası'na hakem gönderir, sen UEFA ön elemeye bile hakem gönderemezsin. Yunuslarla, Selçuklarla uğraşır durursun. Bir arpa boyu ilerleyemezsin. Rüştü bile küfür ettiyse düşün artık ne hale gelmiş. Futbolcu küfür edince cezası var, sert girince cezası var da, bu hakemleri kim cezalandıracak.

Maçın sonunda Federasyon Başkanımıza, ki kimdir, nerden geldi bir anda, kimin kankasıdır hiç bir fikrim yok, soruyorlar, hakemler falan-filan, cevap açık ve net, ilk maçtan başlamayalım. E sen de başlama ilk maçtan. Hakemleri yönetemezsin, klüpleri denetleyemezsin, ne yaparsın? Federasyonun gelirini artırırsın. Bana yararı ne. Federasyon da mı ticarethane. Hakemlere de reklam alsınlar, Milli takımın adına da bi sponsor alsınlar. Bunlar boş hala. Zaten 3 tane sponsor var futbol aleminde. Turkcell ve Türk Telekom-Ülker türevleri.

Sabah sabah sıktı. Ne zaman düzelecek diye bekliyoruz işte. Ne düzeldi ki bu ülkede son 7-8 senede, tersine bozuluyor herşey bana göre.

Ağustos 04, 2009

Formanın Hakkını Vermek...


Sözleşmenin bitimine 2 yıl kala 5 yıllık yeni sözleşme imzalamak.

Ağustos 03, 2009

İşbölümü


Adnan Polat '1 aydır Haldun beni uykusuz bırakıyor.' Demek ki gerçekten transferleri başkan yönetmiyor artık Galatasaray'da.

Ağustos 02, 2009

Süper Kupa F.Bahçe'nin (0-2)


Önce kazanandan başlamak lazım. Alex eski haline dönmüş Daum ile. İstediği zaman hem oynuyor hem oynatıyor. Hafızamı çok zorlamadım ama attığı son kafa golü de sanki Kadıköy'de Beşiktaş'aydı... Fenerbahçe'de artık kültür haline gelen tek santraforlu sistem eğer devam edecekse Alex'in varisi yetiştirilmeye başlanmalı zira bu sistemi oynatan oyuncu o ya da onun pozisyonunda oynayacak kişi oluyor.

Penaltı pozisyonu en çok konuşulacak olan pozisyon, o belli de, konuşulma sebebi 10 dakika önce Bilica'nın aynısını yapıp penaltı çalınmayışı. Aynı şekilde daha 2. dakikada Yusuf'un Bilica tarafından itilmesine düdük çalamayınca Sivok'un Guiza'yı süsmesine sessiz kaldı. Niyet ne kadar iyi olursa olsun bu vicdan muhasebesi, bu yanlışı yanlışla örtme hadisesi sürdükçe biz hakemleri konuşmaya çok devam ederiz...

Fenerbahçe iyiye gidiyor ve daha da gidecek. Ancak hala en zayıf yeri orta sahası. Cristian çok parlak bir oyuncu profili çizmiyor. An itibariyle F.Bahçe'nin orta sahasını ayakta tutan isim son 4-5 yıldır ilk defa bir yaz hazırlığı yapabilen Emre ve direnci Emre'nin eline bakan bir orta sahanın uzun solukta devamlılık arzedebilmesi soru işaretleri yaratıyor benim kafamda.

Beşiktaş'a gelecek olursak yanlışların doğruları götürdüğünü görüyoruz. Tüm pozisyonlarda süpürücü kesici olarak tüm sahada basmadık yer bırakmayan Fink savunması itibariyle fazlasıyla sinir bozucu ve faydalı. Hücum için ise takımla daha çok çalışması lazım. Erhan çok çalışkan, İsmail fazlasıyla teknik ama ikinci golde olduğu gibi pozisyonlarda hep önde yakalanıyor ve adam kaçırıyor. Yusuf'tan sağ açık olursa Hakan Arıkan'ı da forvet arkasında denemeli Mustafa Denizli. Nihat'ı bile kullandı bugün ikinci yarı.

Bu takım biraz daha beraber hucüm çalıştıktan sonra çok can yakacak, ben o ışığı gördüm ama Denizli şu marjinal tavrını bırakmalı. Bu takım 4-3-3'le şampiyon oldu diye bu sistemde inat etmeye gerek yok. İdeal bir 4-4-2 kadro derinliği var mevcut kadroda ve bunu değerlendirmeli. İleride Bobo Nobre ikilisi kanatlardan değişken ve içeri bindirmeler yapan Tello ve Nihat ile beslenirse verimli olabilir ama tarih itibariyle biraz geç sanki bunun için. Ayrıca Nihat'ın yedeği gibi gözüken Holosko, Bobo Nobre ikilisinin de tek alternatifi. Erkan Zengin'le kadro doldurma hatasını Fenerbahçe Ilhan, Burak vs ile deneyerek sonuçlarını görmedi mi????

En güzel analizleri 2. haftadan itibaren yapmaya başlarız ama şimdiden emin olduğum tek şey bu senenin geçen seneden daha renkli geçeceği...
Related Posts with Thumbnails