Şubat 12, 2010

Büyük Takım Olmak.


2 oyuncu değişikliğiyle turu geçebilmektir. Maçı izlemedim ama ilk yarı sonucunu duydum. Aklıma ilk Galatasaray elendiği için Fener'de elenecek geçti. Sonra maçın olduğunu da unutmuşum, evde internette maç yorumlarını okuyup özetleri de izleyince hatırladım tekrar.
Her ne kadar Bursaspor yöneticileri ve teknik direktörleri hakem hakkında konuşsa da belki uzatmalarda atacaktı Fenerbahçe o golü ve turu geçecekti. Ama Daum'un bu kadar riske hem de Bursaspor karşısında girmesi enteresan geldi. Gerçi adam ne yapsın 3-0'lık ilk maçın üstüne güvenmekte haklı takımına.
Bundan sonra çok avantajlı Fenerbahçe. En ciddi rakip Trabzonspor. Bu sene alacak gibi duruyor kupayı Fenerbahçe, Daum sürpriz yapmazsa. Fenerbahçe'nin yıllar süren kupa hasreti olmamış olsa, onlarında bu kupaya ciddi bakmayacaklarını zannediyorum. Artık bir esprisi yok zaten, Anadolu kulüplerinin UEFA'ya en kolay açılan penceresi modunda devam eder bu kupa, tek devreli lig usülüyle.

Şubat 11, 2010

Nereye Baksam Anelka.










UEFA CL (1): Real Madrid (1999/00)
Premier League (1): Arsenal (1997/98)
Türkiye Süper Lig (1): Fenerbahçe (2004/05)
FA Cup (2): Arsenal (1997/98); Chelsea (2008/09)
Community Shield (2): Arsenal (1997/98); Chelsea (2008/09)
Intertoto Cup (1): PSG (2001)

UEFA Euro (1): Fransa (2000)
FIFA Conf.(1): Fransa (2001)

Şubat 10, 2010

Necati'nin Fendi


2 maçta 3 gol,1de ilk maç son dakika'da Mustafa Sarp'ın ayağından aldığı top. Gerçi Mustafa Sarp bugünde yıkanmadan gelmiş galiba ama Antalyaspor bir çok kez olduğu gibi Ali Sami Yen'den yine istediğini alarak ayrıldı. Güzel tarafı son dönemde en çok pozisyon bulduğumuz ve gol attığımız maç oldu. Sadece 3 kez gelip 2 gol atan Antalyaspor ise, gelecek hafta perşembe ne tür bir şenlikle karşı karşıya kalırız o da ayrı bir sürpriz.
Bu arada şunu yazmadan geçemicem, Necati bu maçta attığı gollere sevinmek yerine 3-4 sene önce formasını giydiği takımın taraftarı tarafından yuhalandığına üzülsün. Tabi bu maç dışında bu sene de bir daha böyle oynar mı, bence oynamaz. GS'den ayrıldığından beri 10-15 gol arası attı son 3,5 senede.
Ömer'in de çingeneliklerine 'penaltıyı kim atacak çözemedim'i eklemesi de ayrı bir hava kattı kendisine.

Gıyabında Kombine.


Bu kez de Danıştay, Seyrantepe'yi durdurdu. Ayrıntılar birazdan.

Edit: Işın Çelebi hukuki sorun yok, yola devam demiş. Ben yine de kombinemle ilk maçıma gidene kadar inanmayacağım.
Yapılan açıklama da aynen şöyle 'TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından, Seyrantepe Stadı ile ilgili İmar Planı değişikliğinin iptali istemiyle açılan davaya ilişkin olarak İstanbul 9. İdare Mahkemesi’nce verilen 26.12.2008 tarihli red kararı Mimarlar Odası tarafından temyiz edilmiştir. Danıştay tarafından verilen 08.12.2009 tarih ve 2009/11645 no.lu Kararla, söz konusu davanın bir üst ölçekli imar planlarının incelenerek yeniden görüşülmesi için dosya İstanbul 9. İdare Mahkemesi’ne geri gönderilmiştir.'

Tarihte Bugün.


Tarih: 10.02.1985.
Türkiye 1.Ligi.
Galatasaray 1-2 Antalyaspor.
Yer: İnönü Stadı.
Gol: Abramczik.
Kırmızı Kart: Erdal- Fatih.

Sabri'den Self-Fake


Sabri'den akıl dolu bir hareket.

Sami Yen Satılıyor.


Nasıl bir anlaşmadır ben anlayamadım bir türlü. Muhtemelen en pahalı arsa satışı olacak, İstanbul'un göbeğindeki bir arsayı ve üzerindeki stad nasıl olur da 200-300 milyonluk bir stad+arsasına verilir?
Canaydın ne kazık atmış bu takıma ki, gideli 2 seneden fazla oldu, yeni yeni çıkıyor acısı. Şimdi çıksın ihale 1-1,2 milyar $'a kına yaksınlar sonra. İnşaat sektörünün coştuğu bir dönemde, hakkını bitmek bilmeyen stad inşaatına karşılık vermek hangi akla hizmettir?
Ne biliyim 1-1,5 sene sonra yıkılmak şartıyla alışveriş merkezi-otel-residence 3lüsünden birşeyler yapacak bir şirkete verip, hem stadı yaptırıp hem de oraya yapılacak kompleksten pay almak hiç kimsenin aklına gelmez mi?
Arsa senin de olmasa intifa hakkı var. O intifa hakkı arsa satışı hariç herşeye izin verdiğine göre kulübün borçlarını sıfırlayacak bir proje elbet çıkardı oradan. Ama kafanı çalıştırabilirsen. Gitti güzelim arsa. Tekel fabrikasını almaya çalışırken, stad arazisi de gitti elden. Hayırlı olsun.
Bu arada TOKİ ihaleye 1-2 hafta içinde çıkacak ve İETT ve Karayolları arazilerinden daha pahalı bir fiyat çıkacağını bekliyor. İstanbul'un şu an en değerli arsası gözüyle bakılıyor. Yapılacak inşaat için ise neredeyse limit yok o bölgede. Ne yükseklik ne de başka bir şey.

Nereye Baksam Seedorf




Seedorf Fener'de.


Seedorf Racing.



UEFA CL (4): Ajax(1994/95) ; Real Madrid(1997/98) ; Milan(2002/03;2006/07)
La Liga (1): Real Madrid(1996/97)
Serie A (1): Milan (2003/04)
Eredivisie (2): Ajax (1993/94;1994/95)
Intercontinental Cup (1): Real Madrid (1997/98)
FIFA Club World Cup (1): Milan (2007)
UEFA Super Cup (1): Milan (2003;2007)
Supercopa Espana (1): Real Madrid (1997)
Supercoppa Italiana (1): Milan (2004)
Johan-Cruyyf Cup (2): Ajax (1993;1994)
KNVB Cup (1) : Ajax (1992/93)

Supporter Protest


Catania mağlubiyetiyle gaza gelen Lazio taraftarları, tesisleri basmış. Polisin de biber gazıyla saldırmasıyla olaylar 6 yaralı ve 11 tutuklu ile atlatılmış. Olayların ardından futbolcular evlerine gönderilmiş, teknik direktör Ballarini'de kaderine terkedilmiş. Yeni teknik direktör ex-Napoli hocası Edy Reja.
Videosu burada

İstanbul Afrika Cup

İstanbul'da yaşayan Afrikalılar kendi aralarında bir kupa düzenliyormuş. Adı da İstanbul Afrika Cup. Ancak bu sabah TRT antrenmanlarına canlı bağlandı haber programında ve spiker bir nevi takım kaptanlarıyla röportaj yaptı.
Internette Ağustos 2005'e ait bir haber var kupayla ilgili. 5 senedir böyle bir kupa varmış demek ki ancak sadece Radikal internette bulabildim bir haber.
Ne diyelim başka bir haber çıkarsa onu da paylaşırız.

KSKnesine.com


İstanbul'un büyükleri yapmaya daha yeni başladı, daha dumanı tüterken Karşıyaka'da bu işe soyundu. Altay maçına sırt reklamı olarak NESiNE" yi alıp şaşırtan Karşıyaka bugün resmi siteden bir açıklama yaparak KSKnesine.com için çalışmaların başladığını bildirdi. Siteden oynanacak tüm oyunlar kulübe katkı sağlayacak...

Şubat 09, 2010

Hakemlerimiz Facebook'ta


Çok sevilen hakemler için Facebook'ta sayfa ve gruplar oluşturulmuş, tüm takımların taraftarları ayrı ayrı sevdiklerini bu yolla göstermeyi tercih etmişler.
Cüneyt Çakır 130 gruplar lider, Selçuk Dereli 115 grupla lider, Hüseyin Göcek 33 grup , Koray Genceler 10 grup. Bu kadarı geldi aklıma, kimbilir diğer hakemlerinde ne kadar çok fan'i vardır.

Altay 0 - 2 Karşıyaka

Hangi Marka Değeri?


Türk Futbolu'nun marka değeri, Galatasaray'ın marka değeri, Fenerbahçe markası gibi birçok söz grubu dönüyor bugünlerde heryerde. Herkes bu markaya takmış ama bir inceleyelim bakalım neymiş bu marka değeri.

Marka değeri, bir markayla, o markanın adıyla, simgesiyle bağlantılı ve bir firmaya veya firmanın müşterilerine ürün ve hizmet yoluyla sağlanın değeri artıran ya da eksilten aktifler ve taahhütler bütünüdür.

Tanıma baktığınız zaman en önemli kavram son kelime olan 'bütünüdür' ibaresi. Yani bir markadan bahsediyorsanız bir bütünden bahsetmelisiniz. Defter değeri $40 milyar olan Coca-Cola'nın marka değeri $200 milyar'a yakındır. Peki neyle sağlamıştır bunu bu adamlar? Logosuyla, rengiyle, yönetimiyle, ambalajlarıyla, düzenlediği etkinliklerle, dünyanın her yerinde görebilmenizle, hemen hemen 5er dakika aralıklarla dünyanın neredeyse her noktasında ulaşabilmenizle. Buna rağmen boş durmazlar hala çalışırlar, yan gelip yatmazlar, bizim firmalarımızın ömür boyu yaptırmadıkları testleri, araştırmaları her ay yaptırarak markanın değerini yüksek tutmaya çalışırlar.

Şimdi bize gelelim. Federasyon ligin marka değerinden bahsediyor. Yükseldi diyor. Neye göre yükseldi. Yayın hakkı gelirleri yükselince değer yükseldi demek değildir. Dünyanın 2. veya 4. en önemli derbisi sayılan maçın sadece Türkiye'de ve yurtdışından Türklerin yaşadığı ülkelerde gösterilmesi mi yükseltti? Barça-Real maçı 200 ülkede yayınlanırken bizim maçı sadece Digiturk'ten izleyebiliryosunuz. Geçen sene Aragones sayesinde Fener'in, bu sene de Rijkaard sayesinde GS'nin bazı maçlarını Canal+ yayınladı. E o zaman marka olan ligimiz veya takımlarımız değil, hocalarımız olmuş.

Ülkede kayda değer 3 stad var. 2si kullanılıyor, 1i 1 TL biletle doluyor. 2sinin de zemini kötü. Teknik ayaklara sahip olduğunuzdan doğru dürüst top bile yapamıyorsunuz. İngiltere'de Stoke-Fulham maçında tribünler ful, zemin şahane. Bizim takımlar oraya gidince taraftar desteksiz neredeyse buradan güzel oynuyorlar.

Hakemler evlere şenlik. Hakemlere yöneten kurum daha da beter. Dünyada birçok büyük hastaneyi doktorlar değil iyi yöneticiler yönetiyor. Biz hastanelere bile doktordan müdür koyduğumuza göre, hakemleri yönetmek de hakemlerin işi tabi, değil mi? Normal değil mi o zaman dünya kupası'nda hakemlerimizin olmaması. İyi yönetilmiyorlar ki, kafalarına göre kara veriyorlar. Hakem kurulu Fener'i şampiyon yapacak diyorsun, ertesi hafta bir bakıyorsun, Fener'e ters kararlar. Galatasaray'a göre kararlar veriyorlar, 1 hafta sonra Galatasaray'a da tırpan. O zaman amaç bir takımı tutmak değil, tümden futbola zarar vermeye geliyor. Bebbe Lugano'ya tekme sonrası sahada kalırken, bize TV'yi açtıran, maça götüren Özer ya da Jo birkaç hafta sahalardan uzak kalıyor.

Taraftarlar zaten içler açısı. 3.Lig maçında bile 50-60 taraftarı olan takımlar, deplasmana keserlerle kavga etmeye gidiyorlar. E 1.Lig takımlarının çok daha fazla olan taraftarlarının kavga veya küfür etmesi bu bakımdan çok normal değil mi? Takımı şampiyonluğa giden taraftar, başkanı protesto etmeyi, maçı izlemeye tercih ediyor.

Yöneticiler, küçük büyük tüm klüplerin yöneticileri Marksist paradigma denilen, hayat çelişkilerden oluşur felsefesi ile yönetiyor kulüpleri. Ben bunu yaptım yerine, o bunu yapmadı deniyor. Hepsinin açıklaması kendini övmek yerine diğerini yermeyi amaçlıyor, böylece şahsi reyting artmış oluyor.

TV'ye gelince. Yayın kalitesi düzgünde olsa, geri kalan herşey cacıklamış vaziyette. Marka değeri adına yorumcu yollanıyor, yerine kimse alınmıyor, olanlarla idare edelim deniyor. Maç yayının yapmayan kanallar hala eskimiş adamlar ve yukarıda bahsettiğim Marksist paradigma üzerine kurulmuş tv programlarıyla hem insanları yanlışa sürüklüyorlar, hem de izlemeseniz de birşey kaybetmeyeceğiniz, hatta kazanacağınız şekilde yayınlanıyor.

Genç oyunculardan hiç bahsetmiyorum ki son yıllarda Türkiye'de yetişmiş, Almanya'da ya da diğer ülkelerde doğmayanlardan bir tek Arda var görüntüde. Yurtdışında ise Tuncay hariç Türkiye'den gide bir de Sinan var şimdi aklıma gelen. Diğerlerini geri getirmeye bayılıyoruz, onlarda çok paraya az iş mukabilinde dönüyorlar memleketlerine.

İyi şeyler olmuyor mu, oluyordur ama istisnalar kaideyi bozmaz zaten. Bir bütünden bahsettim yukarıda ve gördüğümüz üzere bu bütünde artı değerde hiçbirşey yok. Avrupa'nın en değerli 5.ligiyiz, İngiltere, İspanya, İtalya, Almanya ve de biz. Bu 4ünün dışında Fransa'yı geçmek pek önemli değil. Bu ülkelerde oynanan maçlar dünyanın pek çok ülkesinde yayınlanıyor ve biz de dahil olmak üzere birçok futbolsever tv'nin başına koşuyor. Kimse kusura bakmasın, ben Avrupa'nın en değerli 5.si olan ligimizde kendi takımım dışındaki maçlarına, ki o da sarmıyor bu aralar pek, bakmak dahi istemiyorum.

Bu mudur ligimizin marka değeri? Budur. Yerlerdedir, başkanlık yaptığı kulübe hiçbir şey katamamış bir federasyon başkanınız olursa, federasyonun gelirlerini 2ye katladık ama hala bir milli takım hocası bulamadığının farkında olmayan eski basketbolcudan dönme futbol yöneticiniz olursa, hakemlik yaptığı dönemde verdiği yanlış kararları herkes tarafından hatırlanan bir hakem kurulu başkanınız olursa, kendi takımını desteklemek yerine diğerlerine küfretmeyi doğru bulan taraftarınız ve yöneticileriniz olursa, lig yayınlarına $1 milyar'da verseler gram marka değeriniz olmaz. Ha pardon olur ama ancak ülkenizdeki bir kısım insanı inandırırsınız buna onlar da birkaç sene yerler, yurtdışına çıktığınızda bir bahisçi de bile olsa kendi maçınızı izleme imkanınız olmaz. O da marka değerinizi bir tokat gibi suratınıza vurur zaten.

Hıncal Uluç'un Euro2012 Eleme Grubuna Yorumu.


'Oradaki Almanya maçı hariç hepsini kazanabiliriz. Ama WC2010 eleme grubunda da İspanya maçı hariç hepsini kazanabilirdik.'
'Gruplardan sonra eski gruplara baktım o grupta kolaydı İspanya hariç herkesi yener, en iyi 2. oluruz ya da Play-off'a kalırız diye düşünmüştüm. Şimdi ise biz rakipleri biliyoruz ama biz kimiz onu bilmiyoruz. Hoca yok, kaç tane milli maç haftası geçti maç yapmadık. Fatih ani bir kararla da bırakmadı. Bu arada hiç kimseyi düşünmemiş mi Federasyon?'
Kırmızı Çizgi Programı'ndan

Şubat 08, 2010

Sami Yen'de Antalyaspor Maçları


13 maç 8G 2B 3M. Antalyaspor'un Sami Yen karnesi pek de kötü değil. Bir de Samsun, Antep, Antalya serisinde 3-0lık bir galibiyetleri var ki GS Sami Yen'de Antalyaspor'u 3 farklı hiç yenememiş.


Son 5 maçta da 2G 2B 1M ile Antalyaspor, Galatasaray'a karşı üstün. 1985'teki randevu yine 10 Şubat'a denk gelmiş. Ve Antalya o maçı 2-1 kazanmış Sami Yen'de. Bir de Galatasaray'ın Baros'un gidişiyle başlayan gol kısırlığına, Jo'nun sakatlanması, Nonda'nın gidişi eklenmesi büyük handikap. Zaten Antalyaspor maçının 2.yarısı ve Kayserispor maçında da görüldü bu eksiklik. Bekleyip göreceğiz ama nasıl gol atacak bu takım, hem de son maçlarda bir şekilde ters gelen Antalyaspor'a.

Memleketimden Manzaralar.



En güzel stadlar, en kötü zeminler. Resimlerde zemine odaklanırsak...

Milli Takım Yayın Hakları NTV'de.


Euro2012 ve WC2014 eleme maçları yayın haklarını NTV aldı. Bir de HD yayın bi zahmet. NTV'de yayınlanan maçları genelde kaybediyoruz ama hayırlısı diyoruz. Bir ara teknik direktör bulur ve çalışmaya başlarlarsa uğursuzlukla işimiz olmaz buı grupta. Ama son maça bırakmadan gruptan çıkmak bize yakışmaz. İlle de son dakika.
Related Posts with Thumbnails