Tümer'den 2, Tuncay, Burak Kaplan, Mevlüt ve Mehmet Aurelio'dan birer gol. Ancak sadece ikisi Türkiye'de yetişti. Biri askerlikten mütevellit oynuyor komşuda. Diğeri şansını zorluyor ama ikinci Tugay olma ihtimali de var. Boro düşmeseydi belki de şimdiden olmuştu. Nihat'ın, Emre'nin, Necati'nin geri döndüğü, Tugay'ın futbolu bıraktığı dönemde en azından yurtdışında oynuyor diyedildiğimiz 2 adam.
Zamanında Hakan Şükür, Arif, Okan, Hakan Ünsal ve Hami'de dönmüştü. Bir tek Tugay kalmıştı. Nihat eklendi ardından. Sonra Emre sakatlıklarla boğuştu ve şimdi de Tuncay.
Sevinerek izlediğimiz Yıldıray, Muzzy İzzet, Hamit-Halil kardeşler, Nuri Şahin, Mesut, Eren Derdiyok, Hakan-Murat Yakın kardeşler,... Ama neredeyse hiçbiri Türkçe'yi bile doğru dürüst konuşamıyor. Hatta Serdar ve Mesut direk Alman sayılıyor. Bu da altyapıya ne kadar önem verdiğimizi açıkça gösteriyor. Biz dışarıdan alıyoruz, onlar bizden almıyor. Alın size dış ticaret açığının futbol versiyonu. Gelen çok, giden yok. Ya da giden kelepir. Biz gol atamayan adamlara milyonlarca euro öderken, onlar bizden alırken çoğunlukla bonservis bile ödemiyorlar. Sonra da geri gönderiyorlar.
Arda'yı düşünüyorum yurtdışında. Hiç mantıklı gelmiyor gitmesi. Yabancı dili var mı bilmiyorum ama gideceği ülkenin yaşam tarzı ile ilgili hiç bir fikri olduğunu düşünmüyorum. Adapte olacağı da şüpheli. Gitse bir türlü gitmese bir türlü. Burda kalsa Emre'ye dönecek, gitse yedek bekleyecek muhtemelen. Ortasını bulsak, burada bir kendini kanıtlasın sonra gitsin en azından. Belki pasaportu da o zaman geçerli olur.
Not: Şu Sergen'i izleyemedik ya Premier League'de ona yanarım ben.
