Mayıs 01, 2010

Boş Gece


Aynı saatte yapılmasına gerek yokmuş ancak 3 takımında aynı anda gol atması enteresan oldu. Özer'in golünü izlerken, aşağıda Bursa'nın golünü verdi Digiturk. Kanalı çevirdim Baros'un golünün tekrarı yayındaydı.
Maça dair yazılacak şeyler tekrardan ibaret. Aykut'un kaleciliği, Baros'un golcülüğü. Valencia transferi gündeme geldiğinden beri son 2 senenin en iyi topunu oynuyor Mehmet Topal. Hatta bugün bir ara ileriye gidebilen bir ön libero gibiydi. Sabri asisti sayesinde maçın geri kalanında, hiçbir ortayı takım arkadaşlarına gönderememe kredisi kazanmış gibiydi. Son 2 senedir 3-4 hafta kala gazozuna maç yapıyoruz. Seneye sıra bize geliyor artık.
Fenerle başlayan seri, Gs ve Bjk olarak devam etmişti. Bu senede inşallah Fener şampiyon olursa seneye sıra bize geçer. Şampiyonluk Fener'in hataları görmesini engelleyecek, önce Galatasaray'ın sonra Beşiktaş'ın başına gelen seneye de Fener'in başına gelecek. Çünkü bizde hemen unutuluyor herşey. Akıllanma öğesi alınmış bizim yöneticilerin beyninden.
Bursa'yı kaale almadık ama ben Fener'in puan kaybedeceğini zannetmiyorum bundan sonra. Fener CL'ye, Bursa 'non-champions path'ten elenerek EL'ye gelir. Bundan sonra şampiyon olamayanın CL'de gruplara çıkması iyice zor artık. Arsenal'lerin, City'lerin, Valencia'ların karşısına çıkmak yürek ister. Hele şu oyunlarla EL'nin vazgeçilmezi oluruz.
Bu arada Galatasaray'ın CL şansı kalmadı, bazı sitelerde var deniyor ama 2.lik şansı kalmayan bir takımı nasıl alacaklar CL'ye acaba sormak gerek.

Looking For Eric



Kim Eric'i aramıyor ki? Hayata Çalım At 14 Mayıs'ta sinemalarda. Eric Cantona ve Manchester. Cantona'nın Manchester taraftarlarıyla ilişkisi hakkında film yapma istediğini yönetmen Ken Loach geri çevirmemiş. 2009 yapımı film. 1 ödül, 2 de adaylığı var.

Assyriska'da Bir Garip Ceyhun.




İlk golünü geçen hafta atıp 3 puan kazandırmıştı takımına, bu haftada son dakika golüyle 1 puanı getirdi Ceyhun. Burada geçen haftaki golün haberi resmi siteden. Burada da 2. haftadaki golün haberi ama İsveçce.

Müdür N'aptın? #6

Nisan 30, 2010

Ex-Mrs.Borriello




Benziyorlar

Kuzen Balki & Hrvoje Cale

Pique vs. Fabregas

Kabuklu yemiş atmayalım:)

Biraz Da Şans Yanında Olacak Be Hocam.


Futbol ilahları koruyor gibi deyimler de kullanılsa aslında bazı takımlar özellikle bazı dönemlerde topun en çok sevdiği takımlar oluyorlar. CL'yi aldığı sene Liverpool neyse bu sene de Atletico öyle gidiyor.
Gruplarda Apoel'den deplasmanda aldığı 1-1'lik skor sayesinde 2'li averaj avantajı ile UEFA'da yoluna devam etme hakkı aldı. Rakip Galatasaray'dı. Takım kötü durumdaydı. Agüero formsuzdu. İlk maç 1-1 bitti. İstanbul'da 80.dakikaya 1-1 girilirken, 5.hakemin gözü önündeki penaltıyı görmedi ve 90.dakikada Forlan turu getirdi. Gerçi penaltı verilse kaçacak veya attıkları golü atıp belki de 2 beraberlikle turu geçeceklerdi. Ardından Sporting ve Valencia'yı hiç galip gelmeden 2'şer beraberlikle, deplasmanda fazla gol atması sayesinde, eleyerek yarı finalde Liverpool'a rakip oldu. İlk maçta, maçın 9.dakikasında Forlan gelen ortaya iyi vuramadı, top Reina'yı yanılttı, Carragher da topa yetişemeyince, gol oldu ve maç o golle bitti. Ve 2.maç. Liverpool maça süper bir atmosferde başladı, golü ilk yarının sonunda buldu ama belki de Torres'sizlik yüzünden 2.gol ancak uzatmada gelebildi. Ardından yine Forlan çıktı sahneye. Ve final. Yılların şanslı takımı, bu senenin şanslı takımına kaybetti. Kupadaki dönüm maçı Galatasaray maçıdır bana göre. Ve o maçta sahneye çıkan Reyes'i teknik direktörü kurtaran adamlar başlığında inceleriz bir ara.
Bu arada yıllarca 'ulan bizi eleyen takım finale çıktı.' önermemizi tekrar kullanabiliriz.
Rakip Liverpool'un şanslı CL yürüyüşünü hatırlatmak gerekirse, gruplardan son maçın 86.dakikasında Gerrard'ın golüyle Olympiakos'u 3-1 yenmişlerdi. Aynı puandalardı ama 2'li averajı Olympiakos 86.dakikada yediği golle kaybetmişti. Bir sonraki turda rakip Leverkusen'di. Anfield'da hala dün gibi hatıladığım maçta, Leverkusen kaleye 20ye yakın şut çekmişti ancak Liverpool bulduğu 4 pozisyonun 3ünde gol atıp maçı 3-1 kazanmıştı. Leverkusen'in golü 3-0dan sonra gelmişti. Ancak kaçan golleri hatırlayanlar varsa ben Liverpool'un bu kadar pozisyon verdiği başka maç hatırlamıyorum, o kadar net söyleyebilirim. Daha sonra Juve'yi elediler çeyrek finalde. Ardından gol çizgiyi geçti, geçmedi derken Mourinho'nun Chelsea'si de yarı finalde elenmiş oldu. Final ise İstanbul Mucizesi zaten. İlk yarı 0-3. Maçın sonu 3-3. Penaltılar ve kupa Liverpool'un. Bu arada 2 sene sonra yine Chelsea'yi yarı-finalde biraz da tartışmalı golle yenip, penaltılarla finale çıkmıştı. Chelsea'nin geçen sene verilmeyen 3-5 penaltılı Barça maçı ile birlikte, 3 yarı finali de tartışmalı kaybetmesi tesadüf mü acaba?

Nisan 29, 2010

Yürüyerek Gidecektik.


Bizim metrobüse geçen sene kaza yaptıran Hamburg, bu gece lig maçına çıkar gibi çıkacağı finale giderken kaza yaptı. Dün de Barcelona trenle gideceği finale giderken Mourinho'nun hışmına uğradı.
Hedefe aşırı kilitlenme midir bunun sebebi yoksa zaten olacak olan mı? Barcelona, Bernebau'daki finale gideceğine çok inanmıştı, 'Real Madrid'in soyunma odasını istiyoruz.'a kadar gitti iş. Ama Mourinho'nun 10 kişilik takımını geçemediler. Geçen sene Chelsea maçında aleyhlerine verilmeyen penaltıların ardından sadece 1 pozisyon buldukları maçla finale çıkıp, kupayı 3.kez almışlardı. Bu kez o 1 pozisyon yetmedi. Ve o büyük hedef gerçekleşemedi. Bir de maçtan sonra Victor Valdes'in Mourinho'yu durdurmaya çalışması ve fıskiye açılması takımı daha da küçük düşürdü.
Bugün de Hamburg, ilk kez final oynama şansı yakalamış Fulham karşısında 1-0 öne geçtiği maçı 2-1 kaybederek, ilk maçta gol atamamanın verdiği sıkıntı ile kendi evinde oynayacağı kupaya veda etti. Bugün çok olmasa da asıl üzüntüyü finalin oynandığı gün çekecek Hamburglu taraftarlar.
Biz çektik mi üzüntü derseniz, elbette hayır, biz çeyrek finali de görememiştik, ne finali. Ama Martin Jol'un maçtan önce, 'Fenerliler üzülmesin, Galatasaray'ı oraya göndermeyeceğiz.' lafına tav olmuştum, sanane be adam bizim rekabetimizden diyerek. Jol Ajax'a gitti ama laf baki kaldı. Hamburg'da bugün rakip sahaya değil kendi evine bile gidemedi. Bu arada kupaya veda ettikleri maçın hakeminin TÜRK olması da çok ironik. Artık Hamburg'a, Fulham'a görkemli bir karşılama yapmak kaldı.
Bu arada hatırlatmak gerekirse, son 10 yılda sadece Feyenoord ve Sporting kendi evlerinde final oynamıştı Avrupa Kupalarında. Feyenoord Van Hooijdonk'la kupaya uzanmıştı. Sporting ise Fatih Terim'in yorumculuğunda atv'de CSKA'ya kaybetmişti. Son ayrıntı niye aklımda kalmışsa artık.

Mourinho vs. Barcelona



Nisan 28, 2010

'Finallere Taşıyamadık.' Turkish Airlines.

Bahis oynadığım her takımın kaybetmesi bana has bir baltalama diye düşünürken, aynı şeyi THY de yaptı. Sponsor olduğu, geçen senenin 2 CL finalistinden 2.si de bu gece itibariyle artık kupada yok. Hayal ettiğim reklam da yalan oldu. 'Finallere Taşırız.' diye slogan bile düşünmüştüm ama kısmet.
Messi ve Rooney'in bu sene iyiden iyiye çıldırmasıyla kupanın en önemli favorileri olan 2 takım, bir Türk firmasına kurban gittiler. Gerçi şu Premier League-La Liga yarı finallerinden sıkılmıştık iyice ama bu kadarını beklemiyordum. Barça'dan çok ümitli değildim, belki de hiç istemediğimden, ama Alex Ferguson bir şekilde çıkar finale dedik ama o da olmadı.
Messi'nin Maradona olamadığını görmek ayrı bir keyif verdi nedense. İbrahimovic'in bahtsızlığı, Eto'o'nun şansı da ayrı bir anektod.
Ayrıca üstteki reklamdaki 'Best Team Ever' lafı bile eriyebilir Van Gaal ya da Mourinho'nun ellerinde. 3 kupada da finalde 2 takım. Belki THY yeni bir efsane takım yaratmıştır ve ona da sponsor olarak gelecek senesini baltalayabilir.

Tek Kale Maç Ama...

Mourinho 6 (6), Bayern 9 (9), Van Gaal 14 (15), Inter 38 (45) yıl sonra finalde. Parantez içindeki rakamlar da son aldıkları CL'den bu yana geçen zaman. Kupa gelirse Moratti dünyanın en mutlu adamı. Mourinho'da muhtemelen dünyanın en zengin teknik direktörü olur.
Her ne kadar Inter 2 maçtada topa sahip olmasa da hatta bu gece iyice ezilmiş olsa da turu geçen taraf oldu. Futbol adına kötü ama taraftarlar adına müthiş bir başarı. Özellikle 45 yıl içinde ezeli rakiplerinin bu kupayı çokça alması, onların belki de son yıllarda ard arda aldıkları şampiyonluklara bile sevinmelerini engelliyor olabilir. Her ne kadar 'zero titoli'de' olsa Milan bu kupayı son 45 yılda 6 kez, Juve 2 kez almış.
Bu arada Eto'o'yu resmen sol bek oynattı Mourinho. Guardiola ise B plansız oynadı, yarın bizimkiler hemen basarlar klişeyi. Niye İbo'yu çıkarırsın diye ahkam kesecekler. Pique, ileri çıkmış Servet muamelesi görecek. Hikmet Karaman bizde olsa ıslıklanırsın dedi, e zaten Rijkaard çok kez ıslıklandı, ıslıklanmamışsa da spor programlarına meze oldu.
Ayrıca çok değil birkaç ay önce 6da 6 yaptı Barcelona. Herkes bu rekor kırılır mı demişti. Ama bugünkü tabloda Bayern de, Inter de şu an bu rekoru egale edebilecek durumdalar. Barça ise 6da 6nın üstüne en fazla 6da 2 yapabilecek durumda.
Başka bir mesele de, yarın bir gün Mourinho Türkiye'ye gelse Rıdvan Inter'i herkes finale çıkarır diyebilecek mi? Hele hele böyle bir maçtan sonra.

Tombalacı.

NTVSpor Tarafsızlığı.

Son günlerde Fenerbahçe.org'un mirror'ı gibi çalışan NTVspor bugün de bir bombaya imza attı. Bugün sabah verdikleri haberi yalanlayıp çıktılar işin içinden. Dün de Fenerbahçe.org'un Ankaragücü yöneticisine verdiği cevabı aynı başlıkla duyurmuştu.
Sabah saatlerinde Aziz Yıldırım'ın Arda için 'Bir gün o şapkayı giyecek' demeci geçildi sitede. Ardından birkaç saat sonra sitede, Fenerbahçe.org ağzından bir yalanlama yapıldı. Olur, yanlış haber verilir de kaynak Sabah gazetesi ise ve madem kulüple bu kadar iç içesiniz, sormadan haber verilir mi? Suçu komple Sabah gazetesine atmışlar tabi.
Kendi ile çelişmiş oldu koca NTV. Tabi iletişimde aşılama modeli denilen, kısaca 'alışırlar, nelere alışmadılar ki' modeli olan sistem ile Arda Fener'e giderse nasıl bir tepki ile karşılaşırız çalışması da olabilir bu. Genelde siyasi partiler uygular bu metodu ama sene başından beri sistemli olarak Arda üzerinden uygulanıyor bu. Eğer böyle bir şeye alet olduysa NTVSpor helal olsun.
Valla yazıları git gide internetspor'a benzemeye başladı NTVSpor'un. Ciddi bir ön yargı ile bakıyorum artık NTV'ye. 90 dakika'nın kaldırılmasının üstüne Haşmet Babaoğlu'nun yazısı geliyor aklıma. Yoksa NTV'de işin kolayına kaçıp Fenerliler daha çok gazete alıyor, bizi de çok izlerler diye mi düştü bu kadar, bunu da anlamak güç.
Ve tüm bunlara ek olarak, bir de neredeyse her haberde artık bir yazım hatası var. Fabiano'ya Fabiona bile yazıldı dün. Klavye hatası olur da her haberde olmaz be birader. Laçkalık sarmış 4 bir yanını NTVspor'un. TV kanalı bahisçi kadrosuyla dolarsa doğal karşılamak gerek sanırsam.


Edit: 2.haber manşetten ve ana sayfadan kaldırıldı! 1.haber zaten yalanlama gelince kaldırılmıştı ama şu metin aynen yazıyordu.

Nisan 25, 2010

Hadi Bana Geçmiş Olsun.


UEFA'da yerimizi ayırttık en kral yerden. 1 Ön eleme. Hatta gruptan çıkamayıp yeni stadın ilk senesinde Avrupa'da oynamama başarısı gösterebiliriz. Haydi Aslanlar.
Kewell'sız, Arda'sız, Baros'suz daha iyisi olamazdı herhalde.
Related Posts with Thumbnails