Haziran 05, 2010

Chelsea'nin İtalyanları.

1989'da İngiltere 1.ligine dönen Chelsea, 1993/94 FA Cup Finali dışında 22 sene bir başarı yakalayamamıştı. 1995/96 sezonu için takımın başına menejer/oyuncu olarak Ruud Gullit'in getirilmesi, tarihin seyrini değiştirdi. Bir sene sonra İtalyan ağırlıklı transferler yapılmaya başlandı. Abramovich dönemine kadar da sürdü. Ancak, Abramovich'ten sonra hiç İtalyan gelmedi takıma. Tabi bunda İtalya'nın futboldaki ağırlığının kaybolması sebep gösterilebilir.

Roberto Di Matteo. İlk parti İtalyanlardan. Dönemin en pahalı Chelsea transferi olarak 5 milyon pound'a Chelsea'ye geldi. İlk maçında golle tanıştı. 6 sezon Chelsea forması giydi ve futbolu da orada bıraktı. Hala İngiltere'de, WBA'de menejer.

Gianfranco Zola. Her şeyi Maradona'da öğrendim diyen Zola, ilk efsane Parma ile karşımıza çıkmıştı. Chelsea'ye transferi bizi bizden almıştı o dönem. 7 senede 1'i Kupa Galipleri Kupası Final'inde olmak üzere, 59 gol attı. Ranieri'nin gençleştirme politikasıyla futbolu bırakmaya Cagliari'ye gitti. 2008'de West Ham'in başına geçti ancak geçtiğimiz sezon sonu görevinden ayrılmak zorunda kaldı.

Gianluca Vialli. Kariyerinin son 3 senesini Chelsea'de geçirerek futbolu bıraktı. Şubat 98'de Gullit'in gönderilmesinden sonra takımın başına oyuncu/menejer olarak geçti. O dönemde çeyrek finalde oldukları Coca-Cola ve Kupa Galipleri Kupası'nı kazandı. Bir sene sonra ligi 3.bitirdiğinde 1970'ten beri en iyi performansı çiziyordu Chelsea. 3 sene boyunca 21 gol attı Chelsea formasıyla. 2000'de işler kötü gitmeye başlayınca takımdan ayrıldı. 1 sezon sonra Watford'u başına geçti ancak fazla dayanmadı. Şu anda golfçü olarak çıkıyor karşımıza.

Pierluigi Casiraghi. Vialli'nin getirdiği ilk İtalyan. £5.4m'a Lazio'dan geldi, 1998/99 sezonun başında. Ancak Kasım ayında Shaka Hislop ile çarpışarak sakatlandı. 10 ameliyat geçirdi, yine de sahalara dönemedi. Tek golü Anfield'de Liverpool'a karşı. Şu an İtalya U21'in başında.

Samuele Dalla Bona. Vialli döneminde Chelsea altyapsına geldi. 1 sene sonra A takıma çıkmayı başardı ve 3 sene Chelsea forması giydi. Ardından Milan'a daha sonra Napoli'ye geçti. Şu anda Verona'da kiralık.

Gabriele Ambrosetti. Kupa Galipleri Kupası yarı finalinde Vicenza maçında, Vialli tarafından beğenilerek 'İtalyan Ryan Giggs' olarak takıma kazandırıldı. Ama geldikten sonra kendine yer fazla yer bulamadı. Tek golü Sami Yen'de. Chelsea kariyerinin çoğunu İtalya'da kiralık geçirdi. En son Pro Patria'da futbolu bıraktı.

Carlo Cudicini. Chelsea'ye 99/00 sezonunda geldi ve kaleyi Ed de Goey'den devraldı. Cech gelen kadar Premier League'de en iyi kaleci olarak görülüyordu. Bir çok ödül aldı. 05/06'da kalesine atılan 12 penaltının 6'sını kurtardı. Cech'in sakatandığı dönemde kaleyi geri aldı. Cech'in iyileşmesi, Chelsea'deki kariyerini sonlandırdı ve Tottenham'a geçti.

Christian Panucci.Sadece 8 maç Petrescu'nun 2 numarasını giydi 2000 senesinde Panucci. Real'den kiralık geldi. Chelsea'den sonra Inter'e geçti.

Claudio Ranieri. Vialli'den sonra takımın başına geçti. Ancak İngilizce konuşamaması ilk dönem başını ağrıttı. Lampard, Terry, Joe Cole gibi yetenekleri takıma kazandırdı. Abramovic takımı satın aldığında £120m harcayarak ayrı bir rekor kırdı. Buna rağmen Lig 2.liği ve CL'de yarı-final Abramovic'i kesmedi ve yerine Mourinho'yu getirdi. Chelsea'de hiç kupa kazanamadı. O günden bu yana tek kazandığı kupa Valencia ile Avrupa Süper Kupası. Şu an Roma'nın başında, yine 2.liklerle meşgul.

Valerio Di Cesare. 2001'de altyapıya geldi. 1 sene sonunda da A Takıma yükseldi ancak 2 senede Chelsea'de hiç forma giymeden İtalya'nın yolunu tuttu. Şu an Vicenza'da forma giyiyor.

Marco Ambrosio. Takıma gelen son İtalyan. Ranieri tarafında takıma getirildi. Tüm kalecilerin sakatlandığı dönemde kaleye geçti. Ancak Cech'in gelişi ve sakatların düzelmesi, Chelsea ile yollarını ayırdı. Serie C2'ye bu sene çıkan Feralpisalo'da oynuyor.

Müdür N'aptın? #17

Acelen mi var?

Barcelona'nın Unutulmayan Yabancıları.

Unutulanlar serisi, bu sezon unutulacakları bekleyedursun, biz unutulmayanlara geçelim.

Bernd Schuster. 8 senede 7 hocayla çalıştı, neredeyse hepsiyle sorun yaşadı. Maradona, Hughes ve Lineker'le yan yana oynadı. 8 senede 1 La Liga, 1 Kupa Galipleri Kupası'yla, ezeli rakip Real'e geçti. Real'de oynadığı 2 senede de şampiyonluk yaşadı.

Gary Lineker. 3 senelik Barça kariyeri, Cruyff'un ilk senesinin sonunda sona erdi. 100 maçta 42 golle tamamladı kariyerini ve İngiltere'ye döndü. Barcelona'da bir Kral Kupası, bir de Kupa Galipleri Kupası gördü.

Ronald Koeman. Cruyff'un ilk transferlerinden Koeman. 6 sezon oynadı Barcelona'da. Bu 6 sezonda 67 gol attı. Ama kuşkusuz en önemlisi, Şampiyon Kulüpler Kupası Final'inde, uzatmalarda Sampdoria'ya 188 km/s ile attığı frikik golüydü. Bir de Stauce'ye golü vardı. Cruyfflu altın çağda 4 La Liga şampiyonluğu yaşadı. Futbolu ülkesinde Feyenoord'da bıraktı. Ardından pek de parlak olmayan teknik direktörlük kariyeri ile uğraşıyor.

Michael Laudrup. Cruyff'un 2. transferi. 5 sene geçirdi Cruyff'la. Cruyff'un ilk dream team'inin Koeman ve Stoitchkov ile birlikte 3 yabancısından biriydi. Ardından O da, Schuster'in yolundan Real'e geçti. Getafe teknik direktörü olarak, UEFA'da çeyrek final oynadı.

Hristo Stoitchkov. Tartışmasız Bulgar Futbolu'nun en iyi oyuncusu. Barcelona'ya gelişiyle dünya futbolunda da kendine iyi bir yer edinmiş oldu. 5 şampiyonluk, 1'i şampiyonlukla noktalanan 2 Şampiyon Kulüpler Kupası finali, 1 Kupa Galipleri Kupası. 117 gol attı Barcelona formasıyla. Arada 1 yıllığına Parma'ya da geçse, Barcelona'ya geri döndü. Ardından Arap yarımadası, Japonya ve Amerika'dan sonra futbolu bıraktı. En son Güney Afrika Ligi'nde teknik direktörlük yaptı.

Romario. Sadece 2 sene kaldı Barcelona'da ancak ilk sene 31 maçta 30 golle ligde gol kralı oldu. 1 lig şampiyonluğu yaşadı. Kariyeri boyunca 1000 resmi gol atan sayılı oyunculardan. Afrika hariç, her kıtada golü var.

Luis Figo. Parma ve Juventus'un arasında çıkan sorunlar sebebiyle, İtalya'ya transferi 2 sene yasaklandığında, Barcelona araya girip sadece €3,5m gibi bir rakama Figo'yu kaptı. 2 lig, 1 Kupa Galipleri Kupası kaldırdı ve ardından efsaneleştiği Barça'dan, Real'e geçerek tepkileri üzerine çekti. Nou Camp'ta, domuz kafası olayını birçoğumuz bilir.

Ronaldo. PSV'den Romario'nun ardından, gelen ikinci Brezilyalı golcü. Geçen sene Forlan'a kadar, 30 golün üzerinde gol atmış son gol kralıydı. 1 sene sonra rekor ücretle Inter'e geçti. Inter'den İspanya'ya, Real Madrid formasıyla döndü.

Vitor Baia. Porto'daki performansıyla Robson'un Barça'sına transfer oldu. Dizindeki sakatlıklar sebebiyle 2 senede 1 senelik maç yapabildi. Van Gaal'in gelişiyle yerini Hesp'e bıraktı. Ardından Porto'ya geri döndü.

Rivaldo. İlk önce Deportivo keşfedip İspanya'ya getirir Rivaldo'yu. 1 sene sonunda Van Gaal'le birlikte Barcelona'ya transfer olur. Barcelona'da 5 senede 130 gole imza atar. Van Gaal'in 2.kez gelmesinden önce, yaşı da dolduğundan Milan'a transfer olur. Oradan Yunanistan'a ve ardından Özbekistan'a geçer.

Bolton'da Bir Garip Bülent Akın

Şu formayla görebildik sonunda Bülent Akın'ı çok geç de olsa. 2002'de Galatasaray'dan bedava gitmişti Bolton'a. Sakatlıklar, kartlar derken bir türlü Sam Allardyce'in gözüne giremedi, sonrası malum.
FA Cup ve League Cup'ta birer kez ilk 11'de oynamış, Premier League'de de 1 kez sonradan oyuna sonradan girmiş. League Cup'ta o zamanki adı Coca-Cola Cup'ta Bury karşısında 65.dakikada kırmızı kart yiyerek sahayı terk etmiş.

PSG'nin 9 Numaraları.

Hayatımıza 94/95 Şampiyonlar Ligi gruplarında 6'da 6 yaparak üstüne Barcelona'yı eleyip yarı-finali çıkmasıyla girmişti PSG. Zaten 1970'te kurulmuştu.
2. şampiyonluklarında CL'de yarı-final başarısı yakaladılar. 95/96'da Kupa Galipleri Kupası'na uzandılar, 96/97'de 2.turda Galatasaray'ı da eleyerek, finale yürüdüler. Ancak onlarda Kupa Galipleri Kupası üst üste 2 kez kazanılmaz kuralına takılarak, Barcelona'ya kaybettiler finalde. 3 senede Avrupa'da çok ciddi başarıya imza attılar. O arada da dünya futboluna çok oyuncu kazandırdı PSG. Ginola, Le Guen, Guerin, Rai, Djorkaeff, Anelka bunlardan bazıları. Bir de teknik direktör Luis Fernandez elbette. Yaşlı olanların bir kısmı hariç çoğu futbolcu, Avrupa'nın büyükleri tarafından kapışıldı o yıllarda.
İlk CL destanında ise, bir adam çok öne çıkıyordu. Biz 1989'da tanışmıştık O'nunla Monaco'da. George Weah. Formalara yeni yeni isimi yazılmaya başlanmış, 9 numaralı formayı o kapmıştı. PSG'nin ilk kaybettiği ve yıllarca yerini doldurmaya çalıştığı biri oldu George Weah. O senenin ardından Milan'ın yolunu tuttu Weah. Ardından Simone ve Pauleta bile kadroya dahil olmuş olsa da, o '9' numara bir daha aynı tadı vermedi.

George Weah. 1992/93;1994/95 arası 3 sezonda 55 gol attı rakip filelere. Yarı-finalli yılda Avrupa'daki gollerin 8'i Weah'tan geldi. Milan'a gol atamayınca takım finali göremedi ancak, aynı sene Weah hem Afrika'da, hem Avrupa'da yılın oyuncusu seçiliyordu. Milan, Chelsea, City, Marsilya derken El-Jezire'de futbolu bıraktı Weah. Liberya'da cumhurbaşkanlığı'na aday oldu 2005'te, ancak kazanamadı.

Julio Dely Valdes. Weah'ın yerine ilk gelen o oldu Cagliari'den. 2 sene 9 numarayı giydi, 66 maçta 29 gol attı PSG formasıyla. Kupa Galipleri Kupası'nı gördü. PSG'den Oviedo'ya, oradan Malaga'ya geçti. Uruguay ardından kendi ülkesinde futbolu bıraktı.

Marco Simone. Milan'ın Weah'ı almasına karşılık 2 sene sonra Simone'yi kadrosuna kattı PSG, Milan'daki 8 yılından sonra. 2 senede 66 maçta 32 golle Dely Valdes'ten iyi bir performans çizdi. İtalyan Milli Takımı'na sadece 4 kez seçilebildi. PSG'den Monaco'ya transfer oldu. Monaco'dan sonra Milan'a, oradan Monaco'ya geri, ardından Nice'e gitti. En son Serie C2 takımlarından Legnano'da 1 kez oynadı ve şu anda Legnano'nun başkanı Marco Simone.

Ali Benarbia. 9 numara bu kez oyun kurucuya geçiyordu ve Benarbia formanın hakkını gol anlamında veremiyordu. 9 numarayı hiç gol atamadan takıme geri dönen Anelka'ya devredeckti. Benarbia PSG'den City'e gitti, ardından Arap yarımadasında futbolu bıraktı.

Nicolas Anelka. 1995'te ilk kez PSG ile vitrine çıktıktan sonra Wenger tarafından Arsenal'e götürüldü. Arsenal'den sonra, Madrid'de 1 sene geçirip, doğduğu kulübe döndü. Oynadığı 1,5 senede 35 maçta 19 gol attı. Liverpool'a kiralandı. City, Fenerbahçe, Bolton derken Chelsea'de hayatının futbolunu oynuyor son 2 yıldır.

Martin Cardetti. Anelka'dan sonra River Plate'den geldi. 1 sezon oynadı. 20 maçta 8 golle tamamladı sezonu. Ertesi sene Valladolid'e, 1 sene sonra da ülkesine döndü.

Pauleta. 9 numarayı 5 sene giyen ve futbolu PSG'de bırakan Portekizli. 177 maçta 109 gol. Portekiz'den 3 büyükler dışında bir takımdan yetişen en iyi oyunculardan biri Pauleta. 88 milli maçta 47 golü var. Portekiz'de 2.lig gol kralı olarak Salamanca'ya, ardından Deportivo ve Fransa'da önce Bordeaux'ya. 3 sene Bordeaux'da oynadıktan sonra efsane olmaya PSG'ye. Maç başı 0.5'e yakın ortalamayla son dönemin en golcü oyuncularından. Ancak hayatında gördüğü tek şampiyonluk en az gol attığı Deportivo'da.

Guillaume Hoarau. 26 yaşındaki oyuncu, Le Havre'dan 2 sene önce geldi PSG'ye. İlk senesinde 20 golle takımın en çok gol atanıydı. Ancak bu sene Mevlüt'ün gelişiyle 2.plana düştü ve 8 golle sezonu tamamladı.

Weah, Afrika'nın çıkardığı en iyi oyunculardan biri kesinlikle. Özellikle Milan yıllarıdaki perfomansı, Shevchenko'yla oluşturdukları ikili şimdilerde aradığımız türdendi. Enteresan bir ayrıntı da, hem Monaco'da, hem Milan'da Galatasaray'a attığı goller takımlarına yetmemiş, turu Galatasaray geçmişti her 2'sinde de. Oğlu George Weah Jr., Milan altyapısından İsviçre 2.ligi FC Wohlen takımına geçti. Daha 23 yaşında ama boynuz kulağı geçemeyecek gibi gözüküyor.

Haziran 04, 2010

O An #53


22 Şubat 2009. Saat 20.40 suları. Galatasaray Sami Yen'de Kocaelispor karşısında 3-2 mağlup. 87.dakika. Penaltı. Topun başında Milan Baros. Arda olacakların farkında topa bakamıyor. Şu penaltı gol olmuş olsa, neler değişirdi acaba Galatasaray'ın son 2 senesinde. Maçtan sonra Skibbe Arda ve Baros'suz başlamanın, Ümit Karan ve Mehmet Güven'le başlamanın, kısacası rakibi küçümsemenin, cezasını çok ağır ödüyor ve ödetiyor.
Fatih Terim, Bülent Ünder ve Hagi'nin tribünde olmaları, maçın önemli ayrıntılarından.

Müdür N'aptın? #16

Senin Yerin Ayrı.




Dream Team

Rüştü, Ogün, Tolunay, Abdullah, Alpay, Hakan Şükür
Rahim, Tugay, Arif, Vedat, Sergen.
Euro1996. Uluslararası turnuvalarda gördüğüm ilk Türk Milli Takımı. 7'si 93 Akdeniz Olimpiyatları'nı kazanan takımdan. Gol atamasalar da Türkler geliyor diyen ilk takım. Dream Team olmayı hak ediyorlardır sanırım.

Haziran 03, 2010

Quaresma'sızsınız.

Quaresma bile bu ülkeye gelmek istemiyorsa, söz bitmiştir. Marka değeri cacık olmuştur. Zaten Avrupa'da 6.lığa ulaşan marka değerimizin şişirme olduğunu, o ihalenin Digiturk'un, Cine5'in başına gelenleri yaşamak istemediği için o kadar arttırdığını çok söyledik burada. Ama kariyerinde başarısız Barça, Chelsea, Inter tecrübeleri yaşamış biri paraya ve müstakbel hocaya rağmen gelmek istemiyorsa iş bitmiştir.
Bunun için öncelikle 3 büyüklere teşekkür etmek gerek. 10 yıl sonra tekrar Avrupa'da sürpriz galibiyetler alan ülke moduna döndürdüler bizi. Kendileri yetmediği gibi ilk turda elenmesi muhtemel takımları da gönderdiler Avrupa'ya kendilerinden önce. Ardından her başarılı sonucun ardından olduğu gibi düşüşe geçerek Avrupa 3.lüğünden sonra Dünya Kupası'na gidemedik. Üstüne bir de ağlayarak yaptığımız sunuma rağmen Euro2016'yı alamadık.
Ortega, Aurelio, Appiah, Aragones, Del Bosque, Lincoln ve hatırlayamadığımız sorunlar ve davalar zaten yıldızları soğutmuştur yeterince. Yabancı sınırının git gide artması ve neredeyse her gelen yabancının sorun yaşaması kulaktan kulağa yayılmıştır yıllardır. Takımların ismine gelen oyuncular geçen sene yerini hocanın ismine tercih etmeye başlamışlardı Rijkaard örneğinde olduğu gibi. Bir de üstüne kendi oyuncularımıza yaptıklarımız var ki onlar çok daha fazlasını çekiyor.
Şimdi bence bunların en kötülerinden birini yaşamaya başladık. Artık emekli cenneti bile değildir Süper Lig. Bugün Quaresma gelmek istemiyor, belki dün gazetelerde yazılan çizilen birçok dedikodu boyutlu transferin, dedikodu olarak kalmasının sebebi de budur. Yarın daha fazla duyacağız bu sözleri belki.
Çözümü var elbet ama çözecek liderler yok. Yabancı bir kulüpte görebileceğiniz birçok yönetici pozisyonu Türkiye'de hiçbir kulüpte yok. Varsa da sadece ismi var. Herşey 3 kişinin dudakları arasında. Ve her geçen gün bunu daha fazla gösteriyorlar. Sabah kal deyip akşam gönderiyorlar. Ama kendileri hep orada, çünkü biliyorlar, onlar oradan giderse, kimse onlara kal demeyecek. Kimse arkalarından gelmeyecek. Onlar ve onların zihniyeti kulüpleri terk etmedikçe, TV'de gördüğümüz yıldızlar bu topraklara alt turlarda maç yapmaya gelirler, yenerler giderler.

Chelseali Duruşu

Nereye Baksam Beschastnykh.









Spartak Moskova, Werder Bremen, Racing Santander, Spartak Moskova, Fenerbahçe, Kuban, Dinamo Moskova, Oryol, Khimki, Volga Tyer, Astana.
Russian Premier League (4): Spartak (1992;1993;1994;2001)
Soviet Cup (1): Spartak (1992)
Russian Cup (2): Spartak(1994;2003)

Real Madrid 1996/97 Formaları




Home, Away, 3rd, Taiwan Special Edition.
Related Posts with Thumbnails