Ocak 30, 2010

İş Bilenin, Kılıç Kuşananın.


Devre arası transfer hareketiyle sene başında yapılan Haldun Üstünel - Hakan Bilal Kutlualp karşılaştırması tekrar gündeme geldi. Fenerli yazarlar yapılamayan transferleri, Galatasaray'ın transferlerine bok atarak savurmayı düşünüyorlar ama eminim ki birçok Fenerbahçe taraftarı bunları yemeyi çoktan bıraktı. Onları bu hale getiren adamların başında da Hakan Bilal Kutlualp vardır sanırım. Alex, Appiah, Van Hooijdonk ve Anelka. Bu isimleri Fener'de görmeye alışan taraftar Alex hariç diğerlerine muadil, Güiza, Christian ya da Bilica'yı görünce doğal olarak sinirleniyor.
Hakan Bilal Kutlualp'ı tanımam, olaylarla da ilgili net bir bilgim yok ama ben biraz öne çıkmaya başladığı için kulüpten uzaklaştırıldığını düşünüyorum.
Gelelim Haldun Üstünel'e. Tamam gelen futbolcular elbette Messi ya da Ronaldo değil ama bu bütçeyle alınabilecek iyi adamlar, üstüne üstlük 2si de bildiğimiz genç yetenek. O yaşlarda Süper Ligde banko oynayan kaç oyuncu var acaba? Ancak Haldun Üstünel bunları yaparken hiçbir şekilde ekibin diğer kısmını gözardı etmedi ve 'Ben Getirdim' cümlesini kullanmadı. Hatta Rijkaard'da Ocak ayından beri uğraşıyordu dendi, kendi ben uğraşıyordum demedi.
Bu işin, bilenlerin işi olduğu göze çarpıyor hemen. 2 yönetici de işi biliyor, 1i şu an olmadığı için arada fark oluyor. Kutlualp varken de olay tam tersiydi. Biz izliyorduk Anelka'nın, Appiah'ın gelişini. Eğer yönetimde öne çıkanı aşağı çekme modeli bir yönetim uygulanıyorsa yöneticilik ömrünüz kısa sürüyor. Suçlanıyorsunuz bir de üstüne.
Şu an, Fener'de Aykut Kocaman'ın transfer yapması bekleniyor. Beşiktaş'ta zaten transfer yapılmayacağı söylenmişti. Son 1-2 senedir transfer edilenlere bakılırsa zaten yabancıların kimler olduğu ortada. Transfer işinin de ayrı bir uzmanlık gerektirdiğini zaten az çok futbolla ilgilenen herkes biliyor. 1-2 maç izlemeyle transfer devri biteli çok olmuştu şimdi o sisteme geri dönmek bir çok şeyin nasıl yapıldığını da gösteriyor zaten. Hakan Bilal Kutlualp'in gönderilişi Fenerbahçe'nin kurumsallaşmasına yapılmış en büyük darbedir. Diğer yanda Haldun Üstünel de Galatasaray'ın kurumsallaşmasının en önemli ayaklarındandır. İşbölümü gözle görülür bir biçimde yapılıyor.
Ama şu an Hakan Bilal Kutlualp de çalışıyor olsaydı, ne transfer dönemi izlerdik o da ayrı bir hikaye. Süper kapışma olurdu tahminen.


Bu arada Zidane pozunun önemi ayrıdır. Yukarıda bahsettiğim kurumsallaşmaya en önemli örnektir bana göre. Markanın değerini artırırken bu pozların değeri artar. Ve pozda HBK'nın olması da işbölümünün simgesidir. Ancak aşağıdaki resimde de olay tam tersi. Başbakan'a verilen formanın ne esprisi olur ne de marka adına bir getirisi, veren de sorumlu yönetici yerine başkansa. Şu 2 pozun farkı yaşanan değişimin bana göre en önemli göstergelerindendir.



Şunuda söyleyeyim ki, Türkiye'de forma hediyesinden en çok nasibini alanlar devlet erkanı ve de Vestel'in sahibi Zorlu'dur. Charlize Theron - Chelsea, Tom Cruise - Sevilla ve Zidane - Fenerbahçe örneklerinin aksine, bizdeki forma hediye etme anlayışı vizyondan çok, yağcılık kokan hareketlerdir benim gözümde.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

katılıyorum ..

Related Posts with Thumbnails