Maçla ilgili yorum yazmadan önce şunu belirtmek istiyorum. Beşiktaş, Ertuğrul Sağlam'dan beri ilk yarılarda uyutma alışkanlığını uzatarak devam ettiriyor.
Maça gelirsek, Mustafa Denizli kadro zenginliğini biraz şımarıklığa vuruyor gibi düşünmeye başlıyorum artık. Bugün sahada olmayanları düşünürsek ( Ekrem Dağ, Delgado, Rüştü sakat, Toraman, Serdar Özkan, Nobre, Cisse kulübede ) rotasyonun biraz ayarı kaçmış durumda. Ernst geleli 1 hafta olmadan 2. maçına çıkarken, bal yapmayan arı Yusuf'ta ısrar sürüyor. Son deplasman galibiyetini ekim ayında, Mustafa Denizli'nin ilk maçında, Ankara'da Gençlerbirliği karşısında alan Beşiktaş bu zincire bir halka daha eklerken sahada verimli olabilen kimseyi hala görememek sistem üzerindeki soru işaretlerini büyütüyor... Bobo'nun deplasmanda tek forvet olarak oynayacak vasıflara sahip olmadığı gün gibi aşikarken bunun üstüne gitmek, Nobre'yi son 12 dakika oyuna almak sadece tükürdüğünü yalamamak gibi gözüküyor. Zira Beşiktaş'ın az da olsa hareketlendiği 5 dakikada girdiği 2 pozisyonun ikisi de Gökhan Zan'ın savunmadan savuşturduğu topların kontra atağa dönüşmesiyle gerçekleşti.
Neresinden tutarsak tutalım elimizde kalan bir takım var ortada. İlk yarım saat sağ kulvardan Veysel gibi yetenekleri sınırlı bir oyuncuya eskort eden Serdar Kurtuluş ve Zapo'yu mu sayalım? Denizli'nin çığır açan karışık sistemiyle 70 dakika sağ kanada hapsolan Tello'dan mı bahsedelim? 25 dakika 3 önliberoyla ( sivok - ernst - ugur ) oynayan takımdan mı dem vuralım? Bir organize atak dahi yapılamamasını mı tartışalım?...
Beşiktaş herkesin kafasını karıştıran dağınık sistemini bir yana koyup 4-5-1'e dönmüş durumda adeta. Ertuğrul'un o eleştirilen sistemi yani... Sivok stoper oynarken ileri çıkmalarıyla orta sahayı çoğaltırken artık gördüğümüz sahaya direk önlibero olarak çıktığı ve arkasında 2 stoper bulunduğu. Ekrem Dağ gibi - nerede oynarsa oynasın - maça dinamizm getiren bir oyuncudan da yoksun olunca Beşiktaş üretmekten çok tüketmeye eritmeye yönelik oynar bir hal alıyor. Naçizane fikrim şudur ki; Eğer bu sistem devam edecekse, savunmada Zan yerine Sivok'u kullanıp onu hücumlarda ileri çıkarmak, orta sahada Yusuf yerine Serdar'ı kullanmak, deplasmanlarda Nobre'yi kullanmak, bu takımı çok daha üretken hale getirebilir... Şablon sabit kaldıkça, oyuncular yavaş yavaş kreativiteden uzaklaşıp askerleşiyor. Bunu görmek için master yapmaya gerek yok.
Haftaya İnönü'de Trabzon maçı var. 2009'da ilk kez berabere kalan Beşiktaş orada ilk mağlubiyetini alabilir. Çünkü 2009'un formda gösterilen takımı bu sene G.Antep, G.Antep Belediye, Denizli ve Antalya (x3) ile karşılaştı. Dişine göre bir rakip, ilk yarıda olduğu gibi ikinci yarıda da Beşiktaş'ın eksiklerini ortaya çıkarır. Çıkarması dışında, ilk yarıda üstündeki takımları yenemeyen Beşiktaş geleneği de bu sistemle bozulur gibi durmuyor. Dost acı söyler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder