Ne yenen 4 golden ne de Metalist Kharkiv'e elenmiş olmaktan değil ama oynanan futbol ve sahada sergilenen anlayıştan dolayı gerçekten utandım. "Metalist gibi bir takımdan 4 gol yemiş olmak büyük skandaldır" yorumlarına kesinlikle katılmıyorum, 7-8 olmadığına dua etmek lazım.
Öncelikle kendi ligimizi ve takımlarımızı çok abarttığımıza inanıyorum. Takımların büyük çoğunluğunun felsefesinin oynamak değil oynatmamak olduğu bir ligde sözde büyük takımların dişli rakipler karşısında aldıkları sonuçlar ortada. Çok uzaklara gitmeye gerek yok; biraz tempo koyan ve fiziksel mücadelelerde ayakta kalan Steaua Bükreş'in Galatasaray karşısında aldığı sonucu hatırlayalım.
Hatta o kadar Kaf Dağı semalarında geziyoruz ki; Ukrayna'da görev yapan ve Beşiktaş'ta çalıştığı dönemde takıma son şampiyonluğunu yaşatan Mircea Lucescu'nun samimi uyarılarına da kulak asmadık. İnönü'de alınan, bence tesadüfi galibiyet de UEFA'da sonun başlangıcı oldu. Tabi futbolu hepimizden çok daha iyi bildiği (!) kesin olan Sn. Sinan Engin'in "İkinci maçta çok daha rahat oynar ve farka gideriz" açıklamaları da tuz-biber niteliğindeydi.
"Yenilgi sonrası konuşmak kolay" yorumlarını şimdiden duyar gibiyim ancak benim sıkıntım UEFA'dan elenmiş olmak falan değil. Teknik direktör Ertuğrul Sağlam'ın tek forvet inadına katılmıyor olsam da sergilediği duruşa saygı duyuyordum. Ancak Metalist deplasmanında sahaya yansıttığı duruş, daha doğrusu duramayış beni hayal kırıklığına uğrattı.
Rakibin gol için geleceği ve bence istanbul'da tesadüfen bulamadığı golü Ukrayna'da atacağı gün gibi aşikardı, yani Beşiktaş'ın tur için gole ihtiyacı vardı. Jaja'nın uzaydan (!) attığı o gol öncesi bunun sinyallerini de verdiler ama uyanamadı Ertuğrul Hoca. İlk golün erken gelmesi bile bir avantajdı aslında Beşiktaş için ama maçtan önce Pasiflora aldığını bile düşündüğüm (!) Ertuğrul Sağlam müdahale etmemekte kararlı gibiydi.
Hani derler ya "Kaşınan ........ Bağdat'tan uzanırmış" diye, işte o hesap ikinci golü de attı Metalist. Hala Beşiktaş için geç kalınmış değildi, koskoca bir 45 dakika vardı. Delgado'nun birşey veremediğini, Bobo'nun takımı tek başına ileri taşıyamayacağını ve Serdar Kurtuluş'tan böylesine tempolu maçlarda orta saha oyuncusu olamayacağını Ertuğrul Hoca dışında herkes gördü, O göremedi.
4 gol yenmiş olması önemli değil bu takım 8 de yedi, UEFA'dan elenmiş olmak da önemli değil sanki her sene şampiyonluğa oynuyor Beşiktaş. Önemli olan maç öncesindeki yanlış zihniyetin yenen gollerden sonra bile değiştirilememiş olması. Ertuğrul Sağlam maçları yedek kulübüsinden taraftar (!) gibi izleyecekse en azından bilet parasını ödesin zira locadan bile kıyak yerde oturuyor.
NOT: Yıllardır spor medyasında görev yapan Sn. Ercan Taner'in bir televizyon programındaki "Porto gibi tempolu bir takım bile 4 gol yedi, acaba Avrupa'da dengeler değişiyor mu?" sorusunu kınıyorum. Baba iyi diyorsun da 4 golü atan da Arsenal!..