Mart 20, 2009

Stevie G Yırttı


İngiltere'de bir gece kulübü çıkışında karıştığı kavganın ardından karakolda gözetim altına alınan ve tutuksuz yargılanmak üzere kefaletle serbest bırakılan Liverpool kaptanı Steven Gerrard çıkarıldığı mahkemede saldırı iddialarından beraat etti.

İngiltere'de bir gece kulübü çıkışında kavgaya karıştığı ve Marcus McGhee adında 44 yaşındaki bir işadamına saldırarak yüzünde yaralanmalara sebep olduğu iddia edilen Liverpool kaptanı Steven Gerrard çıkarıldığı mahkemede suçsuz bulundu. Mahkeme; Gerrard aleyhinde açılan saldırı davasının düşürülmesine karar verirken, karıştığı kavgayla ilgili olaraksa davanın sürdürülmesi fikrinde birleşti.

Mahkeme kavgayla ilgili olarak Gerrard'ın yazılı ifadesini alacak, başarılı oyuncu mahkemeye yazılı itiraz dilekçesini de iletecek.

Bravo!


Eline gelen fırsatı daha Almanya'da kaçırmıştın zaten.Orta sahada top yapan tek adamını çıkartıp geriye çektin tüm takımı.Orda kazanıp gelmek varken Lincoln'le uğraşıp kendini ispat etme hevesin sayesinde eledin takımı.Aynısını Trabzon'da da yaptın,dün de yaptın.Kazanamadın.Kurtarıcı diye oyuna aldığın adam 7 aydır top oynamıyor,maçtan sonra tüm değişikliklerim yerindeydi diyebiliyorsan biz daha sana çok küfür ederiz.O kadar hocayla çalıştın hiç mi bir şey öğrenemedin?Kompleksin yüzünden hayatının fırsatını teptin,bizi de mahvettin.Şampiyonlar Ligi'ni almalıyız demiştin ya geldiğinde,bu kafayla cm'de bile alamazsın sen o kupayı.

Yazık oldu!


Sahanda 2-0'ı yakalıyorsan; lamı cimi yok alacaksın turu!..

Gollerin videoları:

Mart 19, 2009

Caylak vs. Usta


Usta, çaylağı yendi. Hem de 2-0 geriden... Beğenilmeyen Skibbe olsa aynı mı olurdu? Yarın bu camia bu hocayı nasıl koruyacak? Eskişehir karşısındaki olası puan kaybından sonra neler olacak? Bunların hepsi birer soru işareti....
GS 2 - 3 Hamburg
1-0 Harry Kewell (42') pen.
2-0 Milan Baros (48')
2-1 José Paolo Guerrero (57')
2-2 José Paolo Guerrero (60')
2-3 Ivica Olić (90')

Joanna Krupa











Gerçek Cehennem


"Ali Sami Yen Stadı için ‘cehennem’ diyorlar. Ben Tottenham’ın başındayken asıl cehennemi İnönü’de gördüm. Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarı, Galatasaraylı taraftarlardan çok daha ateşli.” - Martin Jol

Mart 18, 2009

Savaş Başlatan Maç (Hrvoje Cale)


Trabzonspor'un Hırvat futbolcusu Hrvoje Cale, Yugoslavya'nın dağılmasıyla sonuçlanan Sırp-Hırvat savaşının başlamasına neden olan Dinamo Zagreb-Kızılyızdız maçını kaleme aldı.
Cale, maçta güvenliği sağlayan ve Zagreb taraftarlarını döven Sırp polise, öfkelenen efsane Hırvat oyuncu Boban'ın tekme atmasıyla başlayan ve sokaklara taşan olaylar nedeniyle savaşın başladığını belirterek, ''O maç keşke hiç oynanmasaydı'' dedi.

Bordo-mavili takıma sezon başında Hırvatistan'ın Dinamo Zagreb takımından transfer ettiği Cale, Trabzonspor Dergisi için kaleme aldığı yazıda, savaşın başladığı 1990 yılında kendisinin 5-6 yaşlarında olduğunu belirtti.

Milli futbolcu, 13 Mayıs 1990 tarihinde Dinamo Zagreb ile Kızılyıldız'ın karşılaştığını hatırlatarak, ''Yugoslavya'nın dağıldığı dönemdi. Yugoslavya dağılırken, kendi içindeki her grup bağımsızlığını isterken, Sırplar, kendilerinin hakim olduğu Yugoslavya'nın devamından yanaydılar. Tam da tartışmaların alevlendiği zamana bu maç denk geldi. Bu maç bana kalırsa hiçbir zaman oynanmamalıydı'' ifadelerini kullandı.
Karşılaşmada, Belgrad'dan gelen Kızılyıldızlı taraftarların çıkardığı olayların Sırp-Hırvat savaşının ve Yugoslavya'nın dağılmasının başlangıcı olduğunu savunan Cale, şöyle devam etti:
''Maçta polis ile yaşanan atışmalar kavgaya dönüştü. Kızılyıldızlı taraftarlar, Dinamo Zagreb taraftarlarına küfür etmeye başladılar. Karşılıklı tribünlerde oturan taraftarlar tahrik olunca, aradaki bariyerler kırılarak aşılmaya çalışıldı. Güvenlik güçlerinin çoğu o gün Sırplardan oluşuyordu ve kalabalık Zagrebliler, sahaya girmeyi başarmıştı. Doğal olarak da Sırp polisler ve Hırvat taraftarlar arasında büyük bir kavga çıkmıştı. Polis, Dinamo Zagreb taraftarlarına saldırırken, futbolcuları da büyük öfke kaplamıştı. En çok öfkelenen efsane futbolcu Boban, bir anda öne atlayarak Sırp polise tekme ve yumruk attı. Boban'ın bu hareketi onu Hırvatistan'da ilah durumuna getirdi.''

Zagreb'in meşhur taraftar grubu Bad Blue Boys ile polis arasındaki kavganın büyümesiyle sahaya küçük kaya parçalarının atılmaya başlandığı anlatan Cale, ''Maçın oynanamayacağı anlaşılınca, maç iptal edildi. Statta büyüyen kavga caddelere sıçradı. Savaş alanına döndü sokaklar. Ben küçüktüm, ancak hikaye hep böyle anlatılır. Bu durum savaşın tetikleyicisiydi. Bugün dahi konuşulurken Hırvatlar, 'Sırplara karşı benliğimizi ortaya koyduk' diyerek bununla gurur duyarlar'' ifadelerini kullandı.


-''TARAFTARLAR SAVAŞA GİTTİ''-

Savaşa Bad Blue Boys taraftarlarının birçok mensubunun da gittiğini belirten Cale, şöyle devam etti:
''Cephede savaştılar. Bugün Zagreb Stadı'nın girişinde büyük bir anıt vardır ve bu anıt da savaşta ölen Dinamo Zagbeb taraftarları anısına yapılmıştır. Belirli aralıklarla taraftarlar bu anıtın önüne giderek saygı duruşunda bulunurlar. Ben futbola 9 yaşında bu takımda başlayıp 14 yıl boyunca alt yapıda oynadığım için onların içinde bulunamadım, ancak Hırvatistan'da saygın bir yere sahiptirler. Biz onların desteğini hep yanımızda hissettik. Herkes onlarlardan övgüyle bahseder.''
Cale, babasının da savaşa gidenler arasında yer aldığını ifade ederek, ''Eve gelip zorla onu askere yazdıklarını hatırlıyorum. Savaşın ön cephesinde olmasa da bire bir içindeydi. Savaşı yaşadı ve ailem de bundan oldukça etkilendi. Dayım özel timle birlikte en ön cephede savaştı. Hem kendi ailemden hem de yakın çevremizden cepheye gidip de dönmeyenlerin sayısı oldukça fazlaydı'' sözlerini kullandı



-''SAVAŞIN DERİN ETKİLERİ OLDU''-

Hrvoje Cale, savaşın çok derin etkilerinin olduğunu, birçok kişinin hala travma sonrası stres bozukluğundan şikayetçi olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
''Akli olarak dengesini toparlayamayanlar var. Hangi aileye giderseniz gidin hala savaşın izlerini ve yıkımlarını yaşayan insanlar bulursunuz. Bizim Dalmaçya kıyısında evimiz vardı ve yazın oraya gider denize girerdik. O canım yerler savaştan sonra mülteci kamplarına çevrildi. Savaş sırasında roketlerle darmadağın edildi. Güzelim deniz kıyısı tanınmayacak hale geldi. O dönemde Hırvatistan'ın çeşitli yerlerine yerleştirilen mayınlar yüzünden birçok kişi sakat kaldı veya hayatını yitirdi. Bugünlerde bile buna maruz kalan insanlar oluyor.
1997 yılında savaştan sonra Dinamo Zagreb ilk kez bir Sırp takımıyla karşılaştı. Partizan ile Belgrad'da UEFA Kupası ön eleme maçı oynadık. Orada kaybettik. Ancak rövanşında Zagreb'te 30-40 bin kişinin doldurduğu statta 5-0'lık bir galibiyet alarak tur atlamıştık ve bugün Hırvatistan'da bu başarı tarihteki en önemli 3 başarıdan biri olarak gösterilir. Bu maçın ardından Hırvatistan'da herkes göğsünü gere gere gezmişti.''



-''SAVAŞLAR KEŞKE OLMASA''-

Cale, bağımsızlıklarını savunmak için savaşmak zorunda kaldıklarını kaydederek, ''Bu durum mecburiyet haline gelmişti. Karşınızda saldıran düşman var ve var olduğunuz toprakları gelecek nesillere taşımak için savaşmak zorunluluk haline gelmişti. Buna rağmen savaş mecburidir diyemem. Yani savaşlar keşke olmasa'' ifadelerine yer verdi.
Bugünlerde eski Yugoslavya'ya dahil olan ülkeler arasında bölgesel bir lig kurulmasının gündemde olduğunu belirten Cale, yazısını şöyle noktaladı:
''Ancak ben böyle bir ligin kurulabileceğine inanmıyorum. Çünkü taraftarlar arasında çok büyük husumetler var. Bu husumetler giderilmediği sürece her maç bir olay çıkacaktır. Sporun birleştirici özelliğini kullanarak böyle bir uygulamaya doğru gibi gözükse de birçok insan hala savaştan kalan hatıralarıyla yaşamaya devam ediyor. Henüz her şeyin dumanı bu kadar üstündeyken bunu yapmak riskli olabilir. Savaş insanların ölmesinden başka bir şey değil. Konuşarak ve uzlaşarak halledebileceğiniz konuları, savaşarak halletmeye çalışmak çok kötü. Ben, ailem ve halkım bunu yaşadık ve yakından gördük.''


Mart 17, 2009

03/05/2006 İzmir

İzmir demişken İzmir'de oynanan final maçının ilk golü (Tümer). Benim çektiğim görüntüdür. Arşivden buldum bir yerde dursun diye bloga atayım dedim...

İZMİR

Yılmaz Özdil'in kaleminden İzmir;

İZMİR

Türkiye’den sıkıldığım zaman İzmir’e giderim ben.
Simite gevrek deriz biz...Çekirdeğe çiğdem.
Kordon elektrik aleti değildir.Kumru da kuş değildir bizim için...
Yengen’i yeriz.
Sen sigorta dersin... Biz asfalya deriz.
Uzatmayız...Gidiyom geliyom deriz.
Domates dediğin, domat işte.
Evimiz isterse 800 metrekare olsun, balkonda otururuz. Hıdrellez filan gibi mazeretler uydurur, sabaha kadar sokaklarda içeriz. Bi oturuşta 60’ar 80’er midye yeriz, istifno severiz, cibez’e bayılırız; gece 3-4 gibi boyoz’a dalmazsak, kan şekerimiz düşer! Boş lafa karnımız toktur bu arada, tırışkadan teyyare gibi atasözlerimiz vardır...

Paraşüt kulesinden atlamayana kız vermezler; kızlarımızı da tavlayamazsın ha... Canı çekerse, o seni tavlar! Liseye giden kızının erkek arkadaşının olması kasmaz babaları; kendilerinin de kız arkadaşı vardı lisede...

Bak iddia ediyorum, okey şampiyonası düzenlense, İzmirli kadınlar alır kupayı... Erkekleriyle kahveye giderler çünkü... Şaşırdın di mi? Al buna da şaşır, nargile içerler... Askılı giyerler, şortla gezerler, öküz gibi bakarsan, bi çakar, bi de duvardan yersin... Gönül Yazar’ız, Sezen Aksu’yuz; bir gül takıp da saçlarına, çıktı mı deprem sanırdın kantosuna, Karantinalı Despina’yız... Sensin Varoş! Biz tenekeli mahallede bile el ele gezeriz.

Erkeklerimiz de fena değildir hani... Detaya girmeyeyim, Ayhan Işık, Metin Oktay, Mustafa Denizli mesela, bi fikir verir sana... Ertuğrul Özkök’ün kırdığı cevizleri okuyoruz; eşi kafasına ütü atmış... Ayıptır söylemesi, Mahsun Kırmızıgül’le Alişan’ı ayırt edemeyiz biz.

Gülümseriz.

Enginarın başkentidir; İzmirlidir incir. Kazandibi hemşeri... 78 çeşit köftemiz olduğu için, McDonald’s’ın bunalıma girdiği tek şehirdir... Zeytinyağı severiz, dünyanın en boktan durumuna bile düşsek, zeytinyağı gibi üste çıkmayı daha çok severiz... Sana ne birader, keyfimizin káhyasıyız, yazlıklara gitmek için 8 şeritli otoyol yaptık; Güzelbahçe, Seferihisar, Urla, Karaburun, Çeşme, öbür tarafta Dikili, Foça, çipurayız...

Pak Bahadur’u özleriz... Durup dururken faytona bineriz, bi yere gitmeyiz aslında, öööle turlarız... Hava güzel, daralırız, okulu ekeriz. Mezun olduktan sonra öğretmeniyle kadeh tokuşturmayan öğrenciyi zor bulursun İzmir’de.

Siz sembol diyorsunuz ama, saat kaç diye Saat Kulesi’ne bakanı bulamazsın, altında buluşanlar bile zahmet edip kafasını kaldırmaz, birbirine sorar saati! Rahatızdır... Çocukları Kemeraltı’da kaybederiz, alışverişe devam ederiz, esnaftan biri bulup getirir, çıkışta Kemeraltı Karakolu’ndan alırız... Ağlayıp zırlamak bi yana, çoğu dondurmayı bitirmediği için ayrılmak istemez karakoldan, iyi mi...

Aceleye gelemeyiz! Bir sene önceden duyurmaya başla, de ki, 22 Ağustos saat 20’de tiyatro başlıyor... 20.30’da geliriz... Sanatçılar da İzmirliyse, tiyatro zaten 21’de filan başlar... Uçak 6 saat rötar yapsın, istifimizi bozmayız, bizim için ekstra bira içme vesilesidir bu... Kuyruk olmaz, çünkü kuyruk varsa, İzmirli sıkılır, gider.

Pratiktir... 201 sokağı bulduysan, yanındaki 202’dir. Tek tek isim vermeye üşeniriz.

35’imiz var.
35 buçuğumuz da var.
34 plaka gördük mü, kapışırız...
Arkadan sirenleriyle isterse Cumhurbaşkanı gelsin, bana mı sordu, tarladan gitsin, makam arabasına yol vermeyiz.

Özetle, arızayız!

Erkek çocuklarına en çok "Efe" adı konulan şehirdir orası... Zeybek duyduğumuzda, içimiz cız eder, kalkar oynarız. Hasan Tahsin orada, Kubilay orada, Latife Hanım orada, Zübeyde Hanım bize emanet, bize... Mustafa Kemal de, ağlar kadınlarımız... Sokak sokak, bulvar bulvar, Milli Mücadele Müzesi’dir... İstanbul’daki gibi Birinci Ahmet Çeşmesi falan yoktur orada... Ankara’daki gibi Cinnah Caddesi, Arjantin Caddesi de bulamazsın pek... Recep Tayyip Erdoğan Kavşağı’nı teklif etmez hiç kimse.

Bakın, Tayyip Erdoğan dedim, aklıma geldi... Bugün İzmir’de miting yapacakmış Başbakan.*Kendisine ev sahibi olarak, Ayla Dikmen’in Kordon’da üstü açık otomobille gezerken söylediği ve Türkiye’nin anca yıllar sonra keşfettiği parçasını armağan ediyorum: "Ben söylerken gülmedin mi? Falımızda ayrılık var demedim mi? Anlamazdın, anlamazdın... "

Mart 15, 2009

Akıllı olun!..


Geçtiğimiz hafta içinde Liverpool deplasmanı Anfield Road'da 4-0'la "boyunun ölçüsünü" alan Real Madrid acısını La Liga'da Athletic Bilbao'dan çıkardı.

Başkent ekibinin 5-2 kazandığı gecede gerginlik hat safhadaydı; çıkan kavgada Casillas yerde kaldı, Yeste kırmızı kart gördü. Hakemin defalarca elini cebine attığı gecede Velez de kulübeden ihraç edildi.

İşte gerginliğin kanıtı bir enstantane; Yeste'nin Casillas'ı yere serdiği pozisyonu "tartışan" Sneijder ve Ocio.

Sneijder: "Abi ayıp oluyor, vurmayın."
Ocio: "Akıllı olun ulan, burası San Mames!"
Related Posts with Thumbnails