Bu yazının sporla ya da futbolla yakından uzaktan alakası yoktur ama paylaşmak istedim... Anlayan çok şey anlar :..
Dağılan muhabbeti toparlamak amacıyla sorduğum "Ne konuşuyorduk biz hocu?" sorusunun cevabı olarak, "1 sn" yazıp msn penceresinde yukarı ilerledi, konu dağılmadan önce yaptığım konuşmanın son satırını "paste"'ledi ekrana. Bir diğeri "Abi dedi bu şarkının dördüncü dakikasında giren melodi çok güzel". Winamp'a tıkladı, ilerletti şarkıyı, dördüncü dakikaya. Ötekisi "Bu filmin en çok bu sahnesini seviyorum" dedi, filmin ismine tıklayıp, sevdiği sahneye ilerledi bir çırpıda. Sonuncusu ise "Biz yeniden başladık" dedi, eski kız arkadaşını kastederek, itiraz edecektim, ama ilişkinin bozulmaya başladığı andan başlatmışlardı ilişkiyi. Onlar başa sarma, ileri alma lüksü olan nesildi. Kıskandım.
Plakları olan nesil şanslıydı, cd'leri olan nesilde şanslıydı. Biz kasetleri olan nesil arada kalmıştık. Hiç bir zaman istediğimiz şarkısından başlayamadık dinlemeye bir albümü. İlkel çözümlerimiz vardı tabi, istediğimiz şarkıyı bulmak için ileri alır, durdurur dinler, tekrar ileri alır, durdurur dinler, bunu sevdiğimiz şarkıyı bulana kadar yapardık. Fakat bir daha dinlemek istersek o şarkıyı, tekrar deneme yanılmalara girmemiz gerekirdi, bu sefer başa sararken, ki albümü baştan sona dinlemek daha az zahmetliydi.
Biz bu yoksunluklarımızdan; İyi bir şarkı için tüm albümü dinlemeyi, iyi bir sahne için tüm filmi izlemeyi öğrendik.
İlişkilerimizde böyle gelişti. Sevdiğimiz tek bir yönü için tümüyle kabullenebildik başkasını. Sevdiğimiz bir şeyi yakalamanın zor olduğunu bildiğimiz için, değer verdik fazlasıyla. Sevmediğimiz şarkılara da tahammül etmek zorunda kaldığımız için, bağlandık, alıştık, kabullendik karşımızdakini olduğu gibi. Hiç bir zaman başa sarmadık, hiç bir zaman sıkılıp, ileri atmadık.
by experimental @ uludagsozluk
Dağılan muhabbeti toparlamak amacıyla sorduğum "Ne konuşuyorduk biz hocu?" sorusunun cevabı olarak, "1 sn" yazıp msn penceresinde yukarı ilerledi, konu dağılmadan önce yaptığım konuşmanın son satırını "paste"'ledi ekrana. Bir diğeri "Abi dedi bu şarkının dördüncü dakikasında giren melodi çok güzel". Winamp'a tıkladı, ilerletti şarkıyı, dördüncü dakikaya. Ötekisi "Bu filmin en çok bu sahnesini seviyorum" dedi, filmin ismine tıklayıp, sevdiği sahneye ilerledi bir çırpıda. Sonuncusu ise "Biz yeniden başladık" dedi, eski kız arkadaşını kastederek, itiraz edecektim, ama ilişkinin bozulmaya başladığı andan başlatmışlardı ilişkiyi. Onlar başa sarma, ileri alma lüksü olan nesildi. Kıskandım.
Plakları olan nesil şanslıydı, cd'leri olan nesilde şanslıydı. Biz kasetleri olan nesil arada kalmıştık. Hiç bir zaman istediğimiz şarkısından başlayamadık dinlemeye bir albümü. İlkel çözümlerimiz vardı tabi, istediğimiz şarkıyı bulmak için ileri alır, durdurur dinler, tekrar ileri alır, durdurur dinler, bunu sevdiğimiz şarkıyı bulana kadar yapardık. Fakat bir daha dinlemek istersek o şarkıyı, tekrar deneme yanılmalara girmemiz gerekirdi, bu sefer başa sararken, ki albümü baştan sona dinlemek daha az zahmetliydi.
Biz bu yoksunluklarımızdan; İyi bir şarkı için tüm albümü dinlemeyi, iyi bir sahne için tüm filmi izlemeyi öğrendik.
İlişkilerimizde böyle gelişti. Sevdiğimiz tek bir yönü için tümüyle kabullenebildik başkasını. Sevdiğimiz bir şeyi yakalamanın zor olduğunu bildiğimiz için, değer verdik fazlasıyla. Sevmediğimiz şarkılara da tahammül etmek zorunda kaldığımız için, bağlandık, alıştık, kabullendik karşımızdakini olduğu gibi. Hiç bir zaman başa sarmadık, hiç bir zaman sıkılıp, ileri atmadık.
by experimental @ uludagsozluk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder