Kasım 13, 2010

Basketbolun Değeri.


Şu sıralar Avrupa'da 4te 4 yapan Fenerbahçe'nin maçı oynanıyor, Sinan Erdem'de. Tribün doluluğu beklentimin üzerinde ama yeterli değil elbet. 15.500 kişilik tesis, Dünya Kupası üstüne oynanacak Avrupa maçları dışında atıl kalacak o belli.

Türkiye'de basketbola, futbolun 3te 1i kadar ilgi duyulduğu düşünülürse tribünlerin full olması gerekir aslında. Saraçoğlu'na her maçta 45.000 Fenerli geliyorsa, burayı da dolduracak rakam 45.000'in 3te 1i. Hem de son bir kaç sezondur futbol takımından daha başarılı sonuçlar almasına rağmen, basketbola beklenen ilgi bir türlü gelmiyor.

Sebepleri tesisin uzaklığı ya da ligdeki rekabetin azlığı sayılabilir elbet ama yine de klüplerin bunun üzerine düşmesi gerek. FB Ülker City açılınca uzaklık bahanesi ortadan kalkacak.

Beşiktaş'ın Milica Dabovic ve şimdi de Iverson transferi tribünleri dolduracak hamleler. Yeterli mi değil mi onu zaman gösterecek. Olympiakos NBA'den oyuncu getirmeye başladıktan sonra, tadına doyamadılar ve hala devam ediyorlar.

Tribünlerin dolmasının başka bir yansıması olacak ki, her yerden para avına çıkmış 3 büyükler için aşırı da olmasa bir başka gelir kapısı açacak. Reklam panoları. Maçın başından beri reklam panolarında dönen 3 grup reklam var. Fenerbahçe'nin markaları, sponsorları ve Büyükşehir Belediyesi'nin markaları.

Tesis belediyenin olduğu için muhtemelen ödeme yapmıyordur. Fenerbahçe kendi markaları için de para ödemiyordur. Sponsorlar da, sponsorluk anlaşmaları içine yerleştirmiştir bu reklamları. Geriye basketbol için tek gelir kaynağı tribünler kalıyor. Onlarda yeteri kadar ilgi göstermeyince Fenerbahçe isminin yanına Ülker markasının konması şart oluyor.

Üzerinde reklamı bırakın, forma üreticisinin bile logosunun yer almadığı NBA takımları biraz daha incelenmeli. Basketbol Amerikan tarzı da olsa, birinci spor değil. Sinemalardan bile daha fazla ilgi duyulması sağlanan NBA, bunu nasıl yapıyor incelemek gerek.

Bir de 2011'de basketbol yatırımını durdurmayı düşünen Ülker çekilirse, süper lig'deki Turkcell etkisi görülecek basketbolda da. Yanına da kanunen çekilen Efes Pilsen eklenirse, BBL zorla yakaladığı değeri hepten kaybedecek.

Biz de Dünya İkincisi olduk ama bunu halka yayamadık, yeni oyuncu yetiştiremiyoruz demeye devam edeceğiz bu gidişle. Bizim gördüklerimizi birileri görüyor demek istiyorum ama güvenemiyorum gözüpek yöneticilerimize.

Kasım 12, 2010

Hiddink Türk Mü?


Bizde bir felaket olmadan bir şey düzeltilmez. Misal ölümlü kaza olmadan gerekli yere üst-alt geçit yapılmaz. İstediğiniz yere başvurun o geçit bekletilir, kaza olur birileri ölür ardından hemen çalışmalar başlatılır. Bir müsibet bin nasihattan iyidir diye bir atasözümüz bile hali hazırda var. Ancak batıda durum farklıdır. En azından her fırsatta öyle deriz.

Hiddink Hollandalı yani Avrupalı. Sosyal sistem olarak bizden çok daha ilerideler. Planmadan bir şey yapmazlar. Olası riskleri önceden sezip, kazalardan önce inşa ederler geçitleri. Peki bu felsefeyle yetişen Hiddink Efendi revizyon için neden Azerbaycan'a mağlup olmamızı bekledi?

Belçika maçından sonra birşeyler yapılabilirdi. Almanya maçı riske edilip, Azerbaycan'a karşı bu oyuncular neden kullanılmadı? Sabri'yi solda oynatmasına zaten sözümüz yok(!) ama Arda'sız bir ortamda yeni bir şeyler denemek için futbolunun tarihi başarısını bizimle alan kardeş ülke ile yapılan maç müsaitti. Zaten kaybettik 3 puanı en azından tecrübesizlik yaftası yapıştırdık üstüne.

Vatandaşı Rijkaard'ın 1,5 senede hiç bir kötü sonuç sonunda revizyon yapmaması, futbolu böyle oynayacağız, doğrusu bu diye ısrar etmesi tipik Avrupalı hareketi. Tabi Türk mentalitesini hesaba katmaması da hatası. Ama 1,5 senede hem de Hiddink'ten çok daha sık görmemize rağmen Türkleştirememişken, nasıl oldu da Türkiye'ye fazla uğramayan Hiddink bu kadar Türk oldu? Hüseyin Kemal Öke'ye danışmak gerek.

O maç için Türk futbolcuları Avrupa'da yeterince oynamıyor diyen Hiddink, hiç Avrupa tecrübesi olmayan oyuncularla mı maç kazanmaya karar verdi? Ya da olası Hollanda yenilgisi sonunda kendini haklı çıkartmaya çalışacaksa, direk vazgeçsin. Türk Futbolu çok sürpriz yapmıştır, gerekli-gereksiz bir çok kez.

Takıma gelince. Gökhan Zan'dan sonunda vazgeçilmiş, Semih forma girdiği için olsa gerek milli takımdan çıkarılmış, Hasan Kabze-Mehmet Topal yine unutulmuş, 3 büyüklere gol-asist kontenjanından yeni oyuncular gelmiş. Kazım sevdası ise yine tükenmemiş. Mesut Özil gazıyla yakında tüm milli takım yurtdışında yetişenlerden kurulacak bu gidişle.

Kadro şöyle.
Kaleciler:
Volkan Demirel (Fenerbahçe), Onur Kıvrak (Trabzonspor), Ufuk Ceylan (Galatasaray)

Defans:
Gökhan Gönül (Fenerbahçe), Sabri Sarıoğlu (Galatasaray), Servet Çetin (Galatasaray), Serdar Kesimal (Kayserispor), İbrahim Öztürk (Bursaspor), Ersan Adem Gülüm (Beşiktaş), İsmail Köybaşı (Beşiktaş), Gökhan Süzen (İBB)

Orta saha:
Hamit Altıntop (Bayern Münih), Yekta Kurtuluş (Kasımpaşa), Selçuk İnan (Trabzonspor), Yiğit İncedemir (Manisaspor), Orhan Gülle (Gaziantepspor), Nuri Şahin (B.Dortmund), Mehmet Ekici (Nurnberg), İbrahim Akın (İBB), Engin Baytar (Trabzonspor)

Forvet:
Batuhan Karadeniz (Eskişehirspor), Burak Yılmaz (Trabzonspor), Umut Bulut (Trabzonspor), Kazım Kazım (Fenerbahçe)

Kasım 11, 2010

Mourinho'dan Öncesi De Varmış.




90/91 sezonu sonları Lucescu Dereağzı'nda. Dostluk amaçlı gelip tesisleri görünce fikrini değiştiriyor. Ve ardında 2.bomba geliyor. Lacatus ve Dan Petrescu'yu yanında getiriyor.

Dostluk amaçlı gelip, bir kaç saat içinde transferlere bile karar verecek hale gelmesi Türk gazeteciliğinin zerre ilerlemediğini gösteriyor. Fenerbahçe'nin tesisleri o dönemde iyiymiş, şu an da iyi.

Fenerbahçe'de o sezon Hiddink gitmiş, yerine Erol Togay ardından da Tınaz Tırpan gelmiş. Lucescu ise Pisa'da çalışıyor. Habere göre Liege ve Brugge'den teklif alıyor ama bir sonraki sezon Brescia'da göreve başlıyor. Fenerbahçe'de ise Josef Venglos geliyor göreve.



Kaynak: Milliyet, 9 Mayıs 1991.

Kasım 10, 2010

Avrupa Türk Gol Krallığı



La Liga
4 : Mesut Özil (Real Madrid)
1 : Mehmet Topal (Valencia), Kennedy Bakırcıoğlu (Racing Santander)

Premier League
2 : Tuncay Şanlı (Stoke City)

Ligue 1
3 : Mevlüt Erdinç (PSG), Hasan Kabze (Montpellier)

Bundesliga
7 : Eren Derdiyok (Leverkusen)
5 : Nuri Şahin (Dortmund)
4 : İlkay Gündoğan (Nürnberg)
3 : Halil Altıntop (Frankfurt), Mehmet Ekici (Nürnberg)
2 : Taner Yalçın (Köln)
1 : Serdar Taşçı (Stuttgart)

Russian Premier
1 : Gökdeniz Karadeniz (Rubin)

Avusturya Bundesliga
1 : Veli Kavlak (Rapid Vienna), Umut Koçin (Kapfenberg)

İsviçre Süper Lig
8 : Hakan Yakın (Luzerne)
2 : Gürkan Sermeter (Bellinzona)

Yunanistan Süper Lig
2 : Tümer Metin (Larisa)

İsveç Allsvenskan
2 : Ali Sinan Ayrancı (Brommapojkarna)
1 : Ferhat Korkmaz (Brommapojkarna)

Not: Avrupa ve ülke kupalarında atılan goller dahildir.
Related Posts with Thumbnails