YILIN FUTBOLCUSU:Cristiano Ronaldo
Manchester United'ın Portekizli yıldızı Ronaldo, geçen yıl kazanmadık bireysel ödül ve kupa bırakmadı. Orta saha oyuncusu olarak bir sezonda toplam 41 gol atan Ronaldo'nun, yeni yılın ilk günlerinde FIFA Yılın Futbolcusu ödülünü de almasına kesin gözüyle bakılıyor.Best, Robson, Cantona ve Beckham'dan sonra sihirli 7 numarayı şimdi sırtında o taşıyor. Bu isimler gibi United efsaneleri arasına girmesi için bir kaç yılı kaldı. Tabi çok istediğini söylediği Real Madrid'e transfer olmazsa.
YILIN TAKIMI:Manchester United
1986'da Manchester United'ın başına geçen Alex Ferguson, 3. kuşak takımını yarattı. Elinde büyüyen David Beckham'ın bile artık futbol yılları sayılı. Aynı kuşaktan takımda 3 isim bulunuyor, Scholes, Neville ve Giggs.Daha önce Britanya kökenli futbolcularla başarılara uzanan Ferguson, şimdi Portekiz, Arjantin, Brezilya, Sırbistan, Fransa gibi değişik milletlerden uluslararası genç futbolcularla kupaları topluyor. Alex Ferguson ve United birlikte büyürken, bu iki markayı birbirinden ayırmayı yani ayrıca bir yılın teknik adamı ödülü vermeye gerek görmüyoruz.
YILIN GELİŞME GÖSTEREN FUTBOLCUSU:Gonzalo Higuain
Kısa bir dönem Beşiktaş forması giyen Federico Higuain sayesinde bu soyadını fazlasıyla tanıdık. Real Madrid'de özellikle forvet mevkiinde peş peşe yaşanan sakatlıkların ardından Higuain, maç içinde adı en çok geçen futbolculardan biri oldu.2006-2007 sezonu ortasında River Plate'ten transfer olduğu Real Madrid'de bu sezon büyük aşama kaydetti. Van Nistelrooy gibi hedef santrfor kimliğine sahip olmasa da, 21 yaşındaki Arjantinli 16 haftada sonunda 11 gole imza atmayı başardı.
YILIN HAYAL KIRIKLIĞI:Juande Ramos
Teknik direktör Juande Ramos, 2007 yılının Ekim ayında UEFA Kupası'nı peş peşe 2 kez kazandığı Sevilla'dan istifa ederek yıllık 6 milyon Euro'luk bir kontratla Tottenham'ın başına geçti. Ancak 4 yıllık sözleşmesinin daha ilk senesini doldurmadan ülkesine dönmek zorunda kaldı. Aslında Ramos'un ilk sezonu kötü değildi. 2002'den bu yana takıma ilk finalini oynattı. Lig kupasının finalinde Chelsea'yi yendiler. Yeni sezonda kulüpteki beklentiler büyüdü. Berbatov ve Keane takımdan ayrıldı ama Giovanni Dos Santos, Luka Modric, Vedran Corluca ve 15 milyon sterline David Bentley gibi isimler kadroya katıldı.Ancak tarihin en kötü başlangıcını yapan Tottenham 8 maçta sadece 2 puan toplayınca, Ramos da uluslararası vizyonu hakkında kafalarda soru işaretleri bırakarak ülkesinin yolunu tuttu.
YILIN FAIR PLAY HAREKETİ:Deportivo-Levante maçı
İspanya'da Levante geçen sezon büyüklerin arasında fazla direnemedi. Başarısızlıkta tabi ki saha içi şartların büyük payı var ama kulüp yönetiminin de üzerine düşeni yaptığı pek söylenemez. Aylarca para almayan futbolcular zaman zaman antrenmanları boykot etseler de mücadelelerini sonuna kadar sürdürdüler.7 mayıs'ta Deportivo deplasmanında oynadıkları maç öncesinde artık bıçak kemiğe dayanmıştı. Sahaya üstünde "Çözüm ya da ayrılık" yazan tişörtlerle çıktılar. Eylemin burada biteceğini düşünülüyordu ancak protesto maçın ilk düdüğüyle farklı bir boyut kazandı. Levanteli futbolcular hareketsiz şekilde orta sahada omuz omuza dururken, Deportivolu futbolcular kısa bir şaşkınlık yaşadı. Sonrasında evsahibi takımdan Sergio Gonzalez topu boş kale yerine dışarı göndererek, protestoya fair-play desteğini ekleyerek daha da anlamlı hale getirdi.
YILIN TARAFTARI:Derby County
2008'de Manchester United, Premier Lig'in 15. sezonunda 10. şampiyonluğuna imza atmış olabilir. United bu zaferle birlikte toplam şampiyonluk sayısını 17'ye yükseltmiş ve bu alanda 18 şampiyonlukla lider durumda bulunan Liverpool'un ensesine kadar gelmiş de olabilir. Ancak takımlar arasında geçen sezon kırılması en güç rekora Derby County imza attı. Siyah-beyazlılar tüm sezonu toplam 1 galibiyet ve 11 puanla tamamlayarak, Premier Lig rekorunu kırdı. Derby tek galibiyetini 17 Eylül 2007'de Newcastle'dan alırken, sonraki 32 haftada Derby taraftarı bir umut ya kazanırsak heyecanıyla maçları seyretti. Küme düşmeleri haftalar öncesinden kesinleşse de Derby tüm maçlarını kapalı gişe oynadı. Siyah-beyazlılar son maçlarında kendi sahalarında Reading'e de 4-0 yenilmelerine karşın taraftarın alkışları arasında Championship'e uğurlandı.
YILIN GOLÜ:Zlatan İbrahimoviç - Topuk Volesi
Zlatan bu vuruşun patentini alsa ne isim verir bilmiyoruz ama biz "topuk volesi" adını uygun bulduk. İsveçli yıldız daha attığı golün futbolsever üzerindeki heyecanı dinmeden bir hafta sonra Roma maçında benzer şekilde pas vererek, "Bunlar benim için rutin hareketler" der gibiydi...
YILIN GOL SEVİNCİ:Daniel Güiza
Yıllarca alt liglerde oynadıktan, Murcia ve Getafe'de yedek kaldıktan sonra Daniel Güiza'nın şansı Real Mallorca'da döndü.La Liga kariyerinde 10 golü bir kez geçen Güiza, Mallorca'da 27 gol atmayı başardı. Bu gol sayısı ona EURO 2008'e giden kadronun kapılarını da açtı.Her golden sonra okçu hareketini yapan Güiza, Avrupa Şampiyonası'nda da 2 gol atarak şovunu daha geniş kitlelere sergiledi.Bu hareketi hayranı olduğu Atletico Madridli eski futbolcu Kiko'dan aldığını söyleyen Güiza, transfer olduğu Türkiye'de ise umduğu kadar sık köşe gönederiyle buluşamıyor.
YILIN MAÇI:Türkiye-Çek Cumhuriyeti
Her şey EURO 2008'de Türkiye'nin İsviçre ile oynadığı maçla başladı. A Milli Takım şampiyonada çok önemli maçlar oynadı ancak biz Çek Cumhuriyeti karşılaşmasında karar kıldık. EURO 2008'de gruptan çıkmamız için yenmemiz gereken, üstelik rakibimize karşı tarihte hiç galibiyetimizin olmadığı ve 62. dakikasında 2-0 yenik duruma düştüğümüz maç.Önce 75'te Arda ile beraberliği sağladık, 87'de dünyanın en iyi kalecisi Cech topu elinden kaçırdığında ibre çoktan bize dönmüştü. Biz 2-2'ye razıydık ama Türk futbolunun Avrupa'daki en büyük yıldızı Nihat Kahveci değildi. Nihat'ın 90'a giden vuruşu Türkiye'yi Hırvatların karşısına taşıdı. Son saniyelerde kalemizi Tuncay Şanlı'nın koruması da maçın unutulmaz yönlerinden biriydi.
YILIN OLAYI:Avrupa Şampiyonu İspanya
İspanya her zaman büyük turnuvaların geleneksel favorilerinden biridir. Sahip oldukları ulusal lig ve yıldız futbolcularla da bu ünvanı hak ederler. Ancak sadece İspanyollara değil, kendilerine sempati duyan milyonlarca futbolsevere de 2008'e kadar hayal kırıklığı yaşatmışlardır.Bu kez başardılar ve tam 44 yıl sonra Avrupa Şampiyonluğu'nu elde ettiler. Hem de belirli bir sistem içinde rakiplerine bariz üstünlük kurarak. Sadece Dünya Şampiyonu İtalya'yı çeyrek finalde elerken şanstan bahsedebiliriz onda da zaten hak eden taraf onlardı. Günümüz futbolunda zafere giden yolun orta saha oyuncularında geçtiği teorisinin gerçekliğini ispatladılar. Sahip olduğu Xavi, İniesta, Senna, Xabi Alonso, Cazorla gibi orta saha oyuncuyarıyla Luis Aragones'in çok şanslı olduğu söylenebilir ama bu yıldızların rotasyonunu son derece iyi yapan deneyimli teknik adamın da hakkını vermek lazım.
kaynak: NTv Spor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder