Haziran 12, 2010

Afrika'da 2.Gün.

İngiltere Jabulani'nin ilk kurbanı oldu. Güney Kore 5 maçtaki en farklı skoru aldı. Yunanistan yine gol atamadı. Arjantin beklediğimiz gibi çıktı. ABD direğe takıldı.
İkinci gün 3 maçla bizi eğlendirdi ama futbola doyuramadı. Bu topta bir şey var gerçekten 2 gündür çok gol kaçıyor. En çabuk alışan yürüyecek turnuvada herhalde. Messi günün parıldayanıydı ama golle buluşamadı O da. Green de en kötüsü.
Turnuva için gelmiş geçmiş en kötü kupa olma ihtimalini güçlendirdi ilk 5 maç. 3 maç berabere bitti. 5 maçta 7 gol atıldı. Maçlar ilerledikçe işler düzelir diye bekliyoruz.
Günün en güzel haberi, Robben'in dönüyor olması. Hollanda maçını bekliyoruz artık. Bir de şu Vuvuzela can sıkıcı. Bir tane sipariş vermiştim, 2'ye çıkardım. İlk götüreceğim maçta başına birşey gelme olasılığını düşünürek:)

Futbolun Bittiği An #22

Dünya Kupası Atanalırspor'da

Güzel olmayacağını düşündüysem de maçlar başlayınca kaptırdık kendimizi Dünya Kupası heyecanına. Atanalırspor Facebook sayfasına bir foto galeri koyduk, bir de maçların HD özet görüntüleri yüklüyoruz. Bloga da bir South Africa 2010 sayfası ekledik. Fikstür, goller vs.
Hayırlı olsun Dünya Kupamız. Vuvuzelaya hiç gerek yokmuş ama çekeceğiz artık.
Linkler burada, sol frameden ve üst frameden de ulaşılabiliyor.
WC2010 SAYFA
WC2010 FOTO GALERİ
WC2010 Foto Galeri
WC2010 MAÇ ÖZETLERİ
WC2010 Maç Özetleri

Haziran 11, 2010

Müdür N'aptın? #19

Bir İhtimal Daha Var.

Harry Kewell'la tamamen iplerin kopmadığını söylemiş, Adnan Polat. O bölgeye transfer yapıp, uyum sağlamasını ya da iyi çıkıp çıkmayacağını beklemektense, yarım sezon oynayan Harry Kewell her türlü tercih edilmeli. O yokken, oraya Arda'yı koymak akıl edilirse, Kewell'ın sakatlıkları hiç sıkıntı yaratmaz. Biz de sevdiğimiz 19 numarayı takımda görmeye devam ederiz. Tribünde bile oturup €1,5m alsa, oynayıp €3-4m alanlardan daha yararlı olacağı kesindir.
Dünya Kupası'nda izleyin, ona göre karar verin diyebilen bir sıfır egoyu takımda tutmamak saçmalıktır. Tabi, freeye alışan Galatasaray Yönetimi, Joe Cole'u getirecekse, o zaman farklı düşünebiliriz. Ancak Joe Cole Galatasaray'da transfer haberinin, Arsenal'le sözleşme imzaladıktan sonra Fotomaç ya da Fanatik'te çıkacak bir asparagas olduğunu düşünüyorum.
Stoch transferi için Fener'in centilmenlik anlaşmasını bozduğunu da eklemiş Adnan Polat. İlk değil son da olmayacak. Ama daha ucuza almak varken fiyat yükseltmek CM'de bile düşülmeyen hatalardan. Sanıyorum stratejik bir planlama sonucu, eski bir apaçi numarası, yapılan. Bir nevi son hafta hezimetinin üstünü örtmeye çalışma. Eskiden sıkça uygulanan bir güç gösterisi. Kolay değil, yıllar sonra Figer'siz bir transfer yapılıyor.
Bonservis için net bir rakam yok ortada ama Gio'nun €6.5m, Jo'nun €4.5m gibi rakamlara kakalanmaya çalışılan Türk Futbolu açısından Stoch için verilen (€7.5m-€9m) arası bir rakam iyi gibi dursa da her zaman bu paralara alınacak daha iyi futbolcular olduğundan, tüm transfer dönemlerinde yaşadığımız cm kafasını tekrar yaşadığım da bir gerçek. Ancak Elano'nun €8.75m'una kıyaslarsak da Dutchman'in yazdıklarına göre bu paraya değer Stoch. Yine de 21 yaşında bir yabancı oyuncunun Türkiye'de kendini geliştiremeyip, 1-2 sene çok daha az bir rakama Avrupa'da bir kulübe gidip orada patlama yapacağı ihtimalini vurguluyorum. Twente'de yaptıklarının Bursa'da Ozan İpek'in yaptıklarından farklı olduğunu sanmıyorum. Gerçi bu sene O Ozan İpek'ten Fenerbahçe'de yoktu, o da ayrı.
Teorim ters teper, uyum sağlayıp, iyi ve istikrarlı oynarsa marka değeri süper yüksek, Güizalı, Elanolu, Nobreli, Teofilolu ligimden biraz daha zevk alırım. Hele bir de 1-2 sene sonra bol sıfırlı bir Anelka-Okocha etkisi de yaratırsa, oyuncu yetiştiren bir lig oluyoruz bile diyebilirim.
Stoch transferi biraz da Schuster'in önüne geçti. 1-2 haftadır dillerde Schuster, belki ondandır ama bugün çıkacak gazetelerde yanında Guti'nin dışında bir ya da bir kaç Real'linin getirileceğini tahmin ediyorum. Şöyle afili 1-2 isim yazılırsa tirajlar hissedilir derecede artacaktır.

Haziran 10, 2010

Miroslav Stoch Fenerbahçe'de.


Neden bu kadar peşinde koşuldu anlamadım. Pek büyük bir transfer gibi gelmiyor. Zira, Türkiye'ye gelmek hatta büyük takıma gelmek için çok küçük yaş, 21. Biz kendi gençlerimizi yerden yere vurup, gelişimlerini engellemek için elimizden geleni yaparken, sanırım hem yabancı hem genç birini de yalnız bırakmayız.
En azından izlenecek biri olsun diye bekliyoruz. Dünya Kupası'nda ön testini yapmış oluruz. Twente ile şampiyonluk tatması avantaj olabilir. Ama nasıl oynayacak, sol açık mı, attaking midfielder mi? Alex mi, Andre Santos mu bir başka deyişle.

Nereye Baksam Adriano











Flamengo, Inter, Fiorentina, Parma, Sao Paolo, Flamengo, Roma

Copa America (1): Brezilya (2004)
Serie A (4): Inter (2005/06;2006/07;2007/08;2008/09)
Campeonato Brasileiro Série A (1): Flamengo (2009)
Coppa Italia (2) : Inter (2004/05;2005/06)
Confederations Cup (1): Brezilya (2005)
Supercoppa Italiana (2): Inter (2004/05;2005/06)

Tarih Tekerrürden İbarettir.

2007-08 La Liga'nın rövanşı. Bu sahneye tekrar yaşayacağız bu sene. Schuster Beşiktaş'ta. Şampiyon Schuster olmuştu son randevuda. Beşiktaş'a hayırlı olsun. Demirören'e ne kadar dayanacak onu da göreceğiz.

Güzel Oyun




Petit, 1 resim koymuş ama biri yetmez dedik. İspanyol FHM kullanmı bu başlığı (Jogo Bonito) ve bize oyunun güzelliklerini sunmuş. Fazla uzatmaya gerek yok...

Güiza vs. Vieri


Haziran 09, 2010

Mrs.Christian Vieri




Bir Dönemin City'si : SS Lazio.

3 sezonda harcadığı parayla, Real'e benzetmek daha olası ama kalıcı olmadığından bir de renkten, City'ye bağladık. 1992'de kulübün başına, yıllarca takımın forma reklamı olan CIRIO'nun sahibi Sergio Cragnotti geçince, Lazio Serie A'da kendini hissettirmeye başladı. İlk sene Gascoigne transferi ile sükse yaptı Cragnotti. Ardından genç yetenek Signori.
Dino Zoff'la başlayan serüven, Zdenek Zemanla devam etti. Bu arada Casiraghi, Boksic, Chamot, Aaron Winter ve Nedved takıma gelenler arasındaydı. Zeman'la ilk 5'te yer aldı hep Lazio. Ancak asıl patlama 97/98 sezonu başında Sven Goran Eriksson'un takımın başına geçmesiyle gerçekleşti. Boksic takıma geri geldi, Jugovic, Mihajlovic, Mancini ve Almeyda da Eriksson'un ilk transferleri idi. Eriksson ilk sezon İtalya Kupası'nı aldı ardından UEFA'da finalde Inter'e kaybetti.
1998/99 başında ise yabancı sınırının da kalkmasını müteakkip, Cragnotti çıldırdı. 3 sezonda yaklaşık €400m harcadı takıma. Bu para takıma 100.yılında 2. Serie A şampiyonluğunu, düzenlenen son Kupa Galipleri Kupası'nı, 1 Avrupa Süper Kupası ve 1 de Coppa Italia kazandırdı. Ancak 2002'de Cragnotti'nin gıda devi CIRIO'sunun batması, takımı kayyuma devrettirdi. 2 sene takımı kayyum idare etti. Bu arada yıldızlar birer birer takımı terketmek zorunda kaldı. En son kaptan Nesta gitti. Daha sonra takımı Claudio Lotito aldı ancak hemen ardından Bahis skandalı ortaya çıktı. Avrupa hakkı da elinden alındı takımın o sene.
Bir sene sonra aynı iflas Parma'nın Parmalat ile başına geldi. Parmalat'ın yönetime, mali müşavirleri, denetmenleri alarak, gemiyi yürüttüğü ortaya çıktı ve önce Parmalat, ardından Parma battı. Bu vesileyle, 90'ların 2 devi aynı kaderi paylaşmış oldu.
Başkanlığının son 3 senesinde Cragnotti, 12 oyuncuya €10m'un üzerinde bonservis ödedi. 2'si hala transfer rekorlarının içinde.

Hernan Crespo. 2000 yılında Parma'dan €55m'a geldi. 2 sezonda 39 gol attı. Takım dağılırken €33m'a Inter'e gitti. Milan, Chelsea, Genoa'nın ardından kıtaya girdiği Parma'ya geri döndü.

Gaizka Mendieta. Cuper'in CL Finalisti Valencia'sından 2001'de €48m'a geldi. Ancak takımda fazla tutunamadı. Önce Barça'ya ardından Boro'ya kiralandı. 3 sene sonunda €3m'a Boro'ya transfer oldu.

Claudio Lopez. €35m'a Valencia'dan geldi. Sakatlıklar, Lazio'da peşini bırakmadı. Buna rağmen 28 golle, Meksika'ya transfer oldu.

Juan Sebastian Veron. Parma'dan 99/00 sezonu başında €27m'a geldi. Şampiyonluğu getiren ekibin önemli taşlarındandı. 2. sezonun sonunda €38m'a Manchester yolunu tuttu.

Jaap Stam. Dünyanın en pahalı defans oyuncusuydu döneminde, €23,2m. 3 sezon oynadı Lazio'da. Ancak O da fazla dayanamadı ve €10m'a Milan'ın yolunu tuttu.

Christian Vieri. Atletico'daki performansına €22,5m ödendi. 98/99 sezonunda 12 gol attı Lazio adına. Sene sonu, Cragnotti verdiği sözü tutmuyor diyerek Inter'e €40m'a transfer oldu.

Stefano Fiore. 2001/02'de Udinese'den €22,5m'a geldi. Zaccheroni'nin solda oynatma ısrarı yüzünden pek başarılı olamadı. 2004'te, Mendieta'nın kalan taksitleri karşılığında Corradi ile birlikte Valencia'nın yolunu tuttu.

Angelo Peruzzi. Inter'den €16m'a geldi. 7 sene Lazio forması giyip futbolu bıraktı. O kadar transfer içinden, en vefalı ya da satılacak kadar değeri olmadığından takımda en uzun kalan oldu.

Marcelo Salas. Yaklaşık €16m'a geldi River Plate'den. 3 sezonda 34 gol attı. €22,5-Kovacevic'e Juventus'a transfer oldu.

Sinisa Mihajlovic. Eriksson Sampdoria'dan yanında getirdi €15m'a. Frikikleriyle beraber 6 sene Lazio forması giydi. Lazio'dan sonra 2 sene Inter'de forma giyio futbolu bıraktı. Gelecek sezon Fiorentina'nın başında olacak.

Ivan De La Pena. Barcelona altyapısından Barcelona A takıma çıktığından 20 yaşındaydı. 3 sene sonra €15m'a Lazio'ya geldi. Ancak O da tutunamayanlardan oldu. Marsilya ve Barça'ya kiralandı, en son Espanyol'un yolunu tuttu.

Dejan Stankovic. Eriksson'un transferlerinden. Kızılyıldız'dan €13,5m'a geldi. 6 sezon top koşturdu. Son 6 senedir de Inter'de.

Bu kadar oyuncunun dışında Nedved, Poborsky, Giannichedda, Sergio Conceicao, Kovacevic, Chiesa gibi yıldızlar o dönem Lazio forması giydi. Ama harcanan paralar karşılık getirmeyip, bir de iflas çıkınca, Lazio efsanesi sona erdi. Şimdi ezeli rakipleri şampiyon olmasın diye takıma maç yatıran bir hal aldılar.

Haziran 08, 2010

Kiko Narvaez.


Okçuların idolu Kiko. Atletico Madrid'de son 2 sezonunda 52 maç üst üste gol atamamışlığı var ama Penev'li, Pantic'li, Caminero'lu Atletico duble yaparken, O da kahramanlardan biriydi.
Torres ve Güiza'nın gol sevinçleri, idolleri olan Kiko'dan. Sergio Ramos'un gol sevinci ise Güiza'ya nazire. Mallorca'da attığı golden sonra, Güiza'ya gönderme yapmış.

Dünya Kupası Sendromu.

Her dünya kupasından sonraki sezon özellikle dünya kupasında yıldızlaşan oyuncuların form düşüklüğü, bu seneki sakatlıkların aslında pek de kötü olmadığını gösteriyor. Son 3-4 dünya kupasının zaten zevk vermediği ortada. Onlar da olsa yine zevksiz olacak, o zaman hiç riske girmesinler de en azından, şampiyonlar ligi, la liga, premier league zevkimiz mahvolmasın.
WC2002 ve Euro2008 sonra Süper Lig'de de yaşadık aynı sıkıntıları. WC2006 sonrası aynı hoca, aynı oyuncularla Barcelona'nın ne hallere geldiğini de gördük. Rakamlar açıklıyor aslında herşeyi. Dünya Kupası'na çok oyuncu gönderen takımlar, bir sonraki sene büyük sıkıntı çekiyor. Dünya Kupası'ndan oyuncu transfer edenlerde de aynı sıkıntı mevcut. Futbolcular yeterince tatil yapmadan, antrenmanlara geri dönüyor önemli bir teori olabilir.
Fransa98'e 10 ve üzeri oyuncu gönderen 3 takımdan 97/98 UEFA Şampiyonu ve lig 2.si Inter, 98-99'da ligi 8.bitirdi. Aynı sezonda şampiyon olan Celtic, kupa sonrası şampiyonluğu Rangers'a kaptırdı.
2002'nin keskin düşüşü Roma'dan. 2.likten 8.liğe düştü 1 sonraki sene. Leverkusen 2.likten 15.liğe indi.
2006'da, Cl ve La Liga şampiyonu Barça, ertesi sezon 2.lüğe indi. Bayern şampiyonluktan 4.lüğe.
Bu sene Barça, Chelsea, Bayern dahil 8 takım 10 ve üzerinde oyuncu gönderiyor turnuvaya. Her zaman kötü sonuçlar beklenmese de, form düşüklüğünün kaçınılmaz olduğu bir gerçek. 25 kişilik kadronun 14'ü, 1 ay az tatil yapacak. Bir sezon boyunca üst düzey maçlarda yeterince performans gösterenlerden, bir de üstüne dünya kupasında aynı başarıyı beklemek hakkımız olabilir ama, bir sonraki sezon için onlar ne düşünecek önemli olan. Bu yüzden Robben'in, Drogba'nın, bir çok yıldızın kupada oynaması bir bakıma da iyi olacak.
Related Posts with Thumbnails