Ekim 10, 2009

1 gol neyi değiştirir.


Estonya'da atılamayan, Belçika'ya atılamayan, İspanyol'lara 35 şutla atılamayan o 1 gol. Bütün ümitleri söndürür. 2 maç kala formalite maçına çıkarır adamı. Cumartesi gecesi eğlencesini bayraklarla süslemenizi engeller. Geçmiş olsun Türkiye. Yine aynı senaryo. 1 ters 1 düz. 2012'nin düz olmasını dileyeceğiz artık.

Orjinali '1 oy neyi değiştirir'dir, Hitler için söylenmiştir. Hitler Nazi Partisi'nin başına 1 oy farkla geçmiştir ve sonuç ortada.

Burası İstanbul


Fatih Tekke postuna Ceza Sahasından gelen yoruma cevap yazacaktım, uzun oldu post yazayım dedim. İstanbul'a uğramayan her büyük futbolcu mağdur olur yazmış. Doğrudur, lakin İstanbul'a uğramazsan vizyonun da dar olur. Şampiyonlar Ligi'ne bile almazlar. Farklarını yazalım, İstanbul'la, şu uzağın.
- İstanbul takımlarına gelenler sürpriz seneler hariç Avrupa'da ortalama en az 6 maç yaparlar her sene. Bu maçlar üst düzeyde olmasa bile, her sene Avrupa'da olmak takımları Artmedia, Anorthosis ya da Cluj gibi takımlardan farklı kılar.
- İstanbul takımlarına gelenler kendilerini gerçek bir savaşın ortasında bulabilirler. Eski takımında her maç banko oynayan, bütün yükü sırtlayanlar İstanbul'da süt dökmüş kedi gibi olabilirler. En son örnek Topuz'dur, Daum'la kavga etti dedikoduları gerçek midir bilemem ama şimdi yanından ayrılmamaya çalışmaktadır, zira burası İstanbul'dur. Her kafana estiğinde kaleye şut çekemezsin, takımı kurtarmaya çalışamazsın, çünkü onu yapabilecek senden çok daha fazlaları vardır.
- İstanbul'da yedek kalmak da vardır. Eski takımında kötü de oynasan bile orada yıldız sensindir ve sana bel bağlanır. Burada sana ihtiyaç yoktur birinci etapta. Çünkü sen oynamazsan yerine 2 ya da 3 kişi daha vardır, senin kötü maçından iyi oynayabilecek. Roberto Carlos bile kulübe ile tanışabilir.
- Burası Türkiye'nin büyük futbol arenasıdır. Geldiğin gün hava limanında seni bekler sarışınlar, esmerler , aldığın rakama istinaden. Eşin varsa da durum değişmez. Maçlardan önceki gece bile barlarda sabahlayabilirsin. Ona da dikkat etmezsen Necati olursun, Serhat olursun, gidecek takımı 31 Ağustos günü saat 17:00'de anca bulursun.
Bu yazılanların sonucu şudur ki; her sektörün olduğu gibi futbolun da merkezi İstanbul'dur bu ülkede. Ve en iyiler mutlaka bu şehre gelirler. En iyilerden olup da gelemiyorlarsa bu sorun kendilerinindir. Gelemeyip yıldız kalanlar eskiden varlardı. Hami vardı, Ünal vardı, B.Orhan vardı. Ama onlar gelmezdi, zaten gelmediler. O zamandı 4 büyük. Zevkle izlerdik, Lyon, Aston Villa maçlarını. Şimdi izleyemez olduk. Uzakların büyük yıldızları suskundu Anothosis ve Kiev maçlarında.
Öyle ya da böyle küçük takımın büyük yıldızlarının işi zor Milli takım konusunda. Doğru, ama şu Avrupa tecrübesi var anlaşılmak istenmeyen. O tecrübeydi bizi Şampiyonlar Ligi'nde ilk golle Cihat'la tanıştıran. O tecrübeydi, Türkiye'nin kralları Saffet Sancaklı ve Hakan Şükür'ü Türkiye'ye golsüz döndüren Euro96'dan. Ve o tecrübeydi Euro2008'de 3. olan. Yedeksiz kadroyla maça çıkıp düdük çalmadan maç bitmez diyen Almanlar'a elenen. Ki o turbuva Mehmet Topuz, Mehmet Yıldız vardı Terim onları almadı, hata yaptı ile başlamıştı. Şimdi lütfen bana küçük takımlarının büyük oyuncularından bahsetmeyin.
Trabzonspor'un 4.büyüklüğünü elinden almış değilim, Ama ben eski Trabzonspor'u özledim, Trabzonsporlu'lardan kurulu, Avni Aker'i cehennem çeviren, puan alındı mı bayrama çeviren o takımı. 4.büyük o takımdı işte. Gökdeniz'i ve Fatih'iyle Şampiyonlar Ligi'ni kaçıran, senede ortalama 2 Avrupa maçı yapan takım değil. Gol kaçırma rekoru kıranlar şimdi frikikleriyle kaleciyi korkutan Hami'nin, süratiyle uçan Orhan Çıkrıkçı'nın yerine alamaz benim gönlümde.
Bakış açısını biraz genişletelim ve İstanbul'un da aslında Avrupa'ya uzak olduğunu görelim. Yukarıdaki sebeplerdir İstanbul'dan yurtdışına pasaport vermeyen.

Ekim 09, 2009

Tekke'nin Milli Takım Sendromu.


Beni neden almıyor kimse diye konuşuyor Fatih'imiz ama oynadığı 25 milli maçta 9 gol atabilmiş, bunlardan 3'ünü Gürcistan'a, 4'ünü Kazakistan'a, 1'er tane de Bulgaristan ve Lüksemburg'a. Lüksemburg maçına Fatih Terim çağırmış, diğerleri Ersun Yanal dönemi. Şimdi ortada açık bir şey, o kadar maçta oynayıp sadece zayıf takımlara gol atabilmiş. Zenit'te de 67 maçta 22 golü var. Formda Ümit Karan'ın bile alınmadığı bir milli takımda bence Fatih de iş yapamaz. Kızdığımız Semih, Tuncay, Kazımlarla bu takım 3. oldu Euro2008'de. Tabi UEFA Finalindeki MVP'liğini unutmuyoruz ama her maçtan önce de medyanın gazına gelmesi de yanlış.

Black Hawk Down R.I.P Hertog


Vitesse Arnhem'in maskotu olan şahin Hertog (Beyaz balina Aydın gibi oldu böyle) ölmüş. Hem de henüz 2 yaşında. Ortalama ömürlerinin 50 yıl olduğunu göz önüne alırsak erken bir kayıp olmuş Vitesse için...

Ekim 07, 2009

Oktoberfest


Cember






Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın
Kendin içindeyken, kafan dışındaysa
Çaresi yok kardeşim
Her akşam böyle içip, kederlenip
Mutsuz olacaksın
Meyhane masalarında kahrolacaksın
Şiirlerle, şarkılarla kendini avutacaksın
Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın



Ekim 06, 2009

Bank Asya 1. Lig 7. Hafta

İstatistik olarak en ilginç haftası yaşanmış olabilir Bank Asya'nın. Berabere biten maç yok. Deplasmanda kazanan tek takım Karşıyaka... Toplu Sonuçlar ve puan durumu da şöyle...




Ekim 05, 2009

Ç.Dardanel 1-5 Karşıyaka



Gol yemezse olmaz bu takım. 90+2 de olsa illa yiyecek. Kalibre farkının net olarak ortaya çıktığı bir maç. Dardanel'in hocası, temelleri Gündüz Tekin Onay ile atılan bir projenin başında. Bu yüzden görevini sürdürecektir sanıyorum. Ama bu kategori ona fazla geliyor bu belli. Bu konuyu iyi düşünmesi lazım Dardanel'in. Öenemli bir gençlik projesinde Bank Asya'ya kadar gelebilmek büyük başarı zira...

Gecenin yıldızı Taha. 2 gol + 1 asist. Okan da kolayı kaçırıp zoru atanlardan. O da 2 gol buldu bugün. Diğer gol de Erçağ'dan. Karşıyaka'da Taha Cihan'dan boşalan top tutan hücumcu orta saha için en büyük aday nazarımda. İlk 4 hafta sol bek olarak kullansa da Reha Hoca doğruyu görmeye başladı sanırım. En azından orta sahaya çekti artık... Rakibine orta sahada üstünlük kurabildiği her maç Karşıyaka için kolay olacaktır ama hiçbir rakip de Dardanel kalibresinde olmayacaktır. Haftaya maç İzmir'de Konya ile, son seyircisiz maç... Umarım işler düzelmeye başlamıştır...

Rabbime Sordum Blomqvist Dedi




Tarihin "kaçan" en güzel golü hangisidir diye sorsalar ben de dahil çoğumuzun aklına Pele'nin kalecinin belini kırıp golü atamadığı sahne gelir. Hatırlamak isteyenler buradan yaksın . Böbürlenme Pele senden büyük Blomqvist var diyorum en azından sadece bu gollük. Adam atmış aynısını. Ha bir de bazı goller bazı bünyelerde muhteşem duruyor, bazılarında çok basit gözüküyor. Mesela Blomqvist'in golünde Pele'nin kaçırdığındaki o büyük ihtişam yok. Çok ilginç...

Hatalı Sollama, Kötü Haber Yollama


Nicklas Bendtner'in çilekeş Ferrari'si
excimert'in dürtmesiyle edit: Aston Martin'miş once upon...

Kameraya Dalmak




"Çekmeyin Kardeşim"in futbol diliyle söylenişi bu olsa gerek...

Ekim 04, 2009

Geçen Sene Olsa...


Bugün Fener'in puan kaybedeceğine kalıbımı basardım. Yorumlara bakarsak bu senenin en mücadeleci oyununu oynamış Fener. Eğlencenin dozu artıyor. Galatasaray'dan sonra şimdi sıra Fener'de.'Rekorları alt-üst ediyor', 'Uzay takımı', 'her maçı kazanıyor' geyiklerini Fener'e yapacaklar şimdi pek muhterem medyamız. Hazırlıklı olalım. Ha bi de bu takımı yenecek takım yok diyecekler. Hayırlısı olsun.

Kaçmak...


Mağdur politikasıyla benden bu kadar deyip taraftarın geri çağırmasını bekliyor olmasın. O takımı o hale getirdiği gibi bu hale de o getirdi. Düzeltmesi de ona kalıyor aslında. Ama o kaçmayı düşünüyor. Yedek kulubesi tekmelemeye benzemiyor bu işler. Ama başka takımda karşımıza çıkmasındansa burda kalıp takılsa şu istikrar denen şeyi bize gösterse.

Renk Fobisi ve B Planı


Renk fobisi olmasın bu 3-0. Ya da şu olmayana B planı. Söyleyenler ne kadar uyguluyor acaba şu B planını. Asıl not bu sene ilk kez gol atamadık. Zaten 3 maçtır atamıyoruz. Yeni ortalamamız 2,68. Belki top istemiyor belki de artık form düşmeye başladı Temmuz'da açılan sezondan sonra. Bir restart iyi gelir diye düşünüyorum. Bir sonraki maç ayın 18inde. Milli maç arası toparlanmaya yeter mi bilemem ama en azından birşeyleri değiştirmeleri gerekir. Trabzonspor, Dinamo, Fenerbahçe maçları geliyor.

Yarasın...


Maçlardır süren düşüşü en sonunda bir mağlubiyetle süsledik. Aklımızın başına gelmesi için bu şarttı bana göre. Sene başından takımı şampiyon yapınca normal olrak bu güven fazla geldi gibi. Arda'nında artık aklını başına alması lazım. 2 pozisyonda bencillik yapmasa golü ilk yarıda bulabilirdik.
Neyse geçen sene yaşadığımız sendromdan sonra çok normal geldi. En azından toparlanmak daha kolay olacak diye düşünüyorum.
Ankaragücü hakkıyla aldı ama bi durum varki bugün yine ortaya çıktı. Galatasaray sahada olmadığından oluyor böyle. Geçen hafta 1 puanı kapan Eskişehirspor bugün kendi evinde yenildi. Ankaragücü'nünde haftaya yenilmesi çok doğal. Galatasaray'dan puan alınca haftaya puan kaybedeceğinizi hesaba katmak lazım.

Ankara 0-3 Gücü


Maç öncesi ve devre arası yaşananlar bana bunu yazdırttı. Sonunda olacaklar hiç güzel gözükmüyr. Bu vahşet, nefret, kin sürdükçe yine canlar heba olacak. Maç sonu GS tribunleri ilk mağlubiyetinden sonra koltukları fırlatmaya başladı bile...


Ankaragücü güzel bir oyunun sonunda 3 puanı haketti. Skorun 3-0 olduguna aldanmamak lazım zira "tavuk sersemken sevilir" durumu söz konusu. 4 dakikada 3 gol buldu Ankaragücü. Bu arada bizde A planı, B planı denen şeylere antitez olarak yurt dışında kullanılan bir "tactical consistency" terimi vardır. Bir takımı bir taktiğe adapte etmek. Sadece isimleri değiştirmek. Çok gerideyiz biz bokta çookkk...
Related Posts with Thumbnails