100.Yılın bomba transferi. Rahmetli Başkan Canaydın'ın, aldım getiriyorum mesajını yayınlayıp, Galatasaray'a kazandırdığı isimdi Flavio Conceiçao. Real'in kapısında yattığı da söylenmişti o zaman Başkan'ın.
Deportivo'daki oyunu €25m'a Real'e getiriyordu Flavio'yu, 2000'de. Ama orada sakatlıktan mıdır, yoksa Real taraftarının siyahi oyuncu takıntısı mıdır bilinmez 3 sezonda 1 senelik maç yapıyordu. İlk resmi maçı da Galatasaray-Real Madrid Süper Kupa maçı oluyordu.
Hagi'nin Saidou'ya sarması ve göndermesiyle, o bölgenin tek hakimi Flavio oluyor, Real etiketinden beklenen kadar olmasa da yine de son yıllarda o bölgenin en iyisi olacak kadar oynuyordu. Sezonda 2 gol atmış, şampiyonluk kaçmış, 100.Yıl Türkiye Kupası ile kapatılmıştı.
Hagi'nin yerine Gerets geliyor, Gerets ısrarla Conceiçao kalsın diyor ama yönetim Gerets'e Saidou'yu kullan diyordu. Flavio'da Panathinaikos'a geçiyor, oradan 1 sene sonra da 32 yaşında futbolu bırakıyordu.
Ayrılmasında 3 rivayet var. Birincisi, Galatasaray Cl'ye kalamadığı için sözleşmedeki bir madde sayesinde kaçıyor. İkincisi, basının bu adamdan bir şey olmaz baskısı, üçüncüsü de yıllık ücretinin çok olduğu ve indirim istenmesi.
Benim net hatırladığıma göre de üçüncü rivayet geçerli. Gerets'in istemesini ama Flavio yıllık €2m alıyor, indirim yapmazsa ödeyemeyiz denildiğini hatırlıyorum. Belki bu da bir numaraydı ama yine Galatasaray 1 sene önce yaptığı transfer yüzünden 1 sene sonra yine sıkıntılara giriyor.
Flavio kalsaydı ne olurdu diye düşünüyorum, Gerets zaten şampiyon oldu, belki Avrupa'da Trömsö'nün ötesine geçebilirdik, hatta belki 2.senede daha başarılı olabilirdik.
Ağustos 21, 2010
Mazi Kalbimde Yara / Tobias Linderoth.
Tarih 12 Haziran 2007. Transferlerin sezon başlamadan yapıldığı dönem. Hala yerini dolduramadığımız yerlerden bir başkası, Suat'ın Conceiçao'nun yerini doldurmaya, ön liberoya geldi. Ama olmadı. O da dolduramadı yerlerini. Arka arkaya yediğimiz gollerden sonra, bir Sion deplasmanında attığı 2.golle yer etti kalplerimizde.
Ardından nükseden sakatlık ayırdı bizi ama ne ayırmak. 2.senesinde sadece 2 maç oynayacak derecede. Rijkaard da oynattı bir kaç maç ama sakatlık ağır bastı.
Ha geldi gelecek dedik, ondan başka kapıya gitmedik diyor Ahmet Bey, ama 2,5 senede gelen giden olmayınca, beklenen oldu ve artan yabancı trafiğinde yol verildi Linderoth'a.
Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra futbolu da bıraktı Linderoth, genç sayılabilecek yaşta. İstediğini ve istediğimizi veremedi Galatasaray'a. Bu dönemde aldı ücretini, hem de yabancı kontenjanını doldurarak. Ama borcunu Topal'ı kazandırarak ödedi belki de Galatasaray'a. Linderoth'un yokluğu Topal'la dolduruldu ve Türkiye bir ön libero kazandı. Ama yetmedi bize. İçimizde ukte kaldı Linderoth. İyi mi kötü mü olacağını göremeden ayrıldı yollar.
Elde yapacak hiçbir şey kalmayınca, İsveç'te ve Danimarka'da aldığı 'Yılın En İyi Oyuncu' ödülleri ile beraber ayrıldı Galatasaray'dan sadece 25 maç ve 1 gollük istatistikle.
Ardından nükseden sakatlık ayırdı bizi ama ne ayırmak. 2.senesinde sadece 2 maç oynayacak derecede. Rijkaard da oynattı bir kaç maç ama sakatlık ağır bastı.
Ha geldi gelecek dedik, ondan başka kapıya gitmedik diyor Ahmet Bey, ama 2,5 senede gelen giden olmayınca, beklenen oldu ve artan yabancı trafiğinde yol verildi Linderoth'a.
Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra futbolu da bıraktı Linderoth, genç sayılabilecek yaşta. İstediğini ve istediğimizi veremedi Galatasaray'a. Bu dönemde aldı ücretini, hem de yabancı kontenjanını doldurarak. Ama borcunu Topal'ı kazandırarak ödedi belki de Galatasaray'a. Linderoth'un yokluğu Topal'la dolduruldu ve Türkiye bir ön libero kazandı. Ama yetmedi bize. İçimizde ukte kaldı Linderoth. İyi mi kötü mü olacağını göremeden ayrıldı yollar.
Elde yapacak hiçbir şey kalmayınca, İsveç'te ve Danimarka'da aldığı 'Yılın En İyi Oyuncu' ödülleri ile beraber ayrıldı Galatasaray'dan sadece 25 maç ve 1 gollük istatistikle.
Etiketler:
Mazi Kalbimde Yara
Van Der Vaart & Lass
Türkiye için ucubik bir ikili de olsa, Mourinho ile iyi olmayan bir Chelsea geçmişi olan Diarra ve Mesut-Khedira ikilisinin gelişi ile muhtemelen pek fazla şans bulamayacak Van der Vaart Galatasaray'ın haftalardır çözemediği transferi ve yıllardır süren Şampiyonlar Ligi özlemini fatal bir şekilde dindirebilecek hayaller olarak duruyor transfer listesinde.
Taksit, bir sonraki transferden pay gibi CM numaralarının sıkça döndüğü, bir sene para harcayan takımın bir sonraki sene tıkandığı dönemde bonservisin pek sorun olmaması gerekir. Diğer yandan Keita'nın Türkiye'de bile değer kaybetmediği hatta %10-15 artış sağladığını da düşünürsek, girilecek risk, bu senenin de kaybedilme riskinden oldukça az bana göre.
Geçen sene Robben'den ve Sneijder'den ettiği zararı da göz önünde bulundurursak Real bu oyunculardan kurtulmak, geçen sene harcadığı paraları bir nebze olsun yerine koymak için fazla zorluk çıkarmaz gibi geliyor.
Peki gelirlerse ne olur? Öncelikle orta saha çıldırır. Ardından taraftarın geçen sene 2.devreden beri ayyuka çıkan takıma güvensizliği kalmaz, benim gibi takıma para harcamayı bırakan, yok aslan yok mercan formaya bok atan adamlar seri bir şekilde Store'larda forma bırakmamaya başlar. Kombine almayı düşündüğüm yeni stad için, içkimden sigaramdan keser, tek eğlencem için tüm yıl Ramazan gibi yaşar, girer 12 takside alırım VIP koltuğumu.
Gelecek şampiyonluk ya da 2.lik, Avrupa'da tekrar duyulacak ayak sesleri ile birleşirse Adnan'lar en sevdiğimiz adamlar olur çıkıverir. Tıpkı Quaresma-Guti ile değişenler gibi.
Maliyetine gelince. Bu aralar çok ünlü kulübün iç dengelerini bilmiyorum ama bu sene şampiyon takribi 60m TL alacak, olası bir CL entry 40m TL kazandırır seneye. Kendi maliyetlerini de arkadaşlarının yıllık ücretlerini de çıkarabilir bu ikili. Varsın forma gelirlerini, kombine gelirlerini de siz düşünün. Son 3 senede sadece performans gelirlerinden €50m-€60m zarar etti bu kulüp.
Son 3 senede yapılan yabancı transferlerinden elimizde Kewell-Baros-Neill kaldı zaten. 2 tane de eklenmiş olur onlara fena mı? Kazanmayı unutan yensen de yenilsen deci Galatasaraylılar da tribünden yükselen YUH seslerini kesmiş olurlar.
Gelmezler be abi! Gelirler gelirler, getirmesini bilene. 90'larda Maradona'dan sonra sayılabilecek 4-5 adamdan biri gelmedi bu stada, giymedi mi bu formayı. O geldiğinde ne uluslarası bir hoca vardı işin başında ismiyle getirecek, ne de Avrupa'da kupası olan bir takım.
Ha bir de Jo-Gio hatta Elano tarzı elde patlama durumu olur mu? E o da futbolun başındaki adamların işi. Ama unutmamak gerek, Kewell-Neill-Baros Avrupa yortularında büyümüş adamlar.
Bazen gözü karartmak lazım. Biz Türk'üz, sistemle işimiz olmamış bizim hiç. Madem yarınları düşünmek işleri çözmüyor, düşünmeyi bırakmak gerek. Bildim bileli maddi sıkıntıdaki kulüp batacak değil ya 2 adamla.
Ahkam kesmek, kulübün işine karışmak, gazeteler yeni malzeme vermek değil derdim, bilakis orucu uykuya tutturan bir adamın, yataktan kalkmaya üşendiği anlarda kurduğu naçizane hayallerdir yazılanlar. Hayal de mi kurmayalım artık! Bunun bi kademe üstü de Benzema olur. Onu da liglerin devre arasında kurarız.
Taksit, bir sonraki transferden pay gibi CM numaralarının sıkça döndüğü, bir sene para harcayan takımın bir sonraki sene tıkandığı dönemde bonservisin pek sorun olmaması gerekir. Diğer yandan Keita'nın Türkiye'de bile değer kaybetmediği hatta %10-15 artış sağladığını da düşünürsek, girilecek risk, bu senenin de kaybedilme riskinden oldukça az bana göre.
Geçen sene Robben'den ve Sneijder'den ettiği zararı da göz önünde bulundurursak Real bu oyunculardan kurtulmak, geçen sene harcadığı paraları bir nebze olsun yerine koymak için fazla zorluk çıkarmaz gibi geliyor.
Peki gelirlerse ne olur? Öncelikle orta saha çıldırır. Ardından taraftarın geçen sene 2.devreden beri ayyuka çıkan takıma güvensizliği kalmaz, benim gibi takıma para harcamayı bırakan, yok aslan yok mercan formaya bok atan adamlar seri bir şekilde Store'larda forma bırakmamaya başlar. Kombine almayı düşündüğüm yeni stad için, içkimden sigaramdan keser, tek eğlencem için tüm yıl Ramazan gibi yaşar, girer 12 takside alırım VIP koltuğumu.
Gelecek şampiyonluk ya da 2.lik, Avrupa'da tekrar duyulacak ayak sesleri ile birleşirse Adnan'lar en sevdiğimiz adamlar olur çıkıverir. Tıpkı Quaresma-Guti ile değişenler gibi.
Maliyetine gelince. Bu aralar çok ünlü kulübün iç dengelerini bilmiyorum ama bu sene şampiyon takribi 60m TL alacak, olası bir CL entry 40m TL kazandırır seneye. Kendi maliyetlerini de arkadaşlarının yıllık ücretlerini de çıkarabilir bu ikili. Varsın forma gelirlerini, kombine gelirlerini de siz düşünün. Son 3 senede sadece performans gelirlerinden €50m-€60m zarar etti bu kulüp.
Son 3 senede yapılan yabancı transferlerinden elimizde Kewell-Baros-Neill kaldı zaten. 2 tane de eklenmiş olur onlara fena mı? Kazanmayı unutan yensen de yenilsen deci Galatasaraylılar da tribünden yükselen YUH seslerini kesmiş olurlar.
Gelmezler be abi! Gelirler gelirler, getirmesini bilene. 90'larda Maradona'dan sonra sayılabilecek 4-5 adamdan biri gelmedi bu stada, giymedi mi bu formayı. O geldiğinde ne uluslarası bir hoca vardı işin başında ismiyle getirecek, ne de Avrupa'da kupası olan bir takım.
Ha bir de Jo-Gio hatta Elano tarzı elde patlama durumu olur mu? E o da futbolun başındaki adamların işi. Ama unutmamak gerek, Kewell-Neill-Baros Avrupa yortularında büyümüş adamlar.
Bazen gözü karartmak lazım. Biz Türk'üz, sistemle işimiz olmamış bizim hiç. Madem yarınları düşünmek işleri çözmüyor, düşünmeyi bırakmak gerek. Bildim bileli maddi sıkıntıdaki kulüp batacak değil ya 2 adamla.
Ahkam kesmek, kulübün işine karışmak, gazeteler yeni malzeme vermek değil derdim, bilakis orucu uykuya tutturan bir adamın, yataktan kalkmaya üşendiği anlarda kurduğu naçizane hayallerdir yazılanlar. Hayal de mi kurmayalım artık! Bunun bi kademe üstü de Benzema olur. Onu da liglerin devre arasında kurarız.
Etiketler:
Galatasaray
Ağustos 20, 2010
Federasyon Dediğin.
Ülkesini düşünen federasyon, daha sezon başı önemli 2 Avrupa maçı öncesi Pazartesi 21.00'a derbi koyabilendir. Geçen sene Ptesi-Cuma maç kazanamayan takımları, derbi üstü Perşembe PAOK ve Liverpool'un önüne atmak muhteşem. Aman yayıncı kuruluş bozulmasın. Derbi için 3 gece, Uefa maçları için 2 gece boşluk uygun görmüşler.
Bu arada ilk haftadan 6 takıma 90 Bin TL para cezası da yazmayı unutmamışlar.
Bu arada ilk haftadan 6 takıma 90 Bin TL para cezası da yazmayı unutmamışlar.
Şimdi Ne Yapıyorlar? #5
4 Mart 2008. Sevilla Sanchez Pizjuan Stadı. Volkan penaltıyı kurtarır ve CL'de Çeyrek Final gelir.
- Gökhan Gönül. Hala yerinde.
- Kazım. Hala sorun. Fransa'ya gitti geldi. Aykut'la da barışamadı.
- Mateja Kezman. Fazla gol atamadığından önce PSG'ye kiralandı, sonra satıldı.
- Deivid. O maçın kahramanı. Bugün itibariyle memleketine döndü.
- Aurelio. O efsane oldu. Yerine adam bulunamadı daha.
- Semih Şentürk. Yorum yok.
- Ali Bilgin. Sene başı Kayseri'nin yolunu tuttu.
- Vederson. Bu sene de Şampiyonlar Ligi'nde oynayacak.
- Fenerbahçe. O sezondan beri hala yeniden yapılanıyor.
Etiketler:
Şimdi Ne Yapıyorlar
Ağustos 19, 2010
Manken Değil Futbolcu İstiyoruz.
Acaba çok mu şey istiyoruz. Koca Sarı-Lacivert, maviye, Koca Sarı-Kırmızı her sene başka bir renge mi bürünecek? Chao erken davranmış ama ben sadece Galatasaray'a değil, Fener'e de geydirme tarafındayım işin.
Turuncu dedik tamamdır, mor rakibin psikolojisini bozuyor o da okey ama aynı adama 3-4 forma satacam diye de takımın ruhuyla bu kadar oynanmaz. Aslan logosu mu kazanacak maçı? Fener kaç kez mavi forma giymiş?
Ben söyleyim 3. 3 maçta galibiyet yok. GS, mercandı, aslandı derken Belgrad'da 2'yi yiyemediği için 5 atmış 1 kez, diğerleri hezimet. Biz sarı-lacivert biliriz, sarı-kırmızı biliriz. Her maç futbolcuları manken gibi pazarlama mecrası haline getirirsen, tek derdin para kazanmak olursa, Karpatların kıytırık takımıyla berabere kaldık diye sevinirsin. Fener'in daha açıklanmayan yeşil forması var TFF kataloğunda. Onu giyecek maç kalacak mı bakalım.
Eskiden altın forma, füme forma da gördük ama en azından bir şekilde belirgin bir sarı-kırmızı vardı ve zaferler kazanıldı o formalarla.
Tabi bir forma yüzünden mi yenemiyor bu takımlar diye soracaksınız? Cevabı basit. Bu formaları bu hale getiren adamlar yönetiyor bu takımları. Kendi ruhlarını bilmem ama bu takımların ruhu parayla satılmaz. Zaten o paralarla da bir şey yapamıyorlar.
İlle bir renk seçip forma yapacaklarsa, forma değil T-Shirt yapsınlar. Onu alalım ama şu renklerle oynamasınlar artık. Zaten her mağlubiyette uğursuz deyip rafa kalkıyor formalar. Masrafa yazık.
Bu arada ilk gördüğümde dikkat etmemişim, Stoch ablayı fena kesiyor.
Turuncu dedik tamamdır, mor rakibin psikolojisini bozuyor o da okey ama aynı adama 3-4 forma satacam diye de takımın ruhuyla bu kadar oynanmaz. Aslan logosu mu kazanacak maçı? Fener kaç kez mavi forma giymiş?
Ben söyleyim 3. 3 maçta galibiyet yok. GS, mercandı, aslandı derken Belgrad'da 2'yi yiyemediği için 5 atmış 1 kez, diğerleri hezimet. Biz sarı-lacivert biliriz, sarı-kırmızı biliriz. Her maç futbolcuları manken gibi pazarlama mecrası haline getirirsen, tek derdin para kazanmak olursa, Karpatların kıytırık takımıyla berabere kaldık diye sevinirsin. Fener'in daha açıklanmayan yeşil forması var TFF kataloğunda. Onu giyecek maç kalacak mı bakalım.
Eskiden altın forma, füme forma da gördük ama en azından bir şekilde belirgin bir sarı-kırmızı vardı ve zaferler kazanıldı o formalarla.
Tabi bir forma yüzünden mi yenemiyor bu takımlar diye soracaksınız? Cevabı basit. Bu formaları bu hale getiren adamlar yönetiyor bu takımları. Kendi ruhlarını bilmem ama bu takımların ruhu parayla satılmaz. Zaten o paralarla da bir şey yapamıyorlar.
İlle bir renk seçip forma yapacaklarsa, forma değil T-Shirt yapsınlar. Onu alalım ama şu renklerle oynamasınlar artık. Zaten her mağlubiyette uğursuz deyip rafa kalkıyor formalar. Masrafa yazık.
Bu arada ilk gördüğümde dikkat etmemişim, Stoch ablayı fena kesiyor.
Etiketler:
FB,
Forma,
Galatasaray
Mesut Küçük, Madrid Büyük.
Mourinho, Bernabeu, Madrid. Mesut'un ilk röportajının anahtar kelimeleri. Almanya'nın planlı ve düzenli şehircilik anlayışından tipik karmaşık Akdeniz metrosuna. Sokakta çok insan görmesine şaşırması ne kadar Alman olduğunun göstergesi. Ama bu kadar kalabalıkta kendini kaybederse de ne kadar Türk olduğunun göstergesi olur.
Real formasıyla bir Türk izlemek güzel olacak. Attıkça da gururlanacağız. Kankanın Khedira olmasına da şaşırmayacağız tabi. Röportajın devamı.
Etiketler:
La Liga
Neden Geldim İstanbul'a? / Altan Aksoy.
'Ümit Kayıhan gibi, kelini görünce Altan oyuna girsin demiyoruz.' demişti Rıdvan Dilmen, canlı yayında. Mikrofunun açık kaldığı Trömsö maçının devre arasında. Galatasaray'da oynayan Altan'ı hatırlatan 2 olaydan biridir bu. Diğeri de Malatyaspor'a çaprazdan attığı kafa golü.
Yine bir önceki sene harcanan paraların geri dönüşü olmadığından, kiralanan oyuncuların geri çağrıldığı ve çok para alanların gönderildiği bir dönemde, Gerets'in takımına geldiğine sevinmiştik, Altan'ın. Sezona da hızlı başlamıştı, taraftar da sevdi ama sonra gözden düştü. Kanat değil, ortada oynamasını savunanlar da oldu. Ama O olmadı. Galatasaray'dan alacaklarımı alamıyorum ve paraya ihtiyacım var diyerek, en azından basın öyle yazdı, nasıl bir para ki Gs'de yok, Rize'de var, Rizespor'a kiralandı. O sene ve bir sonraki sene Rize düşene kadar Rize'de kaldı. Ardından 2.Lig'de Mersin İdman Yurdu'nu Bank Asya'ya taşıdı. Eyüpspor'da 1 sene oynadı ve en son Giresunspor ile anlaştı. İstanbul'a gelişi, Konya'daki havasını bozmuştu. İlk değildi bu İstanbul kazığı Altan'a.
17 yaşında A Takımı'na çıktığı Göztepe'den, Cem Uzan'ın İstanbulspor'una gitmişti. Ama o İstanbulspor şişince, Adana'ya gönderilen kurtarıcı ekiptendi Altan. Asıl şovunu orada yaptı zaten. 6 senede 193 maç 83 gol. Bir ortasaha için anlamlı istatistik olsa gerek. Bu arada Adana Süper Lig'e çıkmıştı tabi. Frikikleriyle, çalımlarıyla aslında Türkiye'de pek bulunmayan kumaştandı. İstanbul'a hiç gelmese daha mı iyi olurdu, meçhul. Ama her futbolcuda olduğu gibi bir İstanbul kaşıntısı olacaktı elbet.
Neden geldim İstanbul'a serisinin en efendi versiyonu Altan. Zaten o yüzden O'nunla başladım. Gelip de savrulanlardan olmadı. Bir şekil bulup kendi yoluna gitti. Ama Türkiye'nin kaybolan değerlerindendir, benim nazarımda. Bu arada bir ara Acun Ilıcalı'nın Devler Ligi'nde bile oynadı. Veteran mı oldu şimdiden!
Yine bir önceki sene harcanan paraların geri dönüşü olmadığından, kiralanan oyuncuların geri çağrıldığı ve çok para alanların gönderildiği bir dönemde, Gerets'in takımına geldiğine sevinmiştik, Altan'ın. Sezona da hızlı başlamıştı, taraftar da sevdi ama sonra gözden düştü. Kanat değil, ortada oynamasını savunanlar da oldu. Ama O olmadı. Galatasaray'dan alacaklarımı alamıyorum ve paraya ihtiyacım var diyerek, en azından basın öyle yazdı, nasıl bir para ki Gs'de yok, Rize'de var, Rizespor'a kiralandı. O sene ve bir sonraki sene Rize düşene kadar Rize'de kaldı. Ardından 2.Lig'de Mersin İdman Yurdu'nu Bank Asya'ya taşıdı. Eyüpspor'da 1 sene oynadı ve en son Giresunspor ile anlaştı. İstanbul'a gelişi, Konya'daki havasını bozmuştu. İlk değildi bu İstanbul kazığı Altan'a.
17 yaşında A Takımı'na çıktığı Göztepe'den, Cem Uzan'ın İstanbulspor'una gitmişti. Ama o İstanbulspor şişince, Adana'ya gönderilen kurtarıcı ekiptendi Altan. Asıl şovunu orada yaptı zaten. 6 senede 193 maç 83 gol. Bir ortasaha için anlamlı istatistik olsa gerek. Bu arada Adana Süper Lig'e çıkmıştı tabi. Frikikleriyle, çalımlarıyla aslında Türkiye'de pek bulunmayan kumaştandı. İstanbul'a hiç gelmese daha mı iyi olurdu, meçhul. Ama her futbolcuda olduğu gibi bir İstanbul kaşıntısı olacaktı elbet.
Neden geldim İstanbul'a serisinin en efendi versiyonu Altan. Zaten o yüzden O'nunla başladım. Gelip de savrulanlardan olmadı. Bir şekil bulup kendi yoluna gitti. Ama Türkiye'nin kaybolan değerlerindendir, benim nazarımda. Bu arada bir ara Acun Ilıcalı'nın Devler Ligi'nde bile oynadı. Veteran mı oldu şimdiden!
Etiketler:
Neden Geldim İstanbul'a
Craig Bellamy vs. Ceyhun Eriş
Transfer, özel hayat ve istikrar konusunda, biri Premier'den biri Türkiye'den örnek alınmayacak 2 oyuncu. Aşağı yukarı aynı süre zarfında Bellamy 9 ayrı takım, Ceyhun 13 ayrı, toplam 16 takımda forma giymiş. İkisi içinde aşağı yukarı aynı kelimeler edilebilir. Yetenekleri ile kötü huyları aynı bedende buluşması şanssızlık olsa gerek.
Bellamy'nin futbol hayatı, bir çok maçta gösterdiği muhteşem performansların yanında hoca, takım arkadaşları ile ilgili problemler ve yaşadığı sakatlıklar sebebiyle karanlık. 18 yaşında Norwich City'deki ilk sezonunda 2 aylık sakatlığa rağmen mebzul miktarda gol atar. Norwich'ten Coventry City'e geçer. Takım küme düşer. Newcastle'a geçer. İlk sene Gerrard ve Dyer'ın önünde en iyi genç oyuncu seçilir. Bu arada yardımcı antrenöre herkesin önünde sandalye atar. CL maçında Materazzi'ye girişir ve 3 maç ceza alır. Newcastle'da Robson dönemi sona erip, Souness dönemi başlayınca tekrar kaşınmaya başlar. Sakat numarası yapar, takımda ayrı olduğu dönemde Shearer başta olmak üzere birkaç kişiyle SMS üzerinden makara yapar. Ve apartopar Celtic'e kiralanır. Celtic'te de gollere devam eder. Bir sonraki sene Blackburn'ü 6.yapan kadroda tekrar kendini gösterir ve Liverpool'a geçer. Antrenmanda Riise'ye gol sopasıyla dalar, Benitez'le geçinemiyorum der, daha sonra kıvırır ama yolu bu kez City'e çıkar, Hughes vesilesiyle. Orada da işler kendi adına iyi giderken, Hughes yerini Mancini'ye bırakır. Mancini oynatır ama yeni sezonda onu düşünmez ve tilki doğduğu şehir Cardiff'e döner. Bu dönemde kendisi için 47 milyon pound ödenmiştir tüm bonservislerine, ama yeteneği rahatsız kişiliği ile birleşmiştir bir kere.
Ceyhun'a gelirsek. Ödenen paralar o kadar olmasa da, uluslarası arenada adı sanı pek duyulmasa da bizim lig için ideal bir Bellamy'dir, Ceyhun.
Terim dönemi Gs altyapıdan çıkar fakat pek şans bulamaz. Göztepe'ye kiralanır, Siirt'e satılır. Siirt'te 2 sezonda çok iyi işler başarır ve yolu Fener'e düşer. Ortega'ya maç içinde fırça atar, 6-0'lık Gs maçında da 5.golü. Uzaktan şutları etkilidir ama 2 sene içinde kendini Ankaragücü'nde bulur. Ordan Gençler, Konya, Samsun derken tekrar Ankaragücü'ne döner. Hikmet Karaman'ın Ankaragücü dipten esmeye başlarken başrol Ceyhun'dadır. 60 dakikalık kondisyonla maçları şovunu yapar, 60.dakikalarda oyundan çıkar. Bu performans onu devre arasında Trabzon'a götürür. Kontratı bitecek olmasından mütevellit, ucuza gider Trabzon'a. Ersun Hoca'nın sistemine uymaz, bir kez daha Konya'ya gider. Oradan Şenol Hoca'nın yanına gider Seul'e. Fazla kalmadan Ankaragücü'ne, Karaman Hoca'nın yanına gelir. Bu kez de Gökçek birleşmesi üzerine Denizli'ye geçiş yapar. Askerlik dert olur ve İsveç 2.Lig'inin Başkanı Türk Süryani Takımı'na geçer. İlk maçında golünü atar ama memleket hasreti olsa gerek bu kez de Sivas'a Mesut Bakkal'ın yanına gelir. İlk maçında Galatasaray'a daha önce Ankaragücü'nde ve kısmen Fenerbahçe'de yaptığını yapar ve ligin ilk maçında yakar Cim-Bom'u. Tahminen bir müddet sonra sıkılacak ve başka bir takımda göreceğiz. 32 yaşında milli olmuştur. Bu arada Sergen ve Yusuf Şimşek ile birlikte kendisini en iyi 3 Türk oyuncudan biri sayar. Fener döneminde forma tasarlamışlığı bile vardır. Daha ne olsun.
2 oyuncu da fırsat verilse çok iyi olurların ötesine geçmiş, fırsatları ellerine verilmiş, iyi değerlendirilmiş fakat rahat battığından olsa gerek bir türlü istenilen, beklenilen ya da tahmin edilen hale gelememişlerdir.
Bellamy vs. Ceyhun Foto Galeri.
Bellamy'nin futbol hayatı, bir çok maçta gösterdiği muhteşem performansların yanında hoca, takım arkadaşları ile ilgili problemler ve yaşadığı sakatlıklar sebebiyle karanlık. 18 yaşında Norwich City'deki ilk sezonunda 2 aylık sakatlığa rağmen mebzul miktarda gol atar. Norwich'ten Coventry City'e geçer. Takım küme düşer. Newcastle'a geçer. İlk sene Gerrard ve Dyer'ın önünde en iyi genç oyuncu seçilir. Bu arada yardımcı antrenöre herkesin önünde sandalye atar. CL maçında Materazzi'ye girişir ve 3 maç ceza alır. Newcastle'da Robson dönemi sona erip, Souness dönemi başlayınca tekrar kaşınmaya başlar. Sakat numarası yapar, takımda ayrı olduğu dönemde Shearer başta olmak üzere birkaç kişiyle SMS üzerinden makara yapar. Ve apartopar Celtic'e kiralanır. Celtic'te de gollere devam eder. Bir sonraki sene Blackburn'ü 6.yapan kadroda tekrar kendini gösterir ve Liverpool'a geçer. Antrenmanda Riise'ye gol sopasıyla dalar, Benitez'le geçinemiyorum der, daha sonra kıvırır ama yolu bu kez City'e çıkar, Hughes vesilesiyle. Orada da işler kendi adına iyi giderken, Hughes yerini Mancini'ye bırakır. Mancini oynatır ama yeni sezonda onu düşünmez ve tilki doğduğu şehir Cardiff'e döner. Bu dönemde kendisi için 47 milyon pound ödenmiştir tüm bonservislerine, ama yeteneği rahatsız kişiliği ile birleşmiştir bir kere.
Ceyhun'a gelirsek. Ödenen paralar o kadar olmasa da, uluslarası arenada adı sanı pek duyulmasa da bizim lig için ideal bir Bellamy'dir, Ceyhun.
Terim dönemi Gs altyapıdan çıkar fakat pek şans bulamaz. Göztepe'ye kiralanır, Siirt'e satılır. Siirt'te 2 sezonda çok iyi işler başarır ve yolu Fener'e düşer. Ortega'ya maç içinde fırça atar, 6-0'lık Gs maçında da 5.golü. Uzaktan şutları etkilidir ama 2 sene içinde kendini Ankaragücü'nde bulur. Ordan Gençler, Konya, Samsun derken tekrar Ankaragücü'ne döner. Hikmet Karaman'ın Ankaragücü dipten esmeye başlarken başrol Ceyhun'dadır. 60 dakikalık kondisyonla maçları şovunu yapar, 60.dakikalarda oyundan çıkar. Bu performans onu devre arasında Trabzon'a götürür. Kontratı bitecek olmasından mütevellit, ucuza gider Trabzon'a. Ersun Hoca'nın sistemine uymaz, bir kez daha Konya'ya gider. Oradan Şenol Hoca'nın yanına gider Seul'e. Fazla kalmadan Ankaragücü'ne, Karaman Hoca'nın yanına gelir. Bu kez de Gökçek birleşmesi üzerine Denizli'ye geçiş yapar. Askerlik dert olur ve İsveç 2.Lig'inin Başkanı Türk Süryani Takımı'na geçer. İlk maçında golünü atar ama memleket hasreti olsa gerek bu kez de Sivas'a Mesut Bakkal'ın yanına gelir. İlk maçında Galatasaray'a daha önce Ankaragücü'nde ve kısmen Fenerbahçe'de yaptığını yapar ve ligin ilk maçında yakar Cim-Bom'u. Tahminen bir müddet sonra sıkılacak ve başka bir takımda göreceğiz. 32 yaşında milli olmuştur. Bu arada Sergen ve Yusuf Şimşek ile birlikte kendisini en iyi 3 Türk oyuncudan biri sayar. Fener döneminde forma tasarlamışlığı bile vardır. Daha ne olsun.
2 oyuncu da fırsat verilse çok iyi olurların ötesine geçmiş, fırsatları ellerine verilmiş, iyi değerlendirilmiş fakat rahat battığından olsa gerek bir türlü istenilen, beklenilen ya da tahmin edilen hale gelememişlerdir.
Bellamy vs. Ceyhun Foto Galeri.
Etiketler:
Benzetirim,
Premier League,
Süper Lig
Ağustos 18, 2010
Bir Devrin Sonu; Fener'in Güney Amerikalıları.
Aziz Yıldırım döneminde, Sergio Nerves ve Simao ile başlayamayan, Ortega ile devam eden ve muhtemelen Aykut tarafından sona erdirilecek 'Brezilyalılar öldü' temalı Güney Amerikalılar devri.
Aziz Yıldırım geldiğinden bu yana Fenerbahçe Futbol Takım'ına 46 yabancı transfer edilmiş. Bunların 19'u Güney Amerikalı (16 Bre, 1 Arj, 1 Şili, 1 Uru). 7 Afrikalı, 13 Doğu, 6 Batı Avrupalı, 1 de Asyalı (İsrail).
Sergio Neves 1998'de, Simao 2001'de, Ortega ve Washington 2002'de gelenler. Daha sonra transferde ağırlığı olduğu gibi Güney Amerika hatta Brezilya alıyor.
G.Amerikalı/Toplam Transfer
2003/04: 3/6 (Aurelio, Luciano, Nobre)
2004/05: 2/3 (Alex, Fabiano)
2005/06: 0/1
2006/07: 4/5 (Lugano, Edu, Deivid, Matheu)
2007/08: 3/3 (Roberto Carlos, Vederson, Maldonado)
2008/09: 0/2
2009/10: 3/3 (Cristian Baroni, Andre Santos, Bilica)
2010/11: 0/3
Son 8 senede yapılan 26 transferin 15'i yine Güney Amerikalı. Sadece Appiah'ın geldiği 2005/06, Aragonesli transfer döneminde Güiza-Josico ve içinde bulunduğumuz dönem de Dia, Niang ve Stoch Güney Amerikalı olmayan yabancılar.
Kadroda ise 2001/02'de 9 yabancının 1'i, 2002/03'te 6 yabancının 2'si;
Latin/Toplam Yabancı
2003/04 3/5 (2 Bre,1 Arj)
2004/05 4/6 (4 Bre)
2005/06 4/6 (4 Bre)
2006/07 5/7 (4 Bre,1 Uru)
2007/08 8/10 (6 Bre,1 Uru,1 Şil)
2008/09 7/9 (5 Bre,1 Uru,1 Şil)
2009/10 8/9 (7 Bre,1 Uru)
2010/11 6/10 (5 Bre,1 Uru)
Avrupa'da Brezilya ekolünün terk edilmeye başlanıp, Arjantin-Uruguay ekollerine geçilmeye başlandığı dönemde Türkiye'de Brezilya esintisi çok normal. Geç geliyor bize biraz her şey. Genel olarak o bölge sıkıntılı, Avrupalılar kadar iş ahlakı olmaması, alemcilikleri vs. tamam ama son 1-2 yıldır Fenerbahçe için dillere pelesenk olmuş 'Bu kadar Brezilyalı bir takıma çok', Alex koşmuyor, Andre Santos göbek yapmış, Cristian yetersiz söylemlerini 2 çok koşan-yırtıcı Afrikalı çözebilecek mi? Onlar da Alex olmadan ne kadar oynayabilecekler. Ya da Aykut'un taktiği sorunları çözebilecek mi? Önümüzdeki aylarda göreceğiz ama takımda hala 5 Brezilyalı olduğunu da unutmamak gerek. Deivid olmasa da Bilica-Alex-Andre Santos'a muhtaç Fenerbahçe hala. Fenerbahçe'nin son 46 yabancısı Foto Galeri.
Derken edit geldi. Yazıdan 24 saat geçmeden Deivid gönderildi. Kaldı mı dohuz.
Futbol Gören Masum Köylü
Dün akşam seyrettiğimizden sonra, yıllarca ne seyrettik acaba diye soruyor bünye kendi kendine. Tıka basa futbola doyuracak gibi gösteriyor bu ekip bizi, bir sakatlık olmazsa...
Ali Eren ve Selim ekolü temsilcilerinin azalmış olması Guti,Q7 ikilisi için müjdeli bir haber. Yoksa birilerinin onlara bu durumu anlatması gerekebilirdi...
Atlanmaması gereken konu ise zemin. Bu transferleri yapıyorsan, en önemli hamlen paraya kıyıp zemini kurtarmak olmalı, çünkü bu adamlara güzel zemin lazım...
Etiketler:
BJK
Rekor Transfer Dedikodusu.
Transfermarkt transfer dönemi başından itibaren Galatasaray adına dönen tüm dedikoduları sıralamış. Liste müthiş. Cheyrou, Alexis Sanchez, Polak, Kallstrom, Misimoviç, bugün İngiltere'den piyasaya çıkan Jermaine Jenas ve birkaç duydupumuz dedikodu var içinde. Ama listede bazı isimler var ki gelsinler düğünümde oynasınlar dedirtecek türden. Gattuso, Rossi, Makoun II, Obertan, Diarra, Bobojan. Adnan Sezgin'in CM Shortlisti gibi duruyor ama Gattuso'yu, Makoun II'yi, Bojan'ın geçtim, şu listeden Tymoschuk-Misimoviç ikilisi bile gelse razıyız, yeter ki şu orta saha düzelsin artık.
Etiketler:
Galatasaray,
transfer
Ağustos 17, 2010
The Legendary Number 7
Raul'un gidişiyle CR7 geri dönüyor. Juanito, Butragueno ve Raul'dan sonra efsane 7 numara Ronaldo'ya kaldı. Değişimin sebebi Ronaldo'nun tripleri midir yoksa gerçek Ronaldo'nun zamanında Real'de giydiği 9 numara yüzünden CR9 forma satışlarının fazla yüksek olmaması mıdır acaba? 2 seçenek birden gerçekleşmiş de olabilir. Bu arada resmi sitenin Juanito'dan önce 14 sene 7 numarayı giyen Amancio'yu pas geçmesi enteresan.
Ağustos 15, 2010
Niang'sın Dideden.
Bu espriyi Fotomaç-Fotospor'dan önce yapmayı bir borç bilirim. Resmi açıklamadan sonra hayırlı olsun diyebiliyoruz, dört başı mamur ligimize renk katması dileklerimizle beraber.
Sözün orjinaline gelince;
'Nihansın dideden ey mest-i nazım' anlamı da 'Gözden uzaksın, gizlisin ey nazıyla mest olmuş yarim, bana sensiz bir dünya da can neyime gerek.' Kısmen olmuş aslında. Yarın manşetten verilmesine...
Demirören'in Quaresma için 'Türk futbol tarihin en büyük transferi' şişirmesinden sonra, Mosturoğlu'nun Niang için 'Fransa'nın en önemli oyuncusu' demesine hiç şaşırmıyorum. Türk Futbol'u için yoğurdu üfleyerek yeme vakti gelsin artık. Ne önemli oyuncular, ne büyük transferler harcadı bu ülke.
Sözün orjinaline gelince;
'Nihansın dideden ey mest-i nazım' anlamı da 'Gözden uzaksın, gizlisin ey nazıyla mest olmuş yarim, bana sensiz bir dünya da can neyime gerek.' Kısmen olmuş aslında. Yarın manşetten verilmesine...
Demirören'in Quaresma için 'Türk futbol tarihin en büyük transferi' şişirmesinden sonra, Mosturoğlu'nun Niang için 'Fransa'nın en önemli oyuncusu' demesine hiç şaşırmıyorum. Türk Futbol'u için yoğurdu üfleyerek yeme vakti gelsin artık. Ne önemli oyuncular, ne büyük transferler harcadı bu ülke.
Nerde Gağmıştık?
Demirel'in müthiş sözüyle açıyoruz yeni sezonu. Geciken transferler yüzünden son 2-3 seneye başladığımız gibi ümitli başlayamadığımız bir gerçek. İlk Belgrad maçı da tuz biber ekmişti ama özellikle 2-1'den sonraki çözülmeyi, oyunda Ayhan dahi olsa, anlamak zor. Rijkaard transfer isteğini güncellemek için mi yaptı bunu diye de düşünmedim değil.
Oyunu hoca bilir ama transfer onun işi değil. 2 maç geçmiş lig başlıyor hala transfer yapılmamışsa, hoca ve futbolcuların yanında bir de yönetime sormak lazım bu sonucun sebebini. Erken mağlubiyetin eksiklikleri göstermesi açısından iyidir gibi bir Polyanna yaklaşımının üstüne, son 2 sezondur bangır bangır gelen büyüklüğünü unutmuş bir Anadolu takımı edasında maçlar kaybetmek koyuyor bana. Geriye düşünce oyun oynamak yerine, Ali Cengiz oyunlarına sarmak, çirkeflik yapmak, yakışmıyor bu camiaya. Yenilgiyi hazmedemezsen, nasıl büyük olacaksın? Rijkaard'ı bile deli ettiler o ayrı ama kötü oynayıp yeniliyorsan, başını önüne eğer 'Ulan perşembe ne yapacağız biz' diye düşünmeye başlarsın. Maç kaybedilir ama kaybetmeyi bile beceremiyoruz son 2-3 yıldır. Formsuzluk olur da motivasyonsuzluk çökmüş takımın üstüne.
Bu da nasıl bir motivasyondur ki, çoğu Dünya Kupası'na gitmemiş, mis gibi tatil yapmış adamlardan kurulu kadro maç kaybederken, kendimize rakip diye gördüğümüz, neredeyse tüm kadrosu Dünya Kupası'na gitmiş bir takım, hem de sadece 10'ar günlük tatillerle ligin ilk maçında rakibine 6 atıyor.
Kendimizi dev aynasında görmeye alışığız ama ligin ilk maçına da hazırlanamamışsak dev aynasına bile bakmaya yüzümü yoktur. O aynayı bırakın, neredeyse her sene bizi başka başka takımlarda perişan eden Ceyhun'u bile göremiyoruz.
Rahmetli Ali Sami Yen'in anısı stadı yıkacağımız yetmediği gibi bir de ruhunu gerçekten teslim etmişiz de haberimiz yok. Yeni stada adının verilmediğini öğrenince değil de, bir ruhun kaybolduğunu görünce sızlıyordur kemikleri.
Bu senede kaldığımız yerden devam ediyoruz. Her şey aynı bir de üstüne transfer basiretsizliği eklendi. Böyle yönetimin kurduğu takım da anca bu kadar oluyor. Artık 3 büyükler-Anadolu takımı ayrımını bırakalım bence. Anadolu takımlarının büyümesi gerekirken, 3 büyükler her sene biraz daha yerle yeksan oluyor gözümüzün önünde.
Oyunu hoca bilir ama transfer onun işi değil. 2 maç geçmiş lig başlıyor hala transfer yapılmamışsa, hoca ve futbolcuların yanında bir de yönetime sormak lazım bu sonucun sebebini. Erken mağlubiyetin eksiklikleri göstermesi açısından iyidir gibi bir Polyanna yaklaşımının üstüne, son 2 sezondur bangır bangır gelen büyüklüğünü unutmuş bir Anadolu takımı edasında maçlar kaybetmek koyuyor bana. Geriye düşünce oyun oynamak yerine, Ali Cengiz oyunlarına sarmak, çirkeflik yapmak, yakışmıyor bu camiaya. Yenilgiyi hazmedemezsen, nasıl büyük olacaksın? Rijkaard'ı bile deli ettiler o ayrı ama kötü oynayıp yeniliyorsan, başını önüne eğer 'Ulan perşembe ne yapacağız biz' diye düşünmeye başlarsın. Maç kaybedilir ama kaybetmeyi bile beceremiyoruz son 2-3 yıldır. Formsuzluk olur da motivasyonsuzluk çökmüş takımın üstüne.
Bu da nasıl bir motivasyondur ki, çoğu Dünya Kupası'na gitmemiş, mis gibi tatil yapmış adamlardan kurulu kadro maç kaybederken, kendimize rakip diye gördüğümüz, neredeyse tüm kadrosu Dünya Kupası'na gitmiş bir takım, hem de sadece 10'ar günlük tatillerle ligin ilk maçında rakibine 6 atıyor.
Kendimizi dev aynasında görmeye alışığız ama ligin ilk maçına da hazırlanamamışsak dev aynasına bile bakmaya yüzümü yoktur. O aynayı bırakın, neredeyse her sene bizi başka başka takımlarda perişan eden Ceyhun'u bile göremiyoruz.
Rahmetli Ali Sami Yen'in anısı stadı yıkacağımız yetmediği gibi bir de ruhunu gerçekten teslim etmişiz de haberimiz yok. Yeni stada adının verilmediğini öğrenince değil de, bir ruhun kaybolduğunu görünce sızlıyordur kemikleri.
Bu senede kaldığımız yerden devam ediyoruz. Her şey aynı bir de üstüne transfer basiretsizliği eklendi. Böyle yönetimin kurduğu takım da anca bu kadar oluyor. Artık 3 büyükler-Anadolu takımı ayrımını bırakalım bence. Anadolu takımlarının büyümesi gerekirken, 3 büyükler her sene biraz daha yerle yeksan oluyor gözümüzün önünde.
Etiketler:
Galatasaray,
Süper Lig
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)