Kelle sayısına bakarsak kalabalık bir sülaleden geldiğim söylenebilir.Ama Nicelik değil nitelik analizi derseniz bu kalabalık sülale ancak düğünlerde ve nişanlarda "bedava dinamit götümde patlasın" zihniyetiyle beleşten eğlence için bir araya gelebilen bir sülale.
Peder ile validenin de ben 11 yaşındayken ayrılmasından sonra zaten tek tük gittiğim -para koparabildiğim- bayram ziyaretleri iyice taban yapmıştı.Annemden aldığım paranın üstüne sadece babama gidip (dondurma parası adı altında) aldığım yüklüce harçlığı ekleyebilirdim.Ama bu ikisi bile benim hayalini kurduğum uğruna para biriktirdiğim şeyleri almama yeterdi.
Bayramlar geçtikçe para da kesilmeye başladı.Sonra bir baktık eli öpülen adam olmuşuz.Bakkalın çırağından mahallenin bıçkın gençlerine kadar herkes "Tuna abi iyi bayramlar" diyerek bir elime salya sümük yapışmaya başlamış.Ulan ben "Abi" olmayı hazmedemiyorum daha ne el öpmesi derken yaşı 8-12 arasındaki jenerasyondan "amca" sıfatını duymak hem beni çökertti hem de sinirlendirdi.
Çocukken düşünürdüm hep; "Bu büyükler acaba neden el öptürmezler.Para vermek istemiyor ibneler heralde" diye. Şimdi görüyorum ve anlıyorum. Para vermeye razı olmama rağmen elimin öpülmesinden adeta tiskinen bir hal aldım. Zaten el öpülme yaşına geldiğinde çoktan el öptükten sonra para alma faslı bitmiş oluyor. Ne pis birşeymiş lan eli öpülen olmak. Zaten sevmem böyle prosedürsel bayramdır nişandır bok püsürleri.İyice nefret ettim...
Herkese iyi bayramlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder