Mayıs 07, 2011

Balık Baştan Kokar.

Seçime 1 hafta kaldı. Ancak son 4 sene tam bir kabus oldu, biz Galatasaraylılara. Hiç kimse beklendiği gibi çıkmadı, hiçbir şey beklendiği gibi olmadı. Çünkü balık baştan kokuyordu. Az kalsın Galatasaray varsa var olan umudu bile kaybedecektik.

  • Cemal Nalga skandalı. Bu tarihe geçmeli. Cezalı oyuncuyu başka oyuncunun formasıyla oynatmak priceless. Cezanın hazırlık maçına yansıması saçma da olsa, olayın kazanma hırsı olarak tanımlanması inanılmaz. Sonuç : Bir kaç kelle ve Basketbol Şube sorumlusu Yiğit Şardan'ın istifası. Ancak Şardan seçime kadar Başkan danışmanlığı yaptı, seçimde tekrar yönetime girdi.

  • Açılış. İkinci sıra açılışa gider. Siyaset, Galatasaray'a tercih edildi. Provakatörler, özür dilemeler, yalvarmalar. O gün ve ertesi gün Galatasaray'a alenen hakaret edildi. Cevap vermek yerine el pençe divan duruldu. İbrayı patlatan olay aslen budur zannımca.

  • ASY Spor Kompleksi. TT Arena'nın adına Ali Sami Yen eklentisine, Türk Telekom protesto çekti. Yıllık $6,75 milyon için, bu da sineye çekildi. Al tazminatı uza diyen olmadı. 'Bir daha adını ağzıma almayacağım o şirketin' ile son buldu.

  • Transfer Zamanlaması. 2.sezonun başı transferler gecikti, 2 hatalı golle CL'den olduk. Aynı hata bu sene de yapıldı, "Köy Takımı" Karpaty eledi takımı. Rijkaard'ın verdiği 35 listelik oyuncudan hiçbirinin alınmadığı söylentileri çıktı.

  • Transfer Politikası. 4 senede 43 oyuncu geldi, 26'sı gitti. Stancu gibi birine €5m ödendi. Tahmini zarar €35m-€40m. Bir de tahakkuk edilmemiş borçtan kurtulduk diyerek, taraftarla dalga geçildi. Yıldız oyuncular geldi ama nedense hiçbirinin kimyası tutmadı. Sorun hep futbolculara yüklendi.

  • Teknik Direktörler. 4 sezon 7 hoca ile bitecek. Skibbe disiplinsiz, Rijkaard başarısız diye benzer şekilde gönderildi. Geçici olduğu baştan belli olan Hagi'nin talimatıyla Misimoviç silindi, yerine 2.sınıf oyuncular alındı.

  • Sportif Başarı. İlk sezon gelen şampiyonluktan sonra bir tane kupa yok, olmadığı gibi erken kopuldu hep yarışlardan. Hatta bu sezon tüm büyükler rekoru kırıldı. Bir mağlubiyet daha gelirse, sezonun yarısında mağlup olmuş olacağız. Bu sayede Arena 'Kümede Kal Cim-Bom' tezahüratları ile inledi. CL'ye hiç gidemedik. Basit bir hesapla €60m da oradan girdi.

  • Eskiye İnat. Galatasaray Tarihi'nin en önemli zaferi ve zaferin mimarları yok sayıldı. 'O takımın temelini ben kurmuştum' diyerek, oradan ekmek çıkarmaya çalıştı kendine. Sami Yen'deki son Beşiktaş maçında açılan Sami Yen Zaferleri pankartına o maçlar konulmadı bile. Arena açılışında Fatih Terim'e yer ayrılmadı. Hakan Şükür, Hasan Şaş gibi dönemin oyuncularına jübile yapılmadı. En büyük düşman Faruk Süren ilan edildi. Bülent-Hagi-Tugay geçici görevlerle kendilerine yer buluyorlar.

  • Yönetim. Kendi içinde takım olamadığından hep sıkıntılıydı. Önce taraftarın sevgilisi Haldun Üstünel sonra Cemal Özgörkey istifa etti. Helvacı birleşme benim eserim dedi. Daha sonra iyice birbirine giren yönetim iki ayrı kutuba dağıldı. Birbirlerini suçlamaya devam ediyorlar hala.

  • Futbol Takımı. En büyük sorun orada yaşandı. Kendini kurtarma politikası ile çok adam harcandı. Takım olmaları sağlanamadı. Yerliler-yabancılar ikiye ayrıldı. En son Servet-Cem Sultan meselesi çıktı bi de başımıza. Arda'nın gönderileceği dönemde Arda'nın formaya küfür ettiği basına sızdı. Sakatlık sorunları 4 senedir çözülemedi. Hala takımın yarısı sakat. Hocaları futbolcular gönderdi geyikleri maksimize oldu. Bunların hiçbirine dur diyebilen olmadı.

  • Politika. Tüm politika Fenerbahçe örnekleriyle sunuldu. Taraftarımız onlar kadar para harcamıyor ya da stadın açılış tarihi gecikirse aradaki uçurum daha da açılacak dendi. Bu arada rakip Başkanlar kanka oldu.

  • Pazarlama. Her şey pazarlamaya döndü ama onu da beceremediler. Tribünler Rio Festivali gibi rengarenk oldu. Ama sportif başarı gelmeyince elde kaldı formalar. Bir de üstüne Arena'ya girene kadar her yer sahte forma dolu. 15-20 liraya forma satıyorlar, metro istasyonunda.

  • Taraftar. Taraftar iletişiminde büyük sıkıntı yaşandı. NTVSpor ve Damat Ercan vakalarında taraftarın yanında durulmadı. Tam tersine Hürriyet Gazetesi, NTVSpor ziyaretleri yapıldı. Taraftar da kendini kaybetti tabi. Bir hafta yuhaladığı oyuncuyu, diğer hafta alkışladılar. Ayhan, Sabri, Arda, Mustafa Sarp, Servet, Kazım, Stancu nasibini alanların başında. Kewell-Çana hariç tüm futbolcularla sorun yaşandı. Gençler maçı dahil her Fener maçında olay çıktı. Ve ne yazık ki çok büyük kısmı kaybedildi. Tribünlerin sevgisini öne çıkardığı tüm isimler bir şekilde gönderildi. Bir Kewell kaldı.

  • Mali Portre. CL'ye gidememekten en az €60m , yanlış transferden ya da yanlış kararlardan bonservis-tazminat zararları en az €45m. Ligdeki iğrenç performanstan en az €20m zarar var. Toplayınca €125m eder ki muhtemelen daha fazladır bu rakam. Bu rakamdan sonra GSBonus satsan ne olur, GSMobile satsan ne olur. Tünelin sonu taraftarın para harcamasına bağlandı.

  • Tutarsızlık. Açıklamalar hep tutarsızdı. Rijkaard kesin kalacak dedikten, 2 hafta sonra gönderildi. Arda kupa almadan gidemez lafı da son dönemde yutuldu.

  • Adnan Sezgin. Başlı başına bir vaka. En son O'nu bile harcadı ama yine de kurtulamadı.

  • Medya. Gelen geçen yüklendi, birine cevap verilmedi. Arda vakasına çözüm bulunamadı. İyice gözden düşürüldü. Kaptanlık-Sinema-Pembe forma derken ağır yük bindi üstüne. Ama o yükü kaldırabilecek basiret yoktu ortada.

  • Anadolu Takımları. Sistemli bir şekilde bazı Anadolu Kulüpleri Galatasaray'a hakaret etti. Kayserispor yöneticisi 'Galatasaray'la dalga geçtim' dedi, Kasımpaşa yöneticisi 'Ali Sami Yen çiş kokuyor' dedi ama bir Allah'ın kulu 'Ne diyosun ulan sen' demedi, diyemedi.

  • Kupa Takımı. Her yarıştan erken kopunca lig-kupa finallerinde Fener'in rakibi gönülden desteklendi, bilhassa Başkan tarafından zikredildi.

  • Kongre. Bu da fatalite oldu. Tarihte ilk kez ibra edilmedi yönetim, dava açmılmayacak dendi, 2 hafta sonra yakın bir arkadaş dava açtı.


Bu kadar kötü gidişata rağmen özellikle Erkek Basketbol Takımı'nın başarısının sırrına gelince; Kendi dertlerine düştüklerinden çok serbest bıraktılar Oktay Hoca'yı. Medya da unuttu basketbolu. Yoksa kesin orayı da mahvederlerdi ki bunu zaten yapmışlardı zaten yazının başının bahsettiğimiz gibi.

Yaşalanları bu paragraftan sonra tekrar okursanız, aslında bunların neredeyse tamamı 10 sene önce Fenerbahçe'nin yaşadıkları olduğunu anlarsınız. Eksiksiz. Skandallar, sorunlar, yanlış transferler, teknik direktör değişimleri, Galatasaray'ın başarılarında rakibi desteklemek (bkz.Arsenal), taraftarları tribünden kovmak, stad yapmak, CL'ye gidememek, eski yöneticilerle papaz olmak, yönetici kovmak vs.

Şu an Fener taraftarlarının en büyük sevinci derbiler haline geldi. 10.hafta kazanılan derbi için şampiyonluk şöleni yapıyorlar. Ve bizde de derbileri dünyanın en önemli olayı zannetmeye başlayan çok var şu son dönemde. Ancak Fener'in tüm bu yaşadıklarının ardından 'Fener kimin' deseniz Aziz Yıldırım cevabı gelir.

Bana göre en başından beri aynı politikayı uyguluyor Adnan Polat, cevap olabilmek için. Ancak biz Fenerlilerden şanslıymışız kurtardık kendimizi, tabi şimdilik. Yoksa var olan yönetimle gelecek muhtemel şampiyonluk bizi de şu anki Fener haline sürüklemeye devam edecek, parayla-transferle-tesisle mutlu olmaya başlayıp, bu kadar olaya rağmen 'Padişahım çok yaşa' diyecektik.

Bundan sonra ne olacak dersek? Bana göre gelecek yönetim, muhtemel Ünal Aysal, bu dönemden kalan stad ve taraftar alışveriş alışkanlığı sayesinde bu yönetimden iyi ekmek yer. Bir de üstüne sportif başarı gelirse kral olur. Zaten bunun için tek yapmaları gereken takım olmak. Yönetim-sporcu-taraftarı tek hedefe kilitlemek, o da şüphesiz sportif başarıdır ve o sportif başarı lig şampiyonluğu falan da değildir. Tüm adaylar bunun üzerine yoğunlaşmış vaziyette ama son yönetim de aynı şeyleri söylüyordu. Bize kalan Galatasaray varsa umut daima vardır demeye devam etmek.

Efsane Başkan'ın Adnan Polat'ın seçildiğinin ertesi günü yaptığı röportajdan bir cümle ile bitirelim yazıyı ve efsaneye saygı duymaya devam edelim. 'Adnan iyidir, çalışkandır ama ekibi çok kötü.'

Mayıs 06, 2011

Real Madrid'in Unutulan Yabancıları Vol.3

4 sene süren Yeniköy Kasabı Del Bosque dönemi 2 CL - 2 La Liga zaferleriyle noktalanırken, 1.Galacticos tam bir takım havasındadır. Del Bosque'nin ardından Carlos Queiroz gelir, Makalele satılmasın der satılır, Pepe alınsın der alınmaz, ve kupasız sezonlar başlar.

Camacho - Garcia Remon - Luxemburgo Dönemi

Walter Samuel. Roma'dan gelir. Ancak Real'in defansına çare olmayınca, sezonu sonu Inter'e gider. Mourinho'nun Inter'deki has adamlarından olur.

Michael Owen. Real'in yediği adamlardan. Liverpool'daki formunu yakalayamayışı ve Robinho-Baptista'nın gelişi sebebiyle takımdan gider. Ancak bir daha aynı Owen olamaz. 41 maçta 18 gollü bir kariyeri var Madrid'de.

Thomas Gravesen. Makalele'den beri dolmayan boşluğu doldurmaya gelir ancak O da bir çare olamaz yaraya. 2 sezonda 34 maçta 16 sarı kart ile ayrılır Real Madrid'den.

Jonathan Woodgate. İngiliz Gökhan Zan'ı denebilir. Transfer yapılırken bile sakattır. Leeds'ten gelir. İlk sene hiç forma giymez. 2.sezon ligde sadece 9 maçta forma giyer. Marca okurları tarafından 21.yüzyılın en kötü transferi seçilir.

Julio Baptista. Sevilla'daki üstün formu Madrid'e getirir Baptista'yı. İlk sezon forma şansı bulur. Capello'nun gelişiyle Arsenal'e kiralanır. Ardından bir sezon daha Madrid forması giyer ve Roma'ya transfer olur. 59 maçta 11 golü var Madrid'de. Sevilla performansı 63 maç 38 gol. Hala Galatasaray'a gelmemiştir.

Pablo Garcia. Milan-Venezia-Osasuna derken Real'e gelir. 1 sezonda 20 maç oynar, 10 sarı kart görür. Ardından Celta ve Murcia'ya kiralanır. Hala PAOK'da oynuyor.

Diogo. Uruguaylı sağ bek. 13 maç oynar, Zaragoza'ya kiralanır, bir sezon sonra da satılır. Hala orada.

Antonio Cassano. Totti ile papaz olunca Roma'dan Real'e geçer. Gol atması için alınır ancak 19 maçta sadece 2 gol atar. Real yıllarında Totti ile ilgili hata yaptım çok pişmanım gibisinden açıklamalar yapar. Sampdoria'ya önce kiralanır sonra satılır. Sampdoria'da kısmen yeniden doğar, bu sezon devre arası 29 yaşında Milan'a geçer.

Cicinho. Sao Paulo'dan sağ kanada gelir ancak Sergio Ramos'un arkasında kalır. Roma'ya gider. Şu an Villareal'de kiralık.

2.Capello Dönemi.

Emerson. Capello ile birlikte gezer. Roma-Juve ardından Real Madrid. Orta sahada Guti-M.Diarra ile birlikte Real'i La Liga şampiyonu yaparlar.

Capello'nun ardından Schuster dönemi başlar.

Real Madrid'in Unutulan Yabancıları Vol.2
Real Madrid'in Unutulan Yabancıları Vol.1

Mayıs 05, 2011

Müdür N'aptın? #25

Westfalen



Dortmund'un geri gelişi güzel ama tribünler daha güzel. Her yer sapsarı. Tek renk. Galatasaray'ın olası şampiyonluğunda tribünlerde turuncu, mor, bej, pembe gibi renkler de olacak. Şu görüntüyü yakalayamayacağız o kesin. Benim de maçlara bej formayla gitmem kendimle çelişmem olabilir ama bu sezona da sarı-kırmızı yakışmıyor be müdür.

Mayıs 04, 2011

Bir Garip Maç


F1 pilotları vs. All-Star Türkiye. İzlemesi eğlenceli olabilecek maç. Tribünler boş. Çünkü maç saat 19.00'da. Yani trafiğin en civcivli zamanında, bir de yağmurlu havada. İstanbul'un muhtemelen %60'ı o saatte yolda. Muhtemel seyirciler trafikte olmasa işte, işte olmasa evine yeni geldi.

Tamam, o saatte yapılan kupa maçları doluyor, bu da dolabilir denebilir ancak reklamın yetersiz olduğunu da söylemek gerek. Buraya kadar seyircileri ve az reklamı suçlayabiliriz. Bu hep oluyor zaten. Ancak bundan sonra başlıyor gerçek komedi.

Varan 1. Maçta oynayacakların çoğu trafik sebebiyle gecikiyor.

Varan 2. Vettel yanlış anlaşılma! sebebiyle Maltepe'de bir stada götürülüyor. İkinci yarının ortasında geliyor.

Varan 3. All-star Türkiye formalarında isimler ligde olduğu gibi numaranın altında, yani okunmuyor. F1'dekilerin üstte yazıyor efendi gibi.


Hastayım bizim organizasyon anlayışımıza. Yardım maçlarına ilgi göstermeyiz millet olarak ama saçmalamaya ne gerek var. Maltepe'deki stadda böyle bir organizasyon şansı var mı birader?

Bir de F1'in bitme durumu var. F1 Türkiye'de kalsın diye daha çok para isteyen Ecclestone'a çingene pazarlığı yapıyor diyor Gençlik ve Spor Gn. Müdürümüz. Şu ana kadar yıllık ödenen para $13 milyon. Adamın istediği $26 milyon. Türkiye'nin yaptığı ve yapacağı reklam paha biçilemez. (Hindistan $30 milyon veriyor.)

Ama F1 gibi milyarın üzerinde insanın izlediği yarış yerine neredeyse kimsenin izlemediği Üniversite Kış Olimpiyatları için bir daha kullanmamak üzere 794 milyon Liralık tesis yapıyoruz. Vay arkadaş. Git gide daha da bi enteresanlaşıyoruz.

Bu arada dün Mehmet Aslan'ın dediğine göre, sözleşmeler bitince reklamlar numaranın altına, isimler tekrar üste dönecek demiş TFF Başkanı. Geç de olsa en azından düzelen bir şey var. Hiç yoktan iyidir.

Futbolun Bittiği An #35

Le President Klipte.



The President Laurent Blanc, Les Enfoires klibinde oynamış. Klipteki haliyle de Le President.

Mayıs 03, 2011

How To Dive & Cheat.



Arif olabilmenin yolları:) Rivaldo bizim milli maçtan. Gilardino'nun orjinali de burada. Keh Keh.

Mayıs 02, 2011

Facebook'ta Futbol

Hayran sayfalarında takım ve oyuncu bazında ilk 20ler. 425 milyon kullanıcının yaptığı anket bir nevi. Net bir güvenirlilik olmasa da fikir verir. Zaten listeye bakınca aksini düşünen yoktur herhalde.

Takımlarda sürpriz Inter ve Juventus çok geride. Fenerbahçe ve Beşiktaş hariç hepsi resmi. Çoğu çok aktif. Milan bugün forma tanıtımı canlı yayınına sadece facebook üzerinden verdiği linkle ulaşım sağladı misal. Galatasaray 1-2 ay öncesine kadar resmi ile resmi olmama arasındaydı. Artık resmi formata kavuştu.

Takımlarda İlk 20
1. FC Barcelona 13,957,216
2. Manchester UTD 12,907,382
3. Real Madrid 12,815,801
4. Arsenal 5,593,576
5. Liverpool 5,452,361
6. Galatasaray 5,269,901
7. Chelsea 5,138,358
8. Fenerbahçe 3,888,782
9. AC Milan 3,667,303
10. Beşiktaş 2,580,924
11. Boca Juniors 1,836,301
12. FC Bayern 1,282,053
13. O. Marsilya 1,150,123
14. Chivas 975,964
15. İngiltere Milli Takımı 914,363
16. Manchester City 583,603
17. Meksika Milli Takımı 575,798
18. Şili Milli Takımı 504,693
19. Brezilya Milli Takımı 489,969
20. ABD Milli Takımı 480,217

Futbolcularda Xavi kısmen, Sneijder ve Robben ise bayağı geride. İbrahimovic ve John Terry 1 milyonun üzerinde ama ilk 20'ye giremiyor. Gareth Bale hızlı artıyor. Aşağıdaki liste tamamen resmi. David Villa'nın resmi olmayan sayfası daha kalabalık. Premier League'dekilerin hepsi PFA onaylı resmiyette. Arda'nın sayfasında enteresan bir şekilde çok profesyonel. Hayret. Muhtemel yurt dışı bağlantısı.

Futbolcularda İlk 20
1. Cristiano Ronaldo 25,004,835
2. Lionel Messi 10,357,884
3. David Beckham 9,716,929
4. Kaka 7,592,154
5. Fernando Torres 6,484,053
6. Andres Iniesta 5,376,762
7. Wayne Rooney 4,929,755
8. Steven Gerrard 4,078,281
9. Cesc Fabregas 2,804,232
10. Ronaldinho 2,716,819
11. Didier Drogba 2,570,228
12. Mesut Özil 2,181,958
13. Gerard Pique 1,794,943
14. Carlos Tevez 1,682,732
15. Alessandro Del Piero 1,519,131
16. Robin Van Persie 1,463,740
17. Diego Forlan 1,395,977
18. Arda Turan 1,385,232
19. David Villa 1,329,777
20. Frank Lampard 1,286,287

AC Milan 2011/12


Şimdi Ne Yapıyorlar? #7

Sadece 6 ay geçti şu resmin üstünden. Saraçoğlu'nda 0-0 biten maçtan, belki de bu sezon Galatasaray'ın son iyi oynadığı maçtan. En azından o maçtan sonraki maçlara nazaran çok çok çok iyiydi. Gol pozisyonuna bile girmiştik 2-3 tane.Resimde yer almayan sakat Kewell-Baros-Arda ve kiralık Insua var. Nasıl olur da Premier League menşeili şu kadro Romanya 1.Lig takımına döndürebilir, hala anlamış değilim.

  • Ayhan : Yerli yerinde.

  • Aykut : Hala kalede.

  • Hakan Balta : Still active.

  • Lucas Neill : Kesik

  • Mustafa Sarp : Vazgeçilmiyor.

  • Çana : Hoca taktı.

  • Sabri : Kale hariç her yerde oynadı bu sezon.

  • Pino : Hoca taktı.

  • Misimoviç : Hoca taktı, gönderdi.

  • Elano : Hoca taktı, gitti.

  • Servet : Sürpriz golcü.

  • Galatasaray : Bu sene tek derbi puanı ile sezonu bitiriyor.

  • Fenerbahçe : Şampiyonluğa koşuyor
Takımın hakkını yemeyelim, son 15 dakikası şov yaptığımız Beypazarı Şekerspor maçı da vardı:)

Mayıs 01, 2011

Futbol Sanattır #2

Onlar Hala Atıyor.

Koca Galatasaray 31 maçta 33 gol atmış. Gönderdiği Elano, Misimovic, Ümit Karan, Necati hatta Serdar Özkan ve Serkan Çalık'ın bu sene toplam attıkları gol 34.
Dahası Cim-Bom 31 maçın 12'sinde hiç gol atamadı.Bu istatistik 1 senede 16 mağlubiyetten daha önemli bence. Gol atmak bu kadar zor değil Türkiye'de. 2 duvar pası, 1 ara pası gol olabilir mesela ama onu bile yapamayan adamlardan kurulu bir takımımız var. Müthiş.
Related Posts with Thumbnails